Ana sayfa Oyuncu Biyografileri Cihangir Ceyhan Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

Cihangir Ceyhan Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

tarafından ker_def

Cihangir Ceyhan, 15 Ekim 1989 tarihinde Adana’da doğmuştur. Türk dizi ve sinema oyuncusu.

Adı: Cihangir Ceyhan
Doğum Tarihi: 15 Ekim 1989
Doğum Yeri: Adana
Boyu: 1.77 m.
Kilosu: 75 kilo
Burcu: Terazi
Göz Rengi: Kahverengi
Kardeşleri: Abisi ve ablası var
Instagram: https://www.instagram.com/ceyhancihangir/

Ailesi: Adana’da doğdu büyüdü. Baba tarafından aslen Elazığ’lı. Annesi o 2 yaşındayken vefat etti. “Annem 91’de vefat etti. Babam işçi emeklisi, annemden sonra bir daha evlenmedi. Abim ve ablam var. Varoşta oturmamıza rağmen onlar kafası açık, entel tiplerdi. Kendi içimizde, bulunduğumuz çevrenin dışında, kültürel olarak farkındalığı biraz daha yüksek olarak büyüdük. Mesela hepimiz üniversite okuduk. Annemi kanserden kaybettik, ben henüz iki yaşındaydım. O günlerle ilgili sadece hayal meyal bir görüntü hatırlıyorum. Kalabalık, sanki misafirlerin olduğu bir ortamda, uzaktan görüyorum onu. Bilmem, belki de halüsinasyondur. Ailemden, kemiğimi kemirtmeden, hep güçlü ve terbiyeli olmam gerektiğini öğrendim. Düzgün yaşamak, helal kazanmak, yanlışın karşısında konuşmak gibi duyguları aşıladılar. Güzel bir çocukluktu.”

Çocukluk yılları: Küçük yaşlarından itibaren çalışmaya başladı, pek çok iş yaptı. “Ailem bana hep güçlü ve terbiyeli olmak, düzgün yaşamak, helal kazanmak, yanlışın karşısında konuşmak gibi duyguları aşıladı. Güzel bir çocukluk geçirdim. Çoğunlukla sokakta büyüyen ama hatanın, yanlışın içine girmeyecek kadar sokağın ne olduğunu bilen, sokağı hazmetmiş biriyim. Sokakta olmak insana daha büyük bir bilinç kazandırıyor. Adeta bir ‘survivor’ın içinde, 13-14 yaşında, hayatta hedef oluyorsun. Sokak çocuğu olabilirsin ama salak olmamak lazım. Hayat akıllı olmayı gerektiriyor. Serseri değilim ama sokakta da yaşarım diyelim. Küçük yaşta çalışmaya başladım, abim makine mühendisiydi. Sanayi bölgesinde çok güç gerektiren işler yaptım. Ergenliğimde, kredi kartından internet aboneliğine birçok şey sattım. Hayat her türlü gelebiliyor, önemli olan senin kendi sistemini kurman. Bizim aynı semtte yaşadığımız insanlara nazaran tek bir artımız vardı. Oda dayımızın biraz siyasi bir adam olmasıydı. Onun sayesinde evimize kitap giriyordu. Dayım abimlere çok kitap okuttu, vizyonlarını geliştirecek şeyler yaptı. Ablamla abim daha entelektüel tiplerdi. Bizim evimize erken yaşlarda karikatür girmeye başladı. Abim çok hazırcevap bir çocuktu. Onu hazırcevap yapan şey ise okuduklarıydı diyebilirim. O dönemlerde futbola gitmek istiyordum abim; futbol oynarsan keko olursun baskete git dedi. Ben de basket oynamaya gitmiştim, Çukurova Üniversitesi’nde oynadığım içinde arkadaşlarımın çoğunluğu profesör çocuğuydu. Onların maddi durumu iyiydi, istediklerinin birçoğunu yapabiliyorlardı. Ben her ne kadar iyi oyuncu olsam da yapabileceklerim maddi durumumdan ötürü sınırlıydı. Onlar arabalarla gezerken, yazlığa giderken ben kendi kabuğuma çekiliyordum.”

Eğitim hayatı: İstanbul’da iki buçuk yıl kamera önü oyunculuk dersi aldı.

