Ali Atay Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

731

Ali Atay, 20 Nisan 1976 tarihinde Rize doğmuştur. Türk dizi, sinema, tiyatro oyuncusu yönetmen, senarist ve müzisyen.

Adı: Ali Atay
Doğum Tarihi: 20 Nisan 1976
Doğum Yeri: Rize
Boyu: 1.76 m.
Kilosu:  72 kilo
Burcu: Koç
Göz Rengi: Mavi
Saç Rengi: Siyah
Eşi: Hazal Kaya
Oğlu: Fikret Ali Atay
Kızı : Leyla Süreyya Atay
Kardeşleri: Abisi var
Instagram: https://www.instagram.com/atayaliko

Ailesi: Asıl adı Dursun Ali Atay. Rize’de doğdu Kocamustafapaşa’da büyüdü.  Babası öldüğünde 16 yaşındaydı. 6 Şubat 2019’da oyuncu Hazal Kaya ile evlendi. Çiftin Fikret Ali adında bir oğlu ve Leyla Süreyya adında biz kızı var. “Rize’de hiç yaşamadım, İstanbul’da büyüdüm. Orada dedemlerden kalma bir evimiz var. Abimle sürekli gitmeye çalışıyoruz oraya. 100 yıllık ev dökülmek üzere, orijinalliğini bozmadan tadilat mı yaptırsak diye düşünüyoruz. Hala karar veremedik.”

Çocukluk yılları: Ailesinde başka sanatçı yok. Lise yıllarında oyuncu olabileceğini düşünmeye başladı. “Ailede sanatla ilgilenen kimse yoktu. Biri beni bu konuda yönlendirmedi. Bu kendiliğinden oldu aslında. Lisede başlayan bir süreç. Ben oyunculuk yapabileceğimi ya da gitar çalıp şarkı söyleyebileceğimi daha önce hiç düşünmemiştim. Böyle bir hissim de yoktu. Kendiliğinden, zaman içinde oldu. Lise döneminde ortaya çıktı aslında. Arkadaş grubuyla beraber bir tiyatro ekibine dahil olma hikayesi başladı. Çok sevdiğimiz bir hocamız vardı ve tiyatro kulübünü çalıştırıyordu. Ben de onun yanında olmak için tiyatro kulübüne girdim ve eğlenmeye başladık orada. Küçük oyunlar, derken kendimi bir şekilde orada buldum.”

Eğitim hayatı: 1999’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu.

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, ‘İkinci Bahar’ dizisinde canlandırdığı ‘Ersin’ karakteriyle başladı.

Hangi proje ile parladı? ‘Leyla ile Mecnun’ dizisinde canlandırdığı ‘Mecnun Çınar’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Kişilik özellikleri: İnatçı, azimli, fevri, esprili, komik. “Zaman zaman fevri çıkışlarım oluyor. Zaman zaman da çok sinir bozacak derecede komik olduğumu hissediyorum, komik derken komik duruma düşmekten bahsediyorum, o zaman da kendime gülüyorum. Tembelliklerim, iş bitirici gözükme hallerim, ‘Ya bi git’ dedirtir bazen adama. Babaanneme benzemiş olabilirim, o da böyle, uyuşuk mu hiperaktif mi belli olmayan bir kadındı. Kafası bir acayipti hep.”

Mutluluk kaynağı: Hikaye anlatmayı seviyor. Yönetmenlik yaptığı alan kendisini en mutlu hissettiği alanlardan bir tanesi. “Sana bir alan veriliyor, orada istediğin dünyayı kurma şansın oluyor. Oyunculuk yaptım, şarkı söyledim, hikâyeler yazdım. Hepsinin kendine has coşkuları vardı. Ama monitörün başında bir dünya kurma çabası bütün bunların toplamı gibiydi.”

İlk sinema filmi: Abdullah Oğuz/ Kırlangıç

Hayata bakışı: Ben küçük ayrıntılardan hikâyeler yazmak ve onlar nasılsa, hangi türdelerse o şekilde anlatmak istiyorum. Bu film olur, küçük hikâyeler olur, müzik olur. Film çekmeyi çok seviyorum. Çok samimi söylüyorum, oyunculukla kıyasladığımda film yapmak bana daha büyük bir haz veriyor. Bir sürü arkadaşımız ilk filminden küs ayrıldı. Ben küsmek istemiyorum. Çünkü biz biraz hassas insanlarız. Korkunç şeyler söylenirse çok üzülebiliriz.”

İş hayatına bakışı: İş hayatına sadece oyunculuk çerçevesinden bakmıyor, daha geniş kapsamlı düşünüyor. “Ben hayatım boyunca bunu hiçbir zaman beceremedim. Konservatuvarda okurken bile sadece oyunculuk üzerine düşünmüyordum. Bir hikaye anlatımı üzerine kafa yoruyorum genel olarak. Şarkının da bir hikayesi var, filmin de yazdığın hikayenin de romanın da. Neyle meşgulsen, yaptığın herhangi bir şeyin, çizdiğin tablonun da hikayesi var. Ben o hikayenin anlatım biçimiyle ilgileniyorum daha çok. Benim yaptığım, üzerinde çalışıp mesai harcadığım şey, müziği de resmi de oyunculuğu da barındırıyor. Barındırdığı her şeyden biraz anlayıp zevk alınca onların peşinden gidiyorsun ister istemez. Müzik de böyle. Ben bir şarkı yazıyorum ve nasıl yazdığımı gerçekten bilmiyorum. Senaryo yazıyoruz. Senaryonun yazım teknikleriyle ilgilenmiyorum. Onun beni sürüklediği anla ilgileniyorum. Öyküler yazıyorum. Öykünün başını sonunu, bütün çatısını oluşturmadan öyküye girip kendimi anlatmaya başlıyorum ve bu süreci seviyorum.”

