Alper Çankaya Perde Arkasını Araladı: Sarhoş Gecede Halaya Aşk İlanı, “Bize Vermezler” Dediği Ödül ve “Ketum” Kişiliğinin Sırları
Ekranların sevilen yüzü Alper Çankaya, katıldığı Socrates Club programında kariyerinin ve özel hayatının kapılarını sonuna kadar aralayarak, izleyiciyi kahkahalara boğan anılardan derin kişisel sorgulamalara uzanan unutulmaz bir sohbete imza attı. Popülerliğin getirdiği “fanus hayatından” Şangay’daki opera eğitimine, yanlışlıkla halasına yaptığı aşk ilanından Kıvanç Tatlıtuğ’a karşı kazandığı ve hala şaşkınlığını yaşadığı ödüle kadar, Çankaya’nın anlattıkları, canlandırdığı karakterlerin çok ötesinde, samimi ve çok yönlü bir portre çizdi.
“Kıvanç Varken Bize Vermezler Dedim, Törene Bile Geç Kaldım”
Alper Çankaya’nın kariyerindeki en parlak anlardan biri, şüphesiz “Can Perde” filmiyle kazandığı İstanbul Film Festivali “En İyi Erkek Oyuncu” ödülü. Ancak Çankaya, bu zaferin perde arkasının tam bir şaşkınlık ve beklentisizlik hikayesi olduğunu anlattı. Aday listesinde Kıvanç Tatlıtuğ’un “Boğa Boğa” filmindeki performansını gördüğünde tüm umudunu yitirdiğini itiraf eden oyuncu, o anki hislerini şu sözlerle dile getirdi: “Listeye bakıp Kıvanç Tatlıtuğ’u görünce ‘Neyse, bize vermezler zaten’ dedim. O kadar beklemiyorum ki, hiç ‘çıkarsam ne derim’ falan gram düşünmedim.”
Bu beklentisizlik o kadar yoğundu ki, Çankaya ödül törenine bile geç kaldığını belirtti: “Yemin ederim ona da geç kaldım. Bir gittim salona, herkes oturmuş, böyle eğile eğile yerime geçtim.” İsmi anons edildiğinde yaşadığı şoku ve sonrasında Tatlıtuğ’un performansını izleyince şaşkınlığının daha da arttığını söyleyen Çankaya, “İzledikten sonra bir daha şaşırdım. Niye bana yani? Bu kadar da mütevazılık değil, hakikaten çok iyi bir performanstı” diyerek meslektaşına olan saygısını ve kendi zaferine karşı duyduğu alçakgönüllü şaşkınlığı gözler önüne serdi.
Unutulmaz Telefon Gecesi: Flört Yerine Teyzeye Romantik Tirad
Programın belki de en çok tebessüm ettiren anı, Çankaya’nın flörtleşme dönemlerine dair yaptığı “biraz aptallaşıyorum” itirafının ardından anlattığı unutulmaz telefon anısı oldu. Gençlik yıllarında, alkolün de etkisiyle cesaretini toplayıp hoşlandığı kişiyi arayarak aşkını ilan etmeye karar veren Çankaya, uzun bir romantik konuşmanın ardından acı bir gerçekle yüzleşir.
“Alkollüydüm. Telefonu açmışsın, arayıp aşkını ilan etmişsin uzun uzun. Ama telefonu açan halanmış. Ve sen bunu uzun süre fark etmemişsin. Halan da bozmamış seni”. Bu trajikomik durumu anlatırken, halasının bu olayı hiçbir zaman yüzüne vurmadığını ve sanki hiç yaşanmamış gibi davrandığını ekleyen oyuncu, bu anısıyla izleyicilere kahkaha dolu anlar yaşattı.
Mardin’de “Askerlik Gibi” Bir Hayat ve Şangay’da Geleneksel Opera Eğitimi
Çankaya, son dönemdeki popüler projesi için tam 8 ayını Mardin’de geçirdiğini ve bu sürecin dışarıdan göründüğü gibi olmadığını vurguladı. İstanbul’un nemli havasından sonra Mardin’in kuru iklimine alışmanın zorluklarından bahseden oyuncu, “Alışana kadar herkesin burnu kanadı” dedi. Artan şöhretle birlikte sosyal hayatlarının tamamen kısıtlandığını ve yaşamlarının “setten otele, otelden sete” şeklinde, bir nevi “fanus” içinde geçtiğini belirtti.
Oyunculuk tutkusunu beslemek için sıra dışı yollara da başvuran Çankaya, üniversite yıllarında bir değişim programıyla Şangay Tiyatro Akademisi’nde Geleneksel Çin Operası eğitimi aldığını anlattı. Bunun klasik opera gibi olmadığını, “çok koreografik, çok keskin çizgilerle ritmik, askerlerin yürüyüşü gibi” bir sanat formu olduğunu belirtti. Oradaki hocasının 40 yıldır aynı “kayıkçı” karakterini oynadığını duyunca ne kadar disiplinli bir alan olduğunu anladığını ifade etti.
“Duygularımı İfade Edebilen Biri Değilim, Bu Bencilce Bir Şey”
Sohbetin en derinleştiği anlar ise Alper Çankaya’nın kendine dair yaptığı kişisel sorgulamalar oldu. Hayattaki en büyük ikileminin ne olduğu sorulduğunda, ketum yapısıyla olan mücadelesini samimiyetle paylaştı:
“Ben biraz duygularımı, düşüncelerimi çok ifade edebilen bir insan değilim. Biraz ketumluğum var. Bu benim için bir konfor alanı, güvende kalıyorsun. Ama çevremdeki insanlar için bu hiç iyi bir şey değil. Değiştirmem gereken bir şey mi bu? Yoksa burada kalmak hala bir sorun teşkil etmiyor mu? Bununla bir yandan bir mücadele içindeyim. Bencilce bir şey benim yaptığım.”
Bu özelliğinin özellikle yakın ilişkilerinde insanları kırdığını ve üzdüğünü kabul eden Çankaya, bu dürüst yüzleşmesiyle izleyiciden büyük takdir topladı.
Ekonomiden oyunculuğa uzanan ani kariyer değişikliğinden, bir zamanlar hayran olduğu Haluk Bilginer’le karşılıklı oynamanın “kariyerinin en cool anı” olmasına kadar birçok detayı paylaşan Alper Çankaya, bu sohbetiyle sadece başarılı bir aktör değil, aynı zamanda hatalarıyla, zaaflarıyla ve samimiyetiyle bağ kurulabilen, gerçek bir insan olduğunu gösterdi.