Niye karıştı ortalık? Poyraz Sadrettin’i niye vurdu? Bahri neden inanmadı, oğul diye bağrına bastıklarına? Ya Ayşegül, o niye bazı soruları sormak zorunda hissetti kendini? Yalanlar işte, hep yalanlar Albayım! Sizi o küresel havalar ya da güzel havalar mahvetmedi, sizi o yalanlar mahvetti! Yoo yoo, hep saklamakların suçu başınıza gelenler! Kim varsa inanmayan, inanamayışların suçu! Yandı di mi motor? Asfalyalar patladı filan böyle, çat çut? (Farkındalık ne güzel şey!) Niye seviyorum, niye seviyoruz bu diziyi böylesine? Kimle konuşsam, kime denk gelsem, çok fazla bir dizi o diyor, niye? Çünkü ciğerleri deşerken öyle yerlerden denk getiriyor ki hedefini, hoop dur nabıyon yeaaa, diyemeden kesiveriyor soluğunu. Çünkü bir cümle üzerine otursan düşünsen en az 40 sene, o kadar diyorum. Çünkü, bölüm sonunda tivileri stand-by konumuna alırken, kafanda hep bir deli sorular bırakıyor böyle yukardaki gibi, böyle bir hatların karışıyor o bölüm sonu müziğinde istesen de istemesen de. Alın size bu diziyi sevmek için, nesilden nesile aktarmak için, bir sebepler furyası daha! Hadi yeter mi bu kadar arabesk, bakalım mı neler olmuş 35. bölümde?
Poyraz Karayel nasıl oluyor da her hafta izleyiciyi mest ediyor
391
Önceki gönderi