Ana sayfa Dizi Magazin Haberleri Sinem Uslu, ikiz bebeklerinin yaşadığı zorlukları anlatırken göz yaşlarına boğuldu!

Sinem Uslu, ikiz bebeklerinin yaşadığı zorlukları anlatırken göz yaşlarına boğuldu!

tarafından zk zk

Kiralık Aşk dizisinde Yasemin karakteriyle hafızalara kazınan Sinem Uslu, 2016 yılında Yapımcı Mustafa Uslu ile evlenmişti.

Mart ayında ikiz bebekleri Mustafa ve Kemal’i kucağına alan ünlü oyuncu, yaşadığı zor süreçleri ilk kez anlattı. Bebeklerinin doğumu ve eşiyle tanışma hikayelerini de anlatan Sinem Uslu, eşiyle kendisini tanıştıran kişinin de Kiralık Aşk dizisinde birlikte oynadığı Onur Büyüktopçu olduğunu söyledi.

Kanal D’de yayınlanan ‘2. Sayfa’ programına konuk olan Sinem Uslu, eşiyle tanışma hikayesinden, bebeklerine kavuşma anına kadar hakkında merak edilen her şeyi anlattı.

Sinem Uslu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

– Tanıştıktan 5 gün sonra ‘evlenelim’ dedik. Bizi Onur Büyüktopçu tanıştırdı. Mustafa ile film yapacakmış, beni de çağırdı. ‘Sen de gel güzel olur, belki film yaparız falan’ dedi. Ben de ‘tamam geleyim’ dedim. Onur’un yanında destek olayım diye gittim. Mustafa da çok güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamış. Ben de acıkmıştım, başladım yemeye. Onlar Onur’la iş konuşurken ben yemek yiyordum. Sonra Onur’a demiş ki Mustafa ‘ne kadar doğal hemen adapte oldu.’

– Sonra ‘Ayla’nın fikir aşamasında çektikleri bir teaser vardı onu gösterdi. Çok duygulandım ağladım. Mustafa benimle de çok konuşmuyor ama ben bir etkileşim hissediyorum, inanılmaz bir şekilde. Öyle olunca da ben kendimi biraz geri çektim, Mustafa’ya bakmamaya başladım. Oradan çıktık, Onur, ‘Sizin aranızda bir şey olabilir mi?’ dedi.

– Ben de ‘benimle hiç konuşmadı ki doğru düzgün, siz daha çok konuştunuz’ Onur da ‘Ben öyle hissettim’ dedi. Sonra ‘Kiralık Aşk’ın setine gittim, aklımdan çıkmıyor. Belki tanıştık diye bana bir ‘mesaj atar’ diye düşündüm. Bakıyorum telefona Mustafa diye birinden mesaj falan yok. Ekranda Murat yazıyor. Ben de kendi kendime ‘Murat kim’ diyorum. Telefonu koydum kenara çekime gittim. Sahne arasında telefonu açtım hala mesaj yok. Sonra mesajı bir açtım Mustafa’ymış. Ailece Murat da diyorlar ona iki adını da söylüyorlarmış Murat-Mustafa diye…

Sinem Uslu, ikiz bebeklerinin yaşadığı zorlukları anlatırken göz yaşlarına boğuldu! 8

“Mustafa’nın tutkusundan etkilendim”

– Mesajı açtım, ‘Sizinle tanıştığımıza çok mutlu oldum. Bir gün beraber yemek yiyelim Onur’la birlikte, kızımla tanıştırayım’ dedi. Kızı ile tanıştık bir anda böyle o sinerjiye girdik. Yemeğe çıktık baş başa ‘Sen ne düşünüyorsun?’ dedi. Ben de ‘Ben şu günleri yaşadım, böyle günler yaşadım, şu işi yapıyorum’ falan dedim. Kısaca birbirimizi özetledik. Dedim ki ‘Ben hissediyorum seninle çok güzel şeyler olacak.’ Aşksa ‘evet’ belki ben ilk söylemişimdir. O da bana aynı şeyleri söyledi. O gün itiraf ettik, 5 gün sonra evlenme kararı aldık, 2 ay sonra da evlendik. Biz sevmeye niyet ettik, öyle de oldu.

– Mustafa’da en çok etkilendiğim şey tutkusu oldu. Onun sözüne çok güvenirim. O kadar aynıyız ki anlatamam.Mustafa’nın doğum günü vardı. Biz de yeni tanışmışız kendisi atları çok seviyor benim annem de ressam. Ne hediye alacağımı düşünürken anneme gittim ‘benim bir arkadaşım var, atları çok seviyor ona büyük bir tablo yapar mısın?’ dedim. İlk defa böyle bir şey istiyorum, annem de anladı zaten. Sonra babam resmi görünce ‘bu resim ne’ diye sormuş. Annem de ‘Sinem istedi’ demiş oradan biraz anladılar. Sonra ben de önce anneme sonra da babama söyledim. Tanıştılar Mustafa yemeğe geldi sohbet falan derken babamla çok iyi anlaştılar. Şu anda da çok iyi arkadaşlar.

