Ezgi Şenler, 23 Ocak 1993 tarihinde Ankara’da doğmuştur. Türk dizi, sinema oyuncusu ve balerin.
Adı: Ezgi Şenler
Doğum Tarihi: 23 Ocak 1993
Doğum Yeri: Ankara
Boyu: 1.68 m.
Kilosu: 55 kilo
Burcu: Kova
Göz Rengi: Kahverengi
Saç Rengi: Kahverengi
Kardeşleri: Tek çocuk
Instagram: https://www.instagram.com/ezgisenler/
Ailesi: Annesi ev hanımı, babası muhasebeci tek çocuk. Birbirine saygılı, sevgi dolu, empati duygusu yüksek bir ailede büyüdü. “Evin tek çocuğuyum ve buna rağmen şımartılmadan ama el üstünde tutularak büyüdüm. Sanatın yaşam şekli olduğu bir aileyle iç içeydim. Baba tarafımda ailenin yarısı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda. Halalarımdan biri balerin, diğeri de tiyatrocu. Ben de üç yaşında bale eğitimine başladım. Profesyonel olarak çalışıp kazandığın ilk parayla kendime telefon aldım, geri kalanı da aileme verdim. Özellikle 16-18 yaş arası onlara çok çektirmiş olabilirim. Çok asiydim. Hatta annem o dönem beni psikoloğa götürmüştü ve psikoloğa iki sene boyunca rol yaptım. Hatta en sonunda bana, ‘Sorun sende değil, ailende’ demişti. İlk oyunculuk deneyimim, psikolog karşısındadır. Ve tabii aslında sorun bendeydi. Ergenlikten gelen bir asilik söz konusuydu. Tüm bunlara rağmen beni hiçbir zaman sıkmayan, hep özgür bırakan bir ailem oldu. Maddiyatla ömrüm boyunca onların değerini biçemem ama böyle bir jest yapmak gelmişti içimden.”
Çocukluk yılları: 12 yaşında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı’na girdi. Balenin yarattığı yaralarla büyüyen bir çocuktu hayatında sadece bale vardı. “12 yaşından sonra dışa dönük biri oldum. Çok küçük yaşlarda hiç konuşmadığımı söylerler. Aşırı utangaçmışım. Konservatuarla birlikte kendimi etrafımdakilere ifade etmeye başlamışım. Zaten konservatuar, utangaçlığımı yenmemde kırılma noktası oldu. 16 yaşından beri de küçük yaştaki çocuklara bale eğitimi veriyorum. Hâlâ da sürdürüyorum bunu.”
Eğitim hayatı: Eğitimini Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Modern Dans Bölümü’nde tamamladı. 9 yaşında Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde Çocuk Balesi Bölümü’ne iki yıl eğitim aldı. 11 yaşında ise Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Klasik Bale Bölümü’ne girmeye hak kazandı.
Hayatının dönüm noktası: Hayatına balerin olarak devam etmeyi düşündüğü sırada tanıştığı bir menajer hayatının akışını değiştirdi. “Konservatuara başladığım dönemden bu yana 10 yıl boyunca her günüm şu şekildeydi: Kalk, bale dersine git, provaya gir, yeme ye, eve gidip uyu ve tekrar kalk, bale dersine git. Hep böyleydi. Tatildeyken bile egzersiz yapmamız gerekiyordu. Bu süreç bir yaz, halamın yazlığına gidene kadar devam etti. Şu anki menajerim Yeşim Kocaman’la tanıştım orada. Oyuncu olmak isteyip istemeyeceğimi sorduğunda, Yeşim Abla’ya verdiğim cevabı hatırlıyorum: ‘Ben balerinim, olmaz ki benden oyuncu.’ Ancak yaklaşık bir yıl sonra Bodrum Masalı’nda Aslı karakteri için deneme çekimine çağrıldım ve de kabul edildim. Şimdi de buradayım. Deneme çekiminde, bale yapmış olmanın verdiği rahatlıktan kaynaklansa gerek en ufak bir çekingenlik veya korku olmadı. İçimden geldiği gibi oynadım ve seçildim.”