 

Kariyer planı: Filmleri bağımsız sinemanın ve sanat filmlerinin etkisini barındırmakla birlikte gişe için yapılmış işler. Yapığı işler her iki türün izleyicisi tarafından da beğeniliyor. Bu iki kutbu birbirine yakınlaştırmayı nasıl başardığını ise şu sözlerle anlatıyor; “Bence bunu dünyaya açılmak için bir yol, yöntem olarak kullanmamız gerekiyor. Çünkü bizim mizah damarımız inanılmaz gelişmiş. Biz dünyanın her bölgesindeki insanlar neye gülüyor, bunu biliyoruz. İngiliz, İtalyan, Fransız, Amerikan, Kuzey Amerika mizahını biliyoruz, Kanadalılar pek gülmüyor ama onların da var küçük karakomik filmleri. Biz bunların hepsini biliyoruz, buna hakimiz. Kendi mizahımızı dünyaya satmalıyız. Benim yıllardır üzerinde durduğum konu, mizah, komedi, komedi oyunculuğu. Bunu dünyaya bir şekilde ulaştırabilmenin yolu da bizim bağımsız sinema üzerinden denediğimiz formülü yapmak aslında. Bize ait olanı, bizim güldüğümüz şeyi dünyaya bir şekilde göstermek. Bunu yöntem, formül olarak söylemiyorum aslında. Bu benim kendimce belirlediğim, ‘yapabilir miyiz acaba’ dediğim şey.”

Gelecek Hayali: Kendi deyimiyle, hayal kurmuyor ama çok fazla hayalleniyor. “Filmi çekerken bile sahneleri görmek, o bir ‘hayallenme’ aslında. Gördüğüm şeyler üzerine gidip, oyuncuları oraya yönlendirmeye çalışıyorum. Müziği onlara uydurmaya çalışıyorum. Bütün ritmini onlara göre ayarlamaya çalışıyorum. Bütün ritmini, bütün metronomunu ona göre ayarlamaya çalışıyorum. O yüzden erkenden bir hayal kurarsam onun için çabalayacakmışım gibi geliyor bana. Puslu Kıtalar Atlası’nı çok çekmek istiyorum diyelim. Yani ben bir seyirci olarak ‘Abi hayır’ diyecek durumda olurum, anlatabiliyor muyum? O yüzden hayal kurmaktan biraz korkuyorum. Gerek yok. O zaman içinde kendi yerini bulacaktır. Yani hayaller projelere dönüşüyor, proje kuruyorsun falan ama kendime kalacak hayallerim var benim. Onları gece yatmadan önce düşünüyorum. Eğleniyorum onları düşünüp. Onun dışında projeye dönüştüreceğim büyük çapta hayallerim yok ama büyük işler, büyük risklerden korkmuyorum. Çünkü kaybedeceğim hiçbir şey yok.”

Kaygıları: Sansür ve adaletsizlik onu en çok kaygılandıran konuların başında geliyor. “Sansür yüzünden filmimi festivalden çekmeyi bırak, ülkeden gitmeyi göze alırım. Adaletsizlik kavramı beni depresyona sokabilir. İnsanların kendini ifade edemediğini düşünüyorum. Bunun da kökeninde adaletsizlik var. Bazen insanlar öyle korkunç durumlarda bırakılıyor ki fikirlerini söyleyemeden ömürleri bitiyor. Herkes ortaya bir şey atana saldırmaya hazır pozisyonda. Bu çok korkutucu. Bunu insanların sosyal medyada yazdıklarıyla da görebilirsiniz. Bir laf ederken onun nereye gideceğini tartmıyoruz. Bu da bizi daha tahammülsüz ve süratle tüketme noktasına getiriyor. Bir şeyin süratle unutulması da kötü niyetli insana ‘Yaptık ama nasıl olsa unutulacak’ duygusuyla fırsat veriyor.”

 

Son Projesi

2024 yılında yayınlanan Anonim adlı internet dizisinde başrol oynayan Ali Atay, aynı zamanda dizinin senaristliğini de üstlenmiştir.

Ali Atay Televizyon Dizileri

---

Ali Atay İnternet Dizileri

---

Ali Atay Şarkıları

---

Ali Atay Ödülleri

Ali Atay – Senaryo Çalışmaları

Ali Atay, oyunculuk ve yönetmenlik kariyerine ek olarak senarist olarak da başarılı projelere imza atmıştır. Yazdığı senaryolar, hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından beğeniyle karşılanmıştır. İşte senaryosunu yazdığı yapımlar: