– Dizinin her geçen hafta, yükselen bir grafiği var. Bu başarının sırrı nedir sizce? Seyirciyle doğru orantılı. Her şey değişiyor, seyirci de öyle. Şu an evinde akşam dizi seyreden insan kitlesi neyse, ona uygun bir iş yaptığımız için başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Kalabalık olması, karakterlerin birbirleriyle ilişki ağını doğru kurması büyük avantaj. Herkes kendine benzer ya da olmak istediği kişiyi seçebiliyor. Tabii ki senaryonun doğru kurgu-lanması ve oyun-cularıyla örtüşmesi en büyük etkendir, ‘O Hayat Benim’in başarısında.
– Fulya karakteri hangi yönlerinizi ortaya çıkardı?
Fulya’yla o kadar farklı kişileriz ki, onun herhangi bir özelliğini taşıdığımı sanmıyorum. Ben onun kadar fedakâr değilim. Hatta bazen, kendisine gelsin diye tutup sallayasım geliyor. Ama o kadar çok ki Fulya gibi kadınlar. Tercih meselesi işte, kimi saplanıp kalıyor ait olmadığı yere, kimi tozu dumana katıyor hayatta…