Sinem Uslu, ikiz bebeklerinin yaşadığı zorlukları anlatırken göz yaşlarına boğuldu! 9

İkizler erken doğdu

– Bir gün otururken ‘Benimle evlenir misin?’ dedi. Ben de ‘Ömür boyu’ dedim. Her şey çok hızlı gelişti.

İkiz bebek sürpriz mi oldu?

– Biz hep diyorduk ki ‘Allah nasip ederse iki üç sene gezelim ondan sonra da ikiz olsun. Ben bir kerede iki çocuğa birden sahip olayım. Zaten yaşım 34’ Ondan sonra ‘tüp bebek yapalım’ dedik. Sonra test yaptırdık 15 gün sonra sonuçları almak için aradım ‘evet, pozitif’ ben o gün hapşırmaya korktum. ‘Allah’ım çocuklarım şu an bende’ çok mutlu oldum. O kadar garip hissettim ki kendimi merak içindeydim. İkisi birden tutacak mı kendi kendimi motive ettim.

– Ben sizi sevgimle tutacağım içimde’ olumlamalarıyla ikisini birden hayatta tuttum. Çok güzel geçti sadece hamilelik sonunda biraz sıkıcı olaylar oldu. Tam son üç hafta kalmıştı sezaryene alacaklardı beni kontrole gittim, baktı doktorum ‘bir tanesi çok küçük kalmış hiç kilo almamış bir aydır’ dedi. ‘Bir ayda 50 gram almış bu hiç normal değil’ dedi. 34. haftadaydık çünkü doktorum ‘sen panik olma, haftamız iyi çocukların iç organları gelişmiş gözüküyor eğer bunu 27. haftada yaşamış olsaydık çok kötü sonuçlar olabilirdi. Biz bunu doktorlarla konuşalım, ihtiyaç duyarsak yarın ikisini de sezaryenle alabiliriz. Biz onu dışarıda daha iyi büyütürüz’ dedi.

– Ertesi gün tekrar gittim hastaneye ‘üç gün sonra alacağız’ dediler. Benim de en büyük hayalim ‘çocuklar doğuyor annelerinin kucağına veriyorlar onu çok istiyordum’ Hastaneye yattım Mustafa doğdu, onu kucağıma vermediler çok küçük olduğu için hemen makineye götürdüler. Kemal’i zaten hiç görmedim, çok küçük doğmuş görünce korkmayayım diye… Uzaktan bile göstermediler. Beni anesteziyle tekrar uyuşturdular, çocuklar yukarı çıkmış herkes ağlıyor o kadar küçüklermiş ki…

– Biz küçüğü Kemal’de problem var sanıyorduk aslında Mustafa’da sorun çıktı. Küçük sıkıştığı için savaşmaktan güçlenmiş. Ciğerleri falan açılmış Mustafa ise üç hafta daha kalacaktı ana karnında bir anda doğunca solunuma bağlandı. ‘Ben çocuklarımı ne zaman göreceğim’ diye sordum. ‘Şu anda yoğun bakımda belki akşam görebilirsiniz’ dediler. O kadar kötü hissettim ki kendimi. Yan tarafta başkalarının da bebekleri doğuyor, ses geliyor ama benim çocuklarım yanımda değil görmemişsin dokusunu hissetmemişsin… Akşam götürdüler uzaktan gösterdiler ama yüzlerinde bantlar makineler vardı suratlarını göremedim. Bende büyük bir travma oldu bu. Üç gün boyuncu Mustafa’yı kucağıma alamadım.

– Sadece bir kere Kemal’i aldım o da çok ufaktı. ‘Tutabilecek misiniz?’ diye sordular ‘tutacağım, annesiyim ben onu her şekilde herkesten iyi korurum’ dedim. Aldım kucağıma bacakları parmağım kadardı, o kadar küçüktü ki ben ona karnımda da hep ‘aslanım’ diyordum güç alsın diye.

– Mustafa da hala makinede ‘bir anne kucağına verelim, annesini hissetsin’ dediler. Kablolarla verdiler kucağıma şöyle bir sarıldı bana nefesi düzeldi. Hemşirelerin gözü doldu. Dediler ki ‘biz bunu çok yaşıyoruz, bu anne mucizesi, korktu sizden ayrıldığı için’ ben hiç ağlamamıştım orada çok ağladım. Doktor geldi ‘Mustafa makineden çıktı’ dedi. ‘Anne mucizesi onu iyileştirdi.’ Şimdi çok şükür ikisi de çok iyi. Bu yüzden biraz pimpirikli bir anne oldum. Küçük olan serumunu kendi söktü, hortumunu kendi çıkardı. Çok şükür 10 gün sonra hastaneden çıktık.

– İkiz büyütmek çok vicdani bir şey. Birini tutuyorsun diğeri de annemin kucağında ne olabilir ki ama gözüm bir yandan da onda oluyor. Acaba ‘kardeşimi aldı, beni almadı mı’ diyor. Birini seviyorum odadan çıkıyorum, ‘aa diğerini öpmedim gidip onu da öpüyorum.’ Kendi içimde denge kurmaya çalışıyorum.