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, 2016 yılında ‘Bodrum Masalı’ dizisiyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Nefes Nefese’ dizisinde canlandırdığı ‘Mercan Alacan’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Neşeli, sıcakkanlı, arkadaş canlısı, vicdanlı, inatçı ve huysuz. “Arkadaşlarım sürekli ‘Nasıl bir inat damarı var sende?’ der. Bir de bu inat, bazen huysuzluk olarak da dışa yansıyabiliyor. Hatta bazen huysuzluk sınırını aşıp ‘Ezgi bir kendine gel’ diyorum içimden. Bale ve oyunculuk, aslında bu inat ve huysuzluğumu yenmeme de çok yardımcı oldu. Sanatın gerçekten iyileştirici bir gücü var. Kıskançlıklarım da vardır. Ama bu kıskançlıklar ‘keşke’ kıskançlıkları değil. Annemi kuzenimden, sevdiklerimi başkalarından kıskanıyorum. Sadece benimle ilgilensinler tribim oluyor az da olsa.”
Kişisel gelişim: Oyunculuk eğitimi alıyor. İlerleyen zamanlarda yurt dışında da eğitim alıp kariyerini sağlam temellere oturtmak istiyor. “Oyunculuk eğitimine hiç ara vermeden devam etmek istiyorum. Oyunculukta öğrenmenin sonu yok. Her zaman daha iyisini yapmak için çalışmayı asla bırakmaman lazım. Yoksa boşa düşüyor insan. Oyunculuk benim için işten çok tutku demek. O yüzden elimden gelenin en iyisini yapacağım ve aşkla yoluma devam edeceğim. Oyunculuk kariyerimi sağlam temellere oturtmak en büyük dileğim.”
Sosyal: Fırsat buldukça sörf yapıyor, kendisinde terapi etkisi yarattığını söylüyor. “Ankaralı olmama rağmen denizi çok seviyorum. Yoğun iş temposunda sörf yaparak iki saat kendimle baş başa kalıyorum. Suyun iyileştirici gücü ve rüzgar zihnimi sakinleştiriyor. Sörf benim için meditasyon gibi bir şey; bırakamayacağım bir spor oldu. İyi ki başlamışım. Herkese tavsiye ediyorum.”
Düşünce yapısı: Oyunculuk yapmasa da kendini her türlü var edeceğini düşünüyor. “Hayat ne getirir bilinmez. Ama ne olursa olsun elimde bale diplomam var. Ben her türlü var ederim kendimi. O konuda kendime çok güveniyorum ve çalışkan olduğuma inanıyorum. ‘Vardır bir hayır’ deyip yoluma devam ederim. Kesinlikle eleştiriye açık bir insanım. Yapıcı olan her eleştiriyi de dinler ve ciddiye alırım. Tabii ki emek vererek çıkardığım bir iş hiç beğenilmezse üzülüyorum ama bundan da kendime ders çıkartmaya çalışıyorum.”
Mutluluk kaynağı: Oyunculuğu hakkında gelen yorumlar ve hayranlarının her zaman yanında olduğunu görmek onu çok mutlu ediyor.
Aşka bakışı: Ben aşık olduğumda çok sakin ve huzurlu oluyorum. Dünya pembe oluyor. Sinirlerim alınmış gibi oluyor. Ben mutlu hissedince ve aşık olunca zaten hayat çok güzel akıyor. Aşk güzel bir şey. Herkes tatmalı.”
Hayata bakışı: Hayatın akışına güveniyor, kendini akışa bırakmayı tercih ediyor. “Bencillik olarak algılanmasın ama hayatta önce ‘Ben’ demeliyiz. Biz iyi olup, mutlu olduğumuzda çevremiz de ona göre şekilleniyor zaten. Kendimizi sevelim, bedenimize iyi bakalım, ruh halimiz dengede olsun yeter. Hayatta sevdiğim herkes değerli benim için. Ayıramam. Hayallerimle kariyerim tabii ki örtüşüyor. Her zaman daha güzelini ve daha iyisini hayal ettim. Hayatın akışına güveniyorum. Güzel şeyler olunca şükrediyorum, olmadığında daha iyisi gelecektir diye düşünüyorum ve gerçekten öyle de oluyor. Kalbinizi temiz tutup hedefe odaklandığınızda, hayat size en güzelini veriyor zaten.”
