Çekimlerde zorlandığınız oldu mu?
İklimi çok zor. Bazen şemsiyeleri açıp saatlerce yağmur dinsin diye bekledik. Güzel bir doğası var, oyuncunun adaptasyon sürecini hızlandırıyor. Hem çok güzel, hem de zor. Ama günün sonunda her şeye değiyor.
İlerleyen yıllarda Karadeniz’de yaşamak ister misiniz?
Tabii ki… Senede iki kere gidiyorum. Orada olmayınca çok özlüyorum. Kendi mahsülümü yiyerek yaşarım. Karadeniz’in bir büyüsü var. Ailem İstanbul’da olmasaydı, şehir hayatını pek özleyeceğimi sanmıyorum.
Orada yaşadığınız ilginç bir olay var mı?
İlk gittiğimde kadınlar kollarıma ve bacaklarıma dokunuyorlardı. Bir süre insanlar beni taciz ediyor sandım. Sonradan, ‘evlenilirmiyim? yoksa evlenilemez miyim?’ gibi bir kalite kontrol durumu söz konusuymuş. Durumu anlayınca ben de onlara aynı şeyi yapmaya başladım. Bir de çok sıcakkanlılar. Karadeniz halkının içten davranışı sayesinde çok değiştim, bir rahatlık geldi. İnsanlarla aramdaki mesafeleri aşmama yardımcı oldular.