Yiğit Özşener, 6 Nisan 1972 tarihinde İzmir’de doğmuştur. Türk dizi, sinema, tiyatro oyuncusu ve seslendirme sanatçısı.
Adı: Yiğit Özşener
Doğum Tarihi: 6 Nisan 1972
Doğum Yeri: İzmir
Boyu: 1.75 m.
Kilosu: 67 kilo
Burcu: Koç
Göz Rengi: Mavi
Kardeşleri: Bir kız kardeşi var.
Instagram: https://www.instagram.com/yigitozsener/
Ailesi: İzmir Karşıyaka’da doğdu büyüdü. Babası avukat, annesi ev hanımı, bir kız kardeşi var. “Ben çok güzel, güneşli bir çocukluk geçirdim. İzmir Karşıyaka’da doğdum. Benden 11 ay küçük bir kız kardeşim var. Evli, çocuğu var. Babam avukat, annem ev hanımı. Çocukluğum sokakta, ağaç tepelerinde bol arkadaşla geçti. Gayet keyifliydi.”
Çocukluk yılları: Her fırsatta ortaya atılan, girişken çocuklardan değildi. Çocukken İzmir’de, anneannesinin bahçesindeki ağaçların tepesinden inmezdi. Üniversitede girdiği tiyatro kulübünde tiyatro aşkı damarlarına zerk oldu. “Üniversitede mühendislik popüler diye bu bölümü seçtim. Okul başlayınca da sosyalleşmek için tiyatro kulübüne girdim. Oyunculuk o noktaya kadar aklımdan geçmemişti. Baktım ki bu işi hobi olarak yapmak beni kesmeyecek, Şahika Tekand’ın Stüdyo Oyuncuları’na katıldım.”
Eğitim hayatı: Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği’nden mezun oldu. Koç Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptı. 1994 yılında Studio Oyuncuları Topluluğu’nda eğitim almaya başladı ve 2001 yılına kadar çeşitli oyunlarda yer aldı.
Kariyerinin dönüm noktası: Reklamdaki Özgür Çocuk olarak tanınması kariyerini şekillendirdi. “Tanınmamı o kampanyaya borçluyum. Televizyon önemli bir vitrin. O dönemler dizi gibi devam eden, karakterlerini yaratan reklamlar yoktu. Özgür Kız ve Özgür Çocuk bu yüzden olay olmuştu. Aynı zamanda Stüdyo Oyuncuları Topluluğu, bana gerçekten yeni bir dünya açtı. Ben içine kapanık, asosyal, pek rahat hareket edemeyen bir tipken, orası aldı beni, ayarlarımla oynadı. Onun için oyuncu olmak istesin istemesin, biri tiyatroya bulaşmak, kursa falan gitmek istiyorsa, hemen diyorum. Bankacı da olsa gitsin. Eyvah, bizim çocuk bu işlere heves etti, ileride mesleğini yapmazsa diyorlar mesela; bırakın diyorum, ileride mesleğini yapar ama şimdi gitsin. Geçsin o tezgahtan, o iyi bir şey. Orada bir etkileşim oluyor. Ben orada çok mutlu oldum.”
Oyunculuğa ilk adım: Kameralar karşısına ilk kez ‘Herkes Kendi Evinde’ isimli sinema filminde canlandırdığı ‘Murat’ karakteriyle geçti.
Hangi proje ile parladı? ‘Ezel’ dizisinde canlandırdığı ‘Cengiz Atay’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Tek hırsı; mesleğini koşulların el verdiği kadar iyi yapmak. “Zor olduğum söylenir. Ama bilemiyorum. Herhalde bazı şeyleri başkalarına teslim etmekte zorlanıyorum. Bu da insanlara zorlu gelebilir.- Ego, ben demek. Egom yoksa ben de yokum. Ama yıkıcı bir egom yok. İşbirlikçi bir egom var. Güvenilirim ve bununla gurur duyuyorum. İşini ciddiye alanlardanım, sevdiğim için yapıyorum. Gittiği yere kadar gitsin, sonrasına bakarız gibi bir düşüncem yok. Emekli olmayı düşünmüyorum. Ömrüm yettiğince bu işi yapacağım.”
Sosyal: Fırsat buldukça seyahat etmeyi seviyor. “Kendimi bir yerde yabancı hissetmeyi seviyorum. İstanbul’da hiç gitmediğim semtlere gidip dolaşmayı, keşfetmeyi, kalabalıkların içine girmeyi seviyorum. Bir de insanın hayatında öyle çok fazla dostu olmuyor. Onlarla vakit geçirmek güzel oluyor.”
Düşünce yapısı: Hayatında hiçbir şeyi kesin çizgilerle ayırmayı sevmiyor. Adalet kavramını önemsiyor. “Hayatta bazen kazandığını zanneder, uzun vadede kaybettiğini anlarsın ya da tam tersi. Adalet herkesin hayatında aradığı bir şey. O olmazsa hayat çok yaşanılır olmaz. Adil olmadığımız birçok alan var. Bünyeler de farklı farklı adaletler isteyebiliyor. Adalet sanırım bireyin kendisinde bitiyor. Bizler de kendimize adiliz. Böyle olduğu sürece de bu noktadan bir adım öteye gidebileceğimizi düşünmüyorum. Yangın kapına gelene kadar beklemek ne kadar adil bir şey ki? Kesinlikle adil olduğumu düşünüyorum. Adaletsiz davrandığım olmuştur ama hepsinin bedelini öder ve yüzleşirim.”
Aşka bakışı: “Ben ilk görüşte hissedilenlere güveniyorum. Aşk insana ‘Asla yapmam’ dediği şeyleri yaptıran, ‘Nefret ederim’ dediklerini sevdiren garip bir duygu. Ben de hâlâ ona çaresizce inanıyorum. İlişki bulmak zor değil ama aşk bulmak zor. Yalnız o noktada kendimize de bir şeyler batırmamız gerekiyor. Ben ne kadar kendimi öyle bir ortama bırakmaya hazırım? İnsan bunun cevabını kendisine dürüstçe vermeli. Çünkü aşk fedakârlık gerektiriyor. Belli alışkanlıklardan ve hayat tarzından vazgeçmeyi gerektiriyor ya da kısmen vazgeçmeyi gerektiriyor. Her şeyi oluruna bırakmamayı gerektiriyor. Yorgunluğu ve iş temposunu bahane etmemeyi de gerektiriyor. Liste böyle uzar. Yoksa şekilsel olarak çok mümkün. Dışarıya karşı böyle mükemmel bir tablo çizmek o kadar kolay ki! Ama işte bir şeyleri paylaşmak lazım, o da uyum gerektiriyor.”
Mutluluk kaynağı: “Kötü adamı oynayabileceğimi düşünüp bana teklif edenlere teşekkür ederim. Bu insanı geliştiren bir deneyim. Kimseye ‘Neden iyi adamı oynuyorsun?’ diye sorulmaz, hep ‘Neden kötü adamsın?’ sorulur.”
İlk sinema filmi: Semih Kaplanoğlu / Herkes Kendi Evinde
Hayata bakışı: Magazinde yer almayı sevmiyor, polemiklerden uzak duruyor. Yaş aldıkça daha paylaşımcı olduğunu düşünüyor. “Zamanla çok ilişkim olmadı. Yaşlanmak bizim zamanı ölçebilmek için uydurduğumuz bir şey diye mi düşünüyorum bazen. Dünya yaşlanmıyor, dönüşüyor olabilir. Yaş aldıkça; paylaşmayı daha çok seven bir adam oldum diyebilirim. İşimle anılmak gibi bir derdim var. Bunun için hayatımı ona göre yaşıyorum. Bile bile lades demiyorum, kameraların olduğu yerlere gitmiyorum. Şikayetçi de değilim. Oyunculuk bir paket program. Siz her hafta insanların evlerine konuk oluyorsanız onların da hayatınız hakkında yorum yapma hakları var. Ayrıca popülerliğin insanı değiştirmemesi gerektiği kanaatindeyim. Ben Yiğit’im. Ne iş yaptığımın ya da sokakta kaç kişi tarafından tanınıyor olduğumun bir önemi yok.”