Hayatının dönüm noktası: ‘Çukur’ dizisini kariyerinin dönüm noktası olarak görüyor. “Hep gezmek, farklı ülkeler görmek istiyordum. Paramı biriktirdim, ailemden de aldım, Ukrayna’ya dişçilik okumaya gittim. Ama bıraktım, olmadı. Ardından Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi, Reklamcılık ve Halkla İlişkiler bölümünü kazandım. Ama orayı da bitirmedim. Okumak istemedim. Finaller, vizeler, beş yıl oku, sonra iş ara. Hayatın içinde mücadele ederek var olmak istedim. Arkadaşlarımla Adana’da kısa viral videolar, underground rap klipleri falan çekiyorduk. Kameraya aşina oldum. İstanbul’a gitmeye karar verdim. Asmalımescit’te garsonluk yaparken bir yandan da o barda çıkan alternatif grupların sahne performanslarını çekip montajlıyordum. Tarlabaşı’nda paylaşımlı evde kalıyordum. Paylaşımlı ev; tanımadığın insanlarla bir ev kiralıyorsun, ucuz oluyor. Neyse, barda çalan gruplardan birinin elemanı oyunculuk dersleri veriyormuş. Burslu eğitime başladım. Birçok deneme çekimine girdim, olmadı. Adana’ya döndüm. Kıbrıs’a garsonluğa giderim diye düşünürken yönetmen arkadaşım Beran (Taşkın) eski arkadaş grubunu bir araya getirmek istedi ve ‘Sıfır Bir’i çektik. Ardından ‘Çukur’ ve ‘Alev Alev’ geldi.    İyi bir hikaye anlatıcısıydım, iyi de taklitler yapardım. Büyüklerimizin sohbetinde de çok bulundum. 10 yaşındayken 25 yaşındaki bir insan gibi konuşuyordum. Bunların hepsi beni besleyen şeyler oldu. Hem taklit yeteneğimi hem de ruh dünyamı besleyen şeylerdi.

Unutamadığı set anısı: ‘Çukur’ dizisindeki ilk sahnesini unutamıyor. “İnsanların kafasında ‘Gerçekten oyuncu mu’ sorusu vardı. O şüpheleri de ortadan kaldırmam gerekiyordu. Askerden geldiğimin dördüncü günüydü ve ‘Çukur’daki ilk sahnem para yakma sahnesi. Bayağıdır oynamamışım. Arkamda bir sürü araba var, takım elbiseli bir sürü adam.  Karşımdakiler ise resmen şampiyonlar ligi. Karşımda Aras Bulut İynemli, Erkan Kolçak Köstendil, Necip Memili, Mustafa Kırantepe, Öner Erkan, Cem Uslu vardı… Benim için unutulmaz diyeceğim bir andı. Çok keyif aldığım bir sahneydi. Kamera arkası ve önü beni çok güzel karşıladı. Çok güzel bir enerji yakaladık. Çok mutluyum ‘Çukur’ gibi bir projede yer aldığım için.

Oyunculuğa ilk adım: Kameralar karşısına ilk kez 2015 yılında, ‘Yusuf’ adlı sinema filminde canlandırdığı ‘Serdar’ karakteriyle geçti.

Hangi proje ile parladı? ‘Sıfır Bir Adana’ dizisinde canlandırdığı ‘Cio’ karakteri ile geniş bir hayran kitlesi edindi.

Kişilik özellikleri: Önceden daha sinirli bir insandı artık bu yönünü törpüledi. “Geçmişte hayat mücadelesi, istediğin şeyin olmaması gibi şeyler tetikliyor ve beni agresif yapabiliyordu. Bir süredir daha da akıllı olmam gerektiğinin farkındayım. En çok salak yerine konmaya sinirlenirim. Yerine göre sert bir adamım. Ama oraları çok törpüledim. Eskiden üniversiteyi kazanamamak nasıl ailem için bir yıkıntıysa, şu an var olduğum yerde bir şeyleri kaybetmek onlar için daha büyük bir yıkım olur. O sebeple daha temkinli davranıyorum. İzole bir hayatım var. Güzel bir semtte, esnafla güzel ilişkiler kurup ‘fresh’ bir hayat yaşamaya çalışıyorum.”

Düşünce yapısı: “Kendimi hiçbir zaman çok lüks arabalarla gezen, çok pahalı ortamlarda viski açan, diğer insanları ezen, lümpen boyutundaki insanlar gibi görmedim. Her zaman halktan bir insan olarak gördüm. İstanbul’a ilk geldiğimde kaybolmama mücadelesi verdim. Etrafında farklı hayatlar yaşayan paralı insanlar görüyorsun. Paran yok, kendimi kaybetmemek için de ayrı bir mücadeleye giriştim. Yanlış yollara sapmamak için duruşumu bozmamak için de mücadele verdim. Hayatım hep mücadelelerle geçti. Şimdi ise bulunduğum şu güzel yerin beni ego zehrine bulaştırmaması için mücadele veriyorum diyebilirim.”