İş hayatına bakışı: Balenin, oyunculuğuna en büyük katkısının ‘devamlılık duygusu’ olduğunu düşünüyor. Oyunculuğu baleden daha çok seviyor ancak oyunculuğa başladıktan sonra işin, ekranda izlemek kadar kolay olmadığını fark etti. “Balede, devamlılığı sağlamak için hareketleri zihnine kazırsın. Bununla birlikte hangi sahnede hangi tütüyü giyeceksin, hangisinde nasıl bir makyaj olacak vs. de ezbere bilmen gerekir ki devamlılık bozulmasın. Aynı durum oyunculuk için de geçerli. İşin içine girince oyunculuğun izlemek kadar kolay olmadığını anladım. “Bir kere en başta set saatleri çok uzun tabii. İzleyici gözüyle bakarken bir sahneyi en fazla kaç kere çekebilirler ki; üç beş keredir muhtemelen diyorsun. Ancak sete adım attığında bu düşüncenin iyi niyetli olduğunu görüyorsun Fakat tüm bu zorluklarına rağmen ki set emekçilerinin karşılaştıkları yanında bizimkisi bence solda sıfır, Bodrum Masalı benim için gerçekten bir okul gibi oldu. Açı, ışık vs. gibi unsurları da öğrendim. Ezberimi tutarken devamlılığıma dikkat etmem gerektiğini kendime aşıladım. Ki ilk başlarda ezberden çok korkuyordum. Bale sözsüz ama bu sözlü. Gerçi alıştıktan sonra da otomatiğe bağlıyorsun artık. O kadar çabuk adapte oldum ki, bir de baleden sonra oyunculuğu gerçekten çok sevdim. Balede ayak parmaklarında ciddi yaralar oluşuyor. O anlar gerçekten ‘Böyle iş mi olur?’ diyerek baleyi bırakmayı düşünebiliyorsun. Baleyi de severek yapıyordum ama oyunculuğu daha çok sevdiğimi anladım.”
Kariyer planı: Bale eğitimi aldığı için bir dansçıyı canlandırmak yada bir balerinin sahne dışında kalan hayatını oynamak istiyor, Nejat İşler ile oynama hayalini ise ‘Bodrum Masalı’ dizisiyle gerçekleştirdi. “Sinema filmleri ve dizilerde hayranlıkla izledim onu. Oyuncu olmadan önce de ‘Keşke bir şekilde karşılaşsam’ dediğim biriydi ve Bodrum Masalı’na muazzam bir renk getirdi. Ben de iyi ki onu tanıdım ve onunla çalıştım. Rolleri ayırmıyorum. Oyuncuyum ve gelen rolü benimsemem gerekir. Ancak kötü, ters köşe yapacak bir karakter canlandırmak beni çok mutlu eder. Masum yüzün arkasındaki cadı Ezgi’yi çıkarmak isterim. Ankaralılığın getirdiği bir şey olsa gerek bu. Bir de Laz damarım vardır zaten.”
Gelecek Hayali: İleride bale okulu açmak istiyor. “Türkiye’de bale maalesef sadece görünmez olmakla kalmıyor, aynı zamanda icra etmesi de oldukça zor. Zaten baleden söz açıldığında iki genel yargı var: ‘Aaaa… Parmak ucunda böyle mi dönüyorsun?’ ve ‘Erkekler tayt giyiyor.’ Bale, bu iki yargının etrafında şekillenen bir sanat sanki. Sen olaya bu şekilde bakarsan zaten bu ülkede baleyi geçtim, hiçbir sanat dalı ilerlemez ki. Benim amacım küçük yaştaki çocuklara eğitim veren bir bale okulu açmaktı. Aslında oyunculuğa kaymış olsam bile hâlâ bunun hayalini kuruyorum.”