İş hayatına bakışı: 2013 yılında ekranlara 4 yıl ara verdi. ‘Cesur ve Güzel dizisi ile yeniden ekranlara döndü. “2013 Aralık’ta babamı kaybettim. Bir süre İzmir’de yaşadım. Her kayıp insanda etki bırakıyor. Geleceğe farklı bakıyorsunuz. Bizler her şekle dönüşebilen bulmacalar gibiyiz ve her olay bulmacanın parçalarıyla oynuyor. Tabii bir taraftan da oynamaktan keyif alacağım bir rol olsun diye bekledim. İnsanın işlerini seçme lüksü olması güzel. ‘Cesur ve Güzel’deki Rıza karakteri. İlk duyduğum anda avcumun içi kaşındı. Rıza uzun süre içerde kalmış bir adam. İlk âşık olacağı, ilk tatile gideceği, aile kurmak için ilk girişimde bulunacağı zaman içerideymiş. Bazı anlardaki boş bakışları bu yüzden. Bu rol insanı başka boyuta taşır diye düşündüm. Her şeyin bulunduğu coğrafyaya göre bir var olma şekli var. Neyimiz ne kadar farklılaşıyor ki bu işlerde farklılaşabilelim? Yine de ben hiçbir zaman ‘Seyirci bunu istiyor’ cümlesini kabul etmedim. Eğer karşınızdakine sadece köfte-pilav verirseniz onu yer, başka bir yemek seçeneği çıkartmalıyım ki seçebilesin. Oynamaya gelince, genel olarak karakterlerin ritmiyle çok ilgileniyorum. Hareket ritmiyle, konuşma ritmiyle. Etrafıyla kurduğu ilişkiyle, o ilişkiyi nerede, nasıl dile getirdiğiyle çok ilgileniyorum. Değiştiği anla, o anıyla çok ilgileniyorum. Ve tabii ki değiştikten sonraki haliyle. Bunların bir neden sonuç ilişkisi olması gerekiyor. Çünkü seyirci sesinizi duyar, görüntünüzü görür, o kadar. Seyirciye giden başka bir şey yok. O arada istediğinizi düşünebilirsiniz. Seyirci nasıl olsa bilmeyecek.”
Kariyer planı: Bir role hazırlanırken temel çıkış noktası metin oluyor. “Önce metin benimle bir konuşuyor. Karakterin çerçevesi bana veriliyor sonuçta ve onun dışında da bir şey yapmaya gerek yok. Benim için karakterin ritmi çok önemli. Ben her anı seviyorum. Özellikle konuşulmayan anları daha çok seviyorum. İçimizden geçirdiklerimiz, söylediğimiz şeylerden daha çok şey ifade ediyor benim için. Aklından geçenlerle diline dökülenler arasında önemli bir bağ olduğunu düşünüyorum. İyi adam-kötü adam meselesi değil. Bir karakterin beni cezbeden tarafı, çelişkili tarafı. O zaman ben çok daha fazla detay bulabiliyorum. Gerçek hayatta da öyle tipler çok inandırıcı gelmez bana. Hepimizin zayıf tarafları, kuvvetli tarafları var. Bunlar arasında gidip geliyoruz sürekli.”
Gelecek Hayali: Mesleğiyle ilgili kurduğu pek çok hayali var. “Ben her yere bulaşmak isterim bu meslekle ilgili. Mesela tiyatroda da farklı kültürlerle, farklı memleketlerden insanlarla bir arada bulunmayı, çalışmayı çok severim. O konuda da önümde bir şeyler açılacak olsa tabi ki beni mutlu eder. Ki açılması için de ben elimden geleni yapıyorum. Avrupa’ya gidiyorum, geliyorum, konuşuyorum. Değişik kontaklar oluyor. Nasıl olacak bilmiyorum, bakalım. Zaman gösterecek.”
