Yapımını Bozdağ Film’in gerçekleştirdiği, atv ekranındaki ikinci sezonda da reytinglerin zirvesinden inmeyen ‘Kuruluş Osman’ın başarılı oyuncusu Erkan Avcı, canlandırdığı Nikola karakteri ve diziyle ilgili Bozdağ Film Youtube kanalına açıklamalarda bulundu.
Nikola karakterine hayat veren Erkan Avcı dizi ile ilgili düşüncelerini açıkladı. Oyuncu, “Dönem dizilerine ilgim seyirci olarak da oyuncu olarak da öncesinde vardı. Yapımcımız ve proje tasarımcımız Mehmet Bozdağ Bey ile Hüseyin Dal Bey ile tanışmamız ‘Diriliş Ertuğrul’ döneminde oldu ve zamanla gelişti. Bozdağ Film Platosu çok büyük bir plato. Yüksek maliyetli bir işin içerisindeyiz ama bence önemli olan bir şey daha var; o da bu işin kreatif büyüklüğü. Kurulan dünyanın büyüklüğü işin maliyetinden de platonun büyüklüğünden de daha önemli. Burada dekorundan kostümüne, saç-makyajına, kullanılan dilin tasarımına kadar seçilmiş bir yapıyla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
Diriliş Ertuğrul’dan itibaren başlayan sürecin devam ettiği vurgusunu yapan Erkan Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu süreç ‘Diriliş Ertuğrul’ ile başladı, ‘Kuruluş Osman’ ile birlikte olgunluğa ulaştı. Seyircinin burada gördüğü her şey damıtılmış, olgunlaşmış ve tercih edilmiş bir dünya. Asıl başarı şurada; bu yola çıkılmaya karar verildiği zaman örnek alınacak bir şey yok karşılarında. Bu yolu siz açmak, bu dünyayı siz kurmak zorundasınız. Kostümün düğmesine kadar. Sonuçta o dönemin metal kullanımını bilmeniz lazım. İçinde oturduğunuz çadırın gerçekliğe uygun olup olmadığına kadar bilmeniz lazım. Dramanın kendi etkisinden faydalanıp kurulmuş çok güzel bir kreatif dünya var. Bu işin içinde olmak benim için hem çok keyifli hem de çok zor. Ancak altını çizmekte fayda var; örneksiz çıktığı bu yolda kendi yolunu açıp kendi kimliğini oluşturmak yakalanmış en büyük başarıdır. Sete ilk girdiğim zaman gerçekçi bir yapıyla karşılaştım. Halihazırda bu obanın kurulabileceği bir yere kurulmuş bir oba. İtinayla kurulmuş, tercih edilmiş bir yerde o gerçeklik duygusu insanı büyülüyor. Mehmet Bozdağ Bey ile platoyu gezmeye çıktığımız zaman beni ilk getirdiği yer taht odasıydı. Çok sevindim çünkü bir çocuk gibi hissettim kendimi. Tıpkı bir çocuğun oyun alanına girmiş gibi böylesine azametli bir yerde olmak beni çok mutlu etmişti.”
“NİKOLA ÇOK BOYUTLU BİR KARAKTER”
Erkan Avcı, can verdiği Nikola karakterini şu sözlerle anlattı: “Mehmet Bozdağ Bey ile ilk konuştuğumuzda bana çok önemli bir şey söyledi: ‘Nikola kötü bir adam değil, iyi bir Bizanslı.” Bu benim için çok önemli bir cümle haline geldi. Bunun altının nasıl doldurulduğunu merak ettim. Bölümümüzü okumaya başladığım zaman şunu gördüm; Nikola çok boyutlu bir karakter. Günümüz dramalarına bakıldığı zaman kötü adam diye addedilen anti-kahramanlar tek boyutlu anlatılır. Nikola ise heykeltıraş, tekfur, tarihçi, savaşçı. Tarih bildiği için, saray soylu olduğu için aynı zamanda entelektüel. Bir o kadar milliyetçi. Kendi gitmek istediği yolu, kendi gitmek istediği gibi gitmek istiyor. Oyuncu olarak böylesine çok boyutlu bir rolü oynamak bir kere çok keyifli.”
“ARKADAŞLARIMIZLA ÇOK UYUMLU ÇALIŞIYORUZ”
Ekipteki arkadaşlarıyla çok uyumlu çalıştığını belirten Avcı, “Kiminle gerçek bir bağ kurduğuma set bittikten sonra karar vermenin daha doğru olduğunu gördüm. Uzun saatler boyunca yan yanayız ve yapmamız gereken bir işimiz var. Dolayısıyla iş bittiği zaman kiminle gerçek bir bağ kurduğuma bakmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Benim için daha önemli olan bir şey varsa uyumlu çalışmaktır. Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki bütün arkadaşlarımızla çok uyumlu çalışıyoruz. İyi oynanmış, iyi yazılmış, iyi çekilmiş bir sahne olduğu zaman muhakkak birbirimize söylüyoruz. Mental olarak birbirimizi desteklemenin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum” dedi.
“ECDADIN YAŞADIĞI ZORLUĞU ANLADIM”
Sette etkisinde kaldığı pek çok sahne olduğunu söyleyen Avcı, ilk gününü ve unutamadığı sahneleri “Sette unutamadığım sahnelerim var. Bu konuda şanslı insanlardan biriyim. Sezar ile olan sahnelerim, heykeltıraşlık yaptığım sahneler ve kille işkence yaptığım sahneler benim içim çok kıymetli. Seçkin Özdemir ile ilk günümüz, yaklaşık 40 derece bir hava vardı. Üzerimde kat kat deri kostümler vardı ve surların üzerindeydik. Öğlen 12.00’de çalışmaya başladık, 6 saat boyunca Seçkin yalınayaktı. Bir saatten sonra inanılmaz bir su kaybı başladı. Bir ara şunu söylediğimi hatılıyorum: ‘Acaba bayılsam ayıp olur mu?’ Setimin ilk günü olmasa kesin bayılırdım. Paydos olduğunda merdiveni aradığımı hatırlıyorum. Kendimi karavana attım, protez saçımı çıkardım, aynanın karşısına geçtiğimde melez olduğumu gördüm. Ama protez saç kullandığım için kafamın üstü taze peynir gibi. On beş gün boyunca öyle dolaştım. Çok zor bir gündü. Etkilendiğim bir sahne daha var. Ben sahnede yoktum ama onu eklemeden geçemeyeceğim. Bir meydan muharebesi çekiyorduk. Kar yağmıştı. savaşı çekerken birinci gün kar vardı, ikinci gün de çekmeye devam ettik. Kar erimiş, bastığımız zemin tamamen balçık haline gelmişti. Biz geri çekildikten sonra alpler ve Osman iyice üstünlüğü ele geçiriyor, bizim askerlerimiz ölüyor. Zaman geçtiği için orada basılan çamur gerçekten bataklık oldu. Oyuncular ayaklarını çamurdan çıkaramadıkları için setten arkadaşlar gelip yardım etmeye başladılar. Öyle ki bir yerden sonra ayakkabılar, çizmeler çıkmak zorunda kaldı. Ben o sahneyi dışarıdan izlerken bu işin ne kadar zor olduğuna bir kez daha şahit oldum. Biz fiziksel olarak, mental olarak birkaç saatte bu kadar zorlandıysak, ecdad ve o kahramanlar bunun savaşını verirken ne kadar zorlanmışlardır. Böylesine bir savaş vermek takdir edilesi bir şey” sözleriyle anlatırken, çekilen zorlu meydan muharebesinin kendisinde uyandırdığı duyguları da ayrıca belirtti.