Tuba Büyüküstün Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

1,K

Tuba Büyüküstün, 5 Temmuz 1982 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Türk dizi ve sinema oyuncusu.

Adı: Tuba Büyüküstün
Doğum Tarihi: 5 Temmuz 1982
Doğum Yeri: İstanbul
Boyu: 1.73 m.
Kilosu:  59 kilo
Burcu: Yengeç
Göz Rengi: Ela
Saç Rengi: Koyu Kahverengi
Eski Eşi: Onur Saylak
Çocuğu: Maya Saylak, Toprak Saylak
Kardeşleri: Tek çocuk
Instagram: https://www.instagram.com/tubabustun.official/

Ailesi: Ailesi Erzurum kökenli, İstanbul’da doğup büyüdü.  Annesi bankacı, babası Elektronik Mühendisi. Ailesinin tek çocuğu.  2011-2017 yılları arasında kendisi gibi oyuncu Onur Saylak ile evli kaldı. Bu evlilikten Maya ve Toprak adlı ikiz kızları var.

Çocukluk yılları: İçe dönük, sessiz, utangaç, hiç konuşmayan bir çocuktu. Çalışan anne-babanın çocuğu olarak büyüdü. O yüzden küçük yaşlarda sorumluluk almayı öğrendi. “İlkokul birinci sınıfta kapıyı kendim açar, annemleri beklerdim. O yaşlarda pilav, makarna yapmayı öğrendim.  Annemle babam hep çalıştığı için tek başıma her şeyimi yapabilmeyi beceren birisiyim. Çocukluğumla ilgili hatırladığım ilk şey resim yapmayı sevdiğim. Ama sonra bıraktım. Fen-matematik okudum. Biyolojiyi çok sevdim. Genetik mühendisi olmayı istedim. Sonra bir arkadaşım güzel sanatlara gitme kararı verdi. Onunla konuştukça ‘resim yapmayı seviyordum neden vazgeçtim’ kafasına geldim. Ve Mimar Sinan’da Güzel Sanatlar’a girdim.”

Eğitim hayatı:  Ortaöğrenimini İstanbul Özel Doğuş Okulları’nda tamamladı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Sahne Dekorları ve Kostüm Tasarımı bölümünü bitirdi.

Hayatının dönüm noktası: Mimar Sinan’a kayıt olmaya gittiği gün, okulda katalog çekimi vardı. Fotoğrafları da Cemil Ağacıkoğlu çekiyordu. Okulda dolaşırken yanına geldi ve kendisinin fotoğraflarını çekmek istediğini söyledi. “Ben de poz vermeyi, fotoğraf çektirmeyi falan hiç sevmem. Öyle ki, benim 13 yaşından sonra doğru düzgün hiç fotoğrafım yoktur. Sevmiyorum,  istemediğimi söylerken beni bir şekilde kandırdılar ve bir anda kendimi objektifin karşısında buldum. Cemil Ağabey, birkaç kare fotoğraf çekti ve bu fotoğrafları stüdyosuna koydu. Bir gün bir saat firması fotoğraflarımı görmüş ve çok beğenmiş. O firmanın bir yıl boyunca Türkiye kataloğunu çektim. Sonra İsviçre’de iki yıl çalıştım, yüzleri oldum. İlk paramı bu şekilde kazandım. Hayatımda çok spontane gelişmiş bir şeydir bu. Sonra tesadüfen Gaye Sökmen’le tanıştım ve onunla çalışmaya başladım. Ondan sonra da birkaç reklam filmi çektim. Tomris Giritlioğlu bu reklam filmlerinden birinde beni görüp beğenmiş ve bana ‘Çemberimde Gül Oya’ dizisinde oynamam için teklif getirdi. Ben ‘Oynayamam, yapamam, okulum var’ falan derken, çalışmaya başladık. Sonra da devamı geldi.”

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına 2003 yılında, Aydın Bulut’un yönettiği ‘Sultan Makamı’ dizisinin son bölümlerinde rol alarak başladı.

Hangi proje ile parladı? ‘Çemberimde Gül Oya’ dizisinde canlandırdığı ‘Zarife’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Kişilik özellikleri: Mesafeli, çekingen, doğal, sade, yalnızlığı seviyor.

Sosyal: Gece hayatını sevmiyor, sadeliği, sakinliği seviyor. “Kendimi güvende hissetmem önemli. Ve gece kulübünde kendimi güvende hissetmiyorum. Bu yüzden daha çok ev ve evin bir kilometre etrafında vakit geçiriyorum.”