İlk sinema filmi: Ersin Erçin / Yusuf

Hayata bakışı: Tanındıktan sonra, şu an olduğu noktanın aslında o kadar da hayalini kurduğu yerler olmadığını gördü. Kazandıkları ile insanlara yardım etmeyi seviyor.  “Şimdi de kendime başka bir altmetin yarattım. Bu işleri yaptıktan sonra kendi işlerimi yapacağım, kolektif işler yapıp insanlara yardım edebileceğim bir hayat istiyorum. İnsanları kandırmamak, yaratıcı işler yapan insanları darlamamak, suiistimal etmemek lazım. Öyle bir sistem kurmak hayalim. Çünkü ortada Cihangir gibi o kadar çok genç var ki. Para kazanınca ayakkabın, pantolonun yeni olabiliyor, sağlıkla ilgili korkuların azalıyor, hastaneye gidecek paran oluyor. Ama bunlar da seni en fazla bir hafta şöyle bir sallıyor. Benim çok pahalı zevklerim yok. Başkalarına yardım yapmak benim için önemli. 1.000 liranın başkası için ne kadar büyük bir para olduğunu çok iyi hatırlıyorum, benim için yakın bir geçmiş. Bunlar manevi olarak doyurucu geliyor.”

İş hayatına bakışı: Oyunculuğunu hep sosyal gerçeklik üzerine temellendirmeyi hedefliyor. “Çevremdeki insanlardan beslendim, onları iyi gözlemledim ve analiz ettim ve etmeye de devam ediyorum. Dizi oyunculuğu çok başka ve yorucu bir şeymiş. Her sene yapacağın bir şey değil. Karakter analizi ve kendi içinde olan şeyleri ‘match’ ederek ortaya bir ürün çıkarıyorsun. Her sene başka birini oynamak için güçlü bir yapı, seni motive edecek alt metinler lazım. Bunlar yoksa basit tabii, biri seni kameraya çekiyor, sen de oynuyorsun. Bu sebeple performans gerektiren işler daha iyi. İnsanlar beni samimi bulduklarını söylüyor. Kendi adıma da bir karakteri ortaya çıkarırken varoluş sancısı yaşamıyorum. Rahatım, zaten kendini kasmamak lazım. Bazı isimlerin sahnede bir şeyler yapamamasının da sebebi set sırasında veya set arkasındaki varoluş mücadeleleri. ‘Ahmet’le şöyle mi konuşsam?’, ‘Karavanda böyle mi otursam?’ Oysa bunları bir kenara koyup anın içinde akmak lazım. Mesela ben ‘Çukur’da bir sahnenin çekiminde sekiz saat ağladığımı biliyorum.”

Kariyer planı: Bugüne kadar genellikle mahalle delikanlılarını canlandırdı. Senaryoyu beğenirse eğer oyunculukta sınırları yok. “ Seçimlerim, projeyi kimin yaptığına, hangi yönetmenin çektiğine ve metnin gücüne bağlı. Benim için projenin fikir birliği ve iyi bir şeye hizmet etmesi önemli.

Gelecek Hayali:  “Gelecekteki hayalim; Cem Yılmaz gibi bir sistem kurup projeler üretmek ve gençlere kapı açan bir yönetmen/yapımcı olmak. Fatih Akın, Gaspar Noé, Guy Ritchie ile çalışmayı isterim. Filmlerinde hep hayatın içinden bir şeyler var.”

Rol modeli: Yılmaz Güney, Bahman Ghobadi, Gaspar Noe, Gur Ritchie. “Hepsinin bir taraflarını severim ama ekolüm Yılmaz Güney’dir.”

Kadında çekicilik kriteri: Asil, kendi derdi olan, tamahkâr olmayan kadınları çekici buluyor.

TELEVİZYON DİZİLERİ

2020/2021- Alev Alev/ Ömer Ataycı

2019 /2020– Çukur / Azer Kurtuluş

2016/2018 – Sıfır Bir Adana / Cio

SİNEMA FİLMLERİ

2015 – Yusuf / Serdar