Kaygıları: “Teknolojinin ilerlemesiyle hayatın daha da zorlaştığını düşünüyor. “Hayat daha kolaylaşacağına, zamansızlığa yol açar hale geldi. Bir de inisiyatif alma ve merak kalktı ortadan. İnsanların içi boşaldı. Kişisel filtreleme, yorumlama, merak etme, araştırma, kalktı. Ne verilirse, önüne ne konursa, onu otomatikman doğru olarak algılayan bir mekanizma devreye girdi. Satır aralarını okumuyor artık kimse. Bugün her şey planlama vesilesi oldu. Planlama artık sadece şirketlere has bir şey falan değil yani. Arkadaşını seçerken, karşındakini değerlendirirken menfaatlere göre değerlendiriyorsun. Şu bile olmuyor: Bir şöyle oturup sessiz bile kalamıyorsun, bu bile rahatsızlık verir hale geliyor. Hiçbir şeyin sistematik olarak oturmadığı bir dönemin çocuklarıyız. Beklenti de büyüktü ama: Arabanın sürekli gazına basılıyor. Ama bir dakika ya, bu yorulur, hararet yapar diyorsun; boşver, bagajda her şey sağlam diyorlar. E bir yandan üç kule de yumurta taşıyorduk diyorsun; olsun abi, kasa sağlam diyorlar. Sağlamları yeriz, kırılan kırılsın diyorlar; sürekli gaz, sürekli gaz. Meşhur hikayedir ya hani: Bir grup Kızılderili deli gibi koşuyorlarmış. Biri aniden durup ‘Bi dakka ya’ demiş, ‘Ruhum geride kaldı’… Bedenimiz koşuyor, ruhumuz geride kalıyor.”
Kadında çekicilik kriteri: “Uzun, kısa, sarışın, esmer gibi bir şey yok. ‘Kaybedenler Kulübü’nde güzel bir laf vardı: “İnsan bir bakar, âşık olmuş.” Kriterleri olan biri değilim.”
Hangi filmden etkilendi: ‘Apocalypse Now’ ve ‘Tabutta Rövaşata filmlerini özel bir yere koyuyor.
Doğa ile ilişkisi: var. En büyük tutkusu deniz. “Bana binalar iyi gelmiyor. Suyla olan ilişkimi bir arkadaşıma; ‘Bir deniz kıyısına gidip üzerimdeki her şeyi çıkarıp suya atlayıp bir süre suyun altında kalmak istiyorum’ diye anlattım. Su ve toprak çok özel şeyler. Büyük şehir beni cezbediyor. Münzevi hayatı kesinlikle yaşayamam, kendimi tanıyorum. Ama biraz daha doğayla iç içe yaşamak istiyorum artık. Tam da anlatamıyorum ama gerçekten kuş cıvıltısı duyabildiğin, çok fazla kimin ne giydiğinin öneminin olmadığı, fiziksel de iş yapabileceğin, günde şu kadar yürüyorum demenin marifet olmadığı bir hayat yaşamak istiyorum. Yürümek gibi bir şeyin özel bir yere konması bana tuhaf geliyor. Ben kendimi bildim bileli yürüyorum ama bu bana anormal gelmiyor. Olmamalı da zaten.”
Evde ne yapar? Evinde düzen seviyor. “Normalde düzenli bir adamım, ev dağıldığında deliriyorum. Biriken şeylerden nefret ediyorum. Bu DVD’lerim için bile geçerli. Fazla gelmeye başladıklarında daha fazlasını almıyorum. Başkasından alıp sonra geri veriyorum. Eşyalarıyla bağ kuran bir adam değilim.”