Kaygıları: Pandemi döneminde yaşadığı kaygılar bir takım farkındalıklarının artmasına neden oldu. “Zor bir süreçten geçiyoruz. Tedbirlere uyarak, kendimize ve çevremize dikkat ederek yaşamaya alışmamız gerekiyor. Bu süreç sizde duygusal olarak belirgin farklar yaratmış mıdır? Farkındalığım arttı. Dünyamıza ne kadar kötü davranıyormuşuz, onu anladım. Hayvanlara, canlılara ne kadar zarar verdiğimizi gördüm. Teknolojinin aile bağlarını kopardığını biliyorduk ama bu süreçte yeniden evde ailemizle olunca aile olmanın önemini bence daha iyi anladık. Sarılmanın, sevginin değerinin farkına vardık. Umarım bu farkındalık devam eder ve umarım nankörlük yapıp bu günlerin, sağlığın değerini tekrar unutmayız.”
Erkekte çekicilik kriteri: Enerjisinin tuttuğu, aynı frekansta olduğu ve zeki biri ona çekici gelebilir. “Zekaya aşığım. İşinde iyi olan ve zeki olan insanlar beni çok etkiliyor.”
Doğa ile ilişkisi: Doğaya yeteri kadar özen göstermediğimizi düşünüyor. “En önemli şey sevgi. Doğadaki her canlıya da sevgi vermeliyiz. Hayvanlara, ağaçlara, doğaya zarar vermeden, onların da bir canlı olduğunu unutmadan, sevgi vererek bu dünyayı korumamız gerekiyor. Doğa çok güçlü. Biz değiliz. Dünyanın hakimi insanlarmış gibi algılanıyor. Ama bu pandemide anlamış olduk; doğanın bir dengesi var ve o dengeyi biz insanlar bozuyoruz. Doğa da bize karşılık veriyor. Aklımızı başımıza alıp dengeyi sağlamalıyız. Bunun başında da farkındalık ve sevgi geliyor.”
Formunu nasıl koruyor? Kilo almaya müsait bir yapısı yok ancak sağlıklı beslenmeye dikkat ediyor. “Bizim aile genetik olarak zayıf yapıda. Ben hiç rejim yapmadım ama sağlıklı kilo almak için diyetisyene gittim. Sebze ağırlıklı besleniyorum ve bol su içiyorum. Sağlıksız yiyeceklerle pek işim olmuyor. Diyetisyenimin verdiği sağlıklı besinler ve ev yemekleriyle besleniyorum. Tatlıyla aram yok. En büyük şansım bu bence.”
Hangi filmden etkilendi? Özellikle dans temalı filmleri sürekli izliyor. “Cate Blanchett’in oynadığı filmleri kaçırmam ve defalarca izleyebilirim. ‘Elizabeth’ favorilerimden biridir. Ayrıca ‘Coco Chanel’ & Igor Stravinsky’yi de defalarca izleyebilirim.
En sevdiği yemek: İçinde patlıcanın olduğu her türlü yemeği seviyor.
Asla ağzına sürmediği yemek: Peynir yemiyor. “Hiç sevmiyorum. Sadece çedar peyniri yiyebiliyorum.”
En sevmediği özelliği: Trip atıp küsmesi.
Sahip olmak istediği bir yetenek: Resim yapmak. “Çöp adam bile çizemem ama.”
Rüya şehrin: Paris.
Neye tahammül edemez? Sınırları ve tabuları hiç yok denilecek kadar az ancak tahammül edemediği tek şey yalan ve güveninin sarsılması. “O insandan direkt uzaklaşırım böyle bir durumda.”
En büyük korkusu ne? Yılandan çok korkuyor.
TELEVİZYON DİZİLERİ
2020- Çatı Katı Aşk / Ayşen Yılmaz
2019 – Canevim / Müjgan Haksever
2018 – Nefes Nefese / Mercan Alacan
2016 /2017-Bodrum Masalı / Aslı
SİNEMA FİLMLERİ
2019- The Locksmith / Elif (Kısa Film)