 

Mutluluk kaynağı: Çocuklar için yaptığı sosyal sorumluluk projelerinden mutluluk duyuyor. UNICEF’in ‘İyi Niyet Elçisi’ “Her çocuğun eğitim, sağlık, yaşama, sevgi görme ve var olma hakkı vardır” diyor. UNİCEF ile birlikte, çocuk haklarının iyileştirilmesi, olağanüstü dönemlerde çocukların korunması ve desteklenmesi başta olmak üzere birçok alanda çocukların korunmalarına ve gerekli desteği almalarına ilişkin faaliyetler yürütüyor. “Okulları ve kampları ziyaret ediyoruz. En son Kilis’te bir kampı ziyaret ettik. Suriye’deki savaştan dolayı ülkelerinden ayrılmak zorunda olan çocuklara yönelik çalışmalarımız var. Gerek bölgemizde gerekse dünyanın diğer bölgelerinde yaşanan pek çok insanlık dramında en çok zarar gören ne yazık ki hep çocuklar oluyor. Ben ve benim gibi sesini duyurma konusunda daha çok şansı bulunan insanların bu kuruluşların sözcülüğünü yapması, aslında bir yerde o zor durumdaki insanların durumuna da dikkat çekilmesinin en etkili yollarından biri oluyor.”

İlk sinema filmi: Çağan Irmak/ Babam ve Oğlum

Hayata bakışı: Yalnızlıktan asla sıkılmıyor ve korkmuyor. Bir kafeye gider, tek başına saatlerce oturur, yemeğini yer, kitabını okuyabilir. “Bu durum zaman zaman soğukluk, ukalalık, yabanilik, asosyallik gibi algılanıyor. Ama hayır, ben böyle büyüdüm, böyle yetiştim.”

İş hayatına bakışı: Sadece yaptığı iş ile göz önünde olmak istiyor. Özel hayatıyla gündem olmaktan hoşlanmıyor. “Bu benim sadece işim. Başka bir iş yapmayı sevebilir, onu yapabilirdim. Ama oyunculuk yapıyorum ve bu, hayatımın tümü değil. Sadece hayatımın bir parçası. Sabah kalkıyorum, çok şanslıyım ki sevdiğim işi yapıp eve dönüyorum.”

Kariyer planı: “Ortadoğu’da da sevilen bir oyuncu olmam bana doğru işlerde başarı yakaladığımı gösteriyor. Bir noktada işimi iyi yaptığımı gösteriyor ki ben bunun insanın dünyadaki var olma sebeplerinden biri olduğunu düşünüyorum. Hayatın ne getireceği hiç belli olmuyor. Belki bir gün Hollywood’da film yapma şansım olur ya da olmaz. Nerede olduğundan daha çok nasıl bir iş olduğu, kalitesi, neye hizmet ettiği çok daha önemli.”

Gelecek Hayali: Plan yapmayı sevmiyor. “Bana birkaç hafta veya birkaç ay sonrasını sorun, nerede olacağımı veya ne yapıyor olacağımı söyleyemem; buna dair bir planım da yok. Şu anda, beş gün sonrasını bilirim; daha ötesini değil. Her an, her şey olabilir. Yaptığımız planlar gerçekten bir işe yaramayabilir.”

Kaygıları: İnsanların birbirlerine karşı giderek kabalaşmasını kaygı verici buluyor. “Trafikte, sokakta yürürken bunu fark ediyorum. İnsanların eski nezaketlerinden ve birbirlerine karşı anlayışlarından uzaklaşıp kabalaştığını; kaba ve tahammülsüz olmanın normal karşılandığını görüyorum. Ve çok üzülüyorum.”

Annelik hayatını nasıl değiştirdi: Çocuk sahibi olmanın bir kadına doğal olarak bahşedilmiş bir hediye olduğunu ve çocuk sahibi olmayı tercih etmiş biri için çocuk büyütmenin zor olmadığını düşünüyor. “Tabii ki hayatınızda birçok şey değişiyor. Beyniniz başka çalışmaya, kalbiniz başka hissetmeye başlıyor. Çocuk büyütmekten çok onlarla birlikte büyümek çok zevkli, keşiflerle dolu.  Ama annelik her şeyden çok; bir insan dünyaya getirdikten sonra, ayakları üstünde durana kadar ihtiyacı olduğunda ona destek olmayı barındırıyor. O çocukla beraber ‘yürümeyi’. En çok buna şükrediyorum. Anne olduktan sonra artık gözümde hiçbir şeyi fazla büyütmüyorum, eskisi kadar fevri değilim.”

 

Hobisi: Dönem dönem resim yapıyor. “Bazen o duygu geliyor ve bir şeyler yapmam lazım diyorum. Portre ve insan figürleri çiziyorum. Resim hayata dair ilk aşklarımdan biridir.”

Neye para harcar? Şapka tutkunu. Gittiği her yerden şapkalar alıyor ya da almasa da mutlaka deniyor. ‘Denemeden dükkandan çıkmam’ diyor. O kadar çok şapkası var ki, sayısını bile bilmiyor.

TUBA BÜYÜKÜSTÜN TELEVİZYON DİZİLERİ

---

TUBA BÜYÜKÜSTÜN SİNEMA FİLMLERİ

---

TUBA BÜYÜKÜSTÜN TİYATRO OYUNLARI

---

TUBA BÜYÜKÜSTÜN ÖDÜLLERİ