Yiğit Özşener TV Dizileri
- Prens (2025) – Yardımcı Oyuncu
- Mira (Yakında) – Polat (Başrol Oyuncusu)
- Karanlık Oda (Yakında) – Enis Karacaoğlu
- Şahane Hayatım (2023-2024) – Onur Gümüşçü
- Sıfırıncı Gün (2022-2023) – Ejder / Salih
- Cezailer (2022) – Mert
- Barbaroslar: Akdeniz’in Kılıcı (2021-2022) – Pietro (Başrol Oyuncusu)
- Kırmızı Oda (2021) – Zafer Karahanoğlu (Konuk oyuncu)
- Ramo (2020) – Yavuz Gürkan
- Bozkır (2018, 2023) – Seyfi (Başrol oyuncusu)
- Cesur ve Güzel (2017) – Rıza (Yardımcı oyuncu)
- Galip Derviş (2013) – Engin Seçim (Konuk oyuncu)
- İntikam (2013) – Rüzgar Denizci
- Esir Şehrin Gözyaşları – Bir Ferhat ile Şirin Hikayesi (2012) – Ferhat
- Son (2012) – Selim
- Ezel (2009-2011) – Cengiz Atay (Başrol oyuncusu)
- Dudaktan Kalbe (2007-2009) – Cemil Paşazade
- Rüya Gibi (2006) – Cenk Öztürk (Başrol oyuncusu)
- 24 Saat (2004) – Yiğit
- Arapsaçı (2004)
- Estağfurullah Yokuşu (2003) – Sadi (Başrol oyuncusu)
- Zeybek Ateşi (2002) – Gazeteci Burak (Mini dizi)
- Unutma Beni (2002) – Esat (Başrol oyuncusu)
- Karanlıkta Koşanlar (2001) – Mehmet
- Üzgünüm Leyla (2001) – Yardımcı oyuncu
Yiğit Özşener Sinema Filmleri
- Zaferin Rengi (2024) – Mustafa Kemal Atatürk
- Aile Toplantısı (2022)
- Kaybedenler Kulübü Yolda (2018) – Mete
- İşe Yarar Bir Şey (2017) – Yavuz Karaçalı (Başrol oyuncusu)
- Ocak Ayının İki Yüzü (2014) – Yahya
- Dedemin İnsanları (2011) – İbrahim
- Kaybedenler Kulübü (2011) – Mete
- Aşk Tesadüfleri Sever (2011) – Burak (Başrol oyuncusu)
- Güneşi Gördüm (2009) – Caner (Yardımcı oyuncu)
- Kung Fu Panda (2008) – Zeng (Dan Fogler Seslendirme)
- Prenses Lissi ve Karadamı Yeti (2008) – Seslendirme
- Beş Vakit (2005) – Yusuf
- Last Looks
- Tombala (2005) – TV filmi
- Gece 11:45 (2004) – Okan (Başrol oyuncusu)
- Çalınan Ceset (2004) – Yiğit (TV filmi)
- Crude (Fırsat) (2003) – Ali
- Giz (2003)
- O Şimdi Asker (2002) – Ömer
- Yeşil Işık (2001) – Berk
- Herkes Kendi Evinde (2000)
Yiğit Özşener Kısa Filmleri
- Karanlık Oda (Yakında) – Enis Karacaoğlu
- Yoldaki Kedi (2007)
- Taklit (2006)
- Apartman (2004)
- Kankam ve Ben (2003)
- Prenses… (2003)
- Model (2001)
Yiğit Özşener Tiyatro Oyunları
- Kel Diva (2023) – Bay Martin
- Aşınma (2021)
- Io Prometheus (2019)
- Godot’yu Beklerken (2016)
- Göl Kıyısı (2014) – Richard
- İstanbul’da Bir Dava (2008) – Bay K.
- Evridike’nin Çığlığı (2006)
- Persler (2006)
- Heracles Triology (2000)
- (OYUN)CU (2000)
- Gitgel Dolap (1997-1998)
- Gergedanlaşma (1996)
ÖDÜLLERİ
2018- 50. Sinema Yazarları Derneği Ödülleri/ En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Performansı / İşe Yarar Bir Şey
2003 – Uluslararası Los Angeles Film Festivali / En İyi Film Ödülü / Crude
2003 – Uluslararası Seattle Film Festivali / Özel Jüri Ödülü / Crude