Sinan, oyunculuk için avantaj yaratan bir karakter. Çünkü dizide büyük evrim geçirirken, duygusal olarak da bir evrim yaşıyor.
Karakterin bu özellikleri ve aşçı olması beni çok heyecanlandırdı.
– Rolün değişimi için ne diyeceksiniz?
Bir oyuncu olarak böyle değişim yaşayan bir karakteri canlandırmak güzel oldu. Rol için konuşmam gerekirse, bu çok ağır bir travma ama yaşadıklarını düşündükçe Sinan’ın gücünü artırıyor diyebilirim.
– Tankut’u canlandırdığınız ilk sahne için “O gün o kadar çirkin olmuştum ki, çevredeki herkes bana bakıyordu” demişsiniz. Kendinizi öyle görmek nasıl hissettirdi?
Tankut’un hem fiziki özelliklerini hem de karakter özelliklerini deneyimlemek çok ilginçti. Fiziğine büründüğüm ilk gün Tankut, Sinan’dan daha kilolu olduğu için bana göbek ve kalça yapıldı.
Ellerimi göbeğime ve kalçama değdirdiğimde ilk hatırladığım; kostüm odasında arkadaşlarıma kiloları hissetmenin verdiği rahatsızlıktan bahsetmem…
Kendimi bildim bileli basket oynayıp , spor yaptığım için kilo deneyimlediğim bir yaşam tarzı değil.
Aynada yeni saçımla, diş tellerimle, sivilcelerimle bambaşka birini gördüm. Kostüm odasından çıktığımda ise, yapımdaki koca bir oda dolusu insan beni fark etmedi, hatta “Furkan nerede?” diye sordu.