Ana sayfa Dizi Haberleri Kiralık Aşk’ta Ömer ve Defne’nin halleri, hayra alamet değil

Kiralık Aşk’ta Ömer ve Defne’nin halleri, hayra alamet değil

tarafından ker_def

kiralik-ask4

Neriman’a uzun zamandır içten içe bir gıcıklık besliyordum. Başlarda sevmelere ve bilhassa gülmelere doyamadığım bu hanımefendi beni bir hayli itiyordu son zamanlarda. Ancak paranın geri ödemesini kabul etmeyip, Defne’yi bu oyunun içine hapsetmiş olması bu hislerime bir mola verdi. Ömer ve Defne’nin yalın ve saf bir ilişki yaşamasını istemiyor oluşumdan değil elbette. Sadece mıknatısın aynı kutbu haline gelip birbirlerini ve bizi itiyor oluşlarına bir son mahiyetinde olacağını düşündüğümden içime hafif hafif su serpildi ve ferahlatmadı dersem de koca bir yalan olur. Zira tekrar etmekten çekinmediğim şekilde, gidişatından bir hayli korktuğum bu hikaye beni buna mecbur bırakıyor. Oyun da olsa aynı mıknatısın zıt kutbu, yek bir vücut olsunlar istiyorum. Çeksinler birbirlerini yani ey ahali!

Normalde bölüm bittikten sonra kafamda; neleri yazsam, neleri söylesem, neleri içimde tutsam ve neleri paylaşsam diye kurar dururdum. Yazmak için can atardım ancak bütün bölüm işte bu yukarıda yazılmış olanlardan ibaretti benim gözümde. Önceden olsa “Haftaya kadar nasıl bekleyeceğim şimdi?” diye içim içime sığmazdı. Muştuluk! Artık içim içime sığıyor, ben benden taşamıyorum tebrikler. Nankörlük etmek de istemem, zira şu hayatta en çok nefret ettiğim 10 şeyin ilk sıralarında yer alır. Sonuçta bu zamana kadar güldük eğlendik, iki kötü bölüm gördük diye de diziyi “pis kaka” diyerekten cumburlop çöpe yuvarlamak istemem yoksa kendimle çelişirim, lakin zaten yerine yerleşmiş bir hikayeyi uçlarından sofra bezi gibi tutup bir o yana bir bu yana çekiştirip silkerek hep bu çizgide ve “ağır çekim”de devam ettireceklerse, vay başımıza gelenler!

Aslına bakarsanız derdim öyle çoğunluğun aksine Defne ve Ömer’i bir arada göremiyor oluşumuz ya da ayrılıklarının yavan bir sakız gibi uzayıp gidiyor oluşu değil (Belki biraz olabilir). Bu konuda biraz mazoşistim çünkü. Okuduğum ya da izlediğim şeylerde çekilen her azabı kendiminmiş gibi benimser ve bunu hissedebiliyor olmaktan da zevk duyarım (Hoş artık onu da hissedemez oldum). Kulağa biraz değişik geliyor olabilir tabii bu söylediğim ama, zor kazanılan şeylerin her zaman daha kıymetli olduğunu düşünürüm. Defne ve Ömer aşkının da yaşanabilecek her zorluğu yaşadıktan sonra, üstü başı perişan halde de olsa yeni başlangıçlara o haliyle imza atmasını isterim. Aslolan gerçek hayat budur çünkü. Her engeli aştığını bildikten sonra alınan derin bir nefesin tatlı mayhoşluğunun verdiği o güzel hisse eş değer başka ne vardır ki yeryüzünde?