Yapımını Bozdağ Film’in gerçekleştirdiği, atv ekranındaki ikinci sezonda da reytinglerin zirvesinden inmeyen ‘Kuruluş Osman’ın başarılı oyuncusu Seda Yıldız, canlandırdığı Şeyh Edebali karakteri ve diziyle ilgili Bozdağ Film Youtube kanalına açıklamalarda bulundu.
Şeyh Edebali karakterine hayat veren Seda Yıldız Bozdağ Film Platosu ile ilgili düşüncelerini “Kuruluş Osman’ bizim dünyaya açılma anlamında sesimiz olarak Türkiye’nin gururu olacak bir dizi. Çoğu insan bizim tarihimizle ilgili pek bilgiye sahip değil. Yapılan dizilerle biz onlara tarihimizi anlatmaya çalışıyoruz. Bozdağ Film Platosu’nun içine girdiğiniz zaman başka bir ruha bürünüyorsunuz. Özel kimliğinizi o kapının dışında bırakacaksınız. İster istemez de bırakıyorsunuz zaten. Kostümleri üzerinize giydiğiniz zaman, içerideki büyük oluşumu gördüğünüz zaman o havaya giriyorsunuz. ‘Kuruluş Osman’ biz oyuncular için büyük bir şans. Bu şansı bize verdiği için yapımcımız ve proje tasarımcımız sayın Mehmet Bozdağ Bey’e çok teşekkür ediyorum” sözleriyle ifade etti.
Yıldız, set dışında da oyuncu arkadaşlarıyla sık sık görüşerek rollerine çalıştıklarını belirtti: “Oyuncular ve teknik ekip arasında müthiş bir bağ var. Herkes birbirine o kadar yardımcı oluyor ki, bir sahneye girmeden önce o kadar büyük bir ilgiyle karşılaşıyorsunuz ki kamera ile baş başa kaldığınız zaman size sadece işinizi yapmak düşüyor. Onu da elimizden geldiği kadar yapmaya çalışıyoruz. Platonun dışında bizim zaten dışarıda özel bir arkadaşlığımız var. Herkes birbirini arar, sorar. Pandemiden dolayı pek çıkamasak da buluşabildiğimiz yerlerde birlikte çay, kahve içiyoruz. Çekim dışında da işle ilgili konuşuyoruz. ‘Daha iyi neler yapabiliriz?, oyuncu olarak diziye daha fazla ne katabiliriz?’ bunları konuşuyoruz. Sette de birbirimizle diyalog geçiyoruz, rolümüze hazırlanıyoruz. Platonun içinde bize sunulan imkanlar müthiş. Otuz üç seneyi aşkın bir süredir bu camianın içindeyim, devlet tiyatrosu dışında film sektörünün içindeyim. Ben böyle bir imkan daha önce görmedim.”
“ŞEYH EDEBALİ’NİN SÖZLERİNİ ONUN RUHUYLA SÖYLEMEYE ÇALIŞIYORUM”
Şeyh Edebali’nin tarihteki önemi hakkında bilgiler veren Yıldız, canlandırdığı karakteriyle ilgili “Şeyh Edebali dediğimiz zaman birazcık durmamız gerekiyor. Şeyh Edebali tarihte çok büyük bir önem taşıyan bir kişilik. Osmanlı Devleti’nin kuruluş aşamalarında yaşamış olan bir zat. Büyük bir şeyh. Aynı zamanda bir Ahi reisi. Ahi dediğimiz zaman günümüzde de kullanılan ticaret odalarının ilk oluşumu. Ahilik şudur; kardeşliğin, doğruluğun, yardımlaşmanın bir arada bulunduğu bir sosyo ekonomik düzen. Onların da reisi. Ahilik, Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli’nin önerisiyle kurulmuş bir oluşum. Şeyh Edebali, Osman’ın kayınpederi. Bala Hatun’un babası. Şeyh Edebali hakkında elimizde fazla tarihi doneler yok. 1206 yılında doğmuş, bir süre ülkemizde bulunduktan sonra Şam’a gitmiş, Mevlana ile çok fazla fikir alışveriş yapmış bir zat. Kendisi bir İslam ilahiyatçısı. Tasavvuf üzerine çok büyük oluşumları var. Günümüze kadar gelmiş çok önemli sözleri var. Büyük bir zat. Oynarken zorlandığım yerler oluyor. O kadar güzel sözler var ki bunların altında yatan metinleri çok iyi aktarmak gerekiyor. Düz bir metin olarak söylerseniz hiçbir şey anlaşılmaz ama onun ruhuyla söylediğiniz zaman size bambaşka bir haz veriyor” dedi.
“HEPSİ BENİM KARDEŞİM GİBİ”
Setteki oyuncu arkadaşlarıyla ilişkisini ise “Sette herkesle çok iyi anlaşıyorum ama tabii benim için özel olan kızım, yani Bala Hatun. Sete geldiğim zaman bana ‘babacığım’ diye koşuyor. Onun sıcaklığını hissediyorum. Manevi kızım diyebileceğim Emel Dede. Burak Özçivit, Yiğit Uçan, Nurettin Sönmez, Emre Basalak hepsini çok seviyorum. Yaş olarak da içlerinden en büyük olduğum için hepsi benim kardeşim gibi” sözleriyle anlattı
“KARINCALARA EKMEK ATTIĞIM SAHNE HEM ÇOK KEYİFLİ, HEM ÇOK ZORDU”
En çok keyif aldığı ve zorlandığı sahneden bahseden Yıldız “Karıncalara ekmek attığım bir sahne vardı, tekkenin içerisinde bir odada çekiyorduk. Hava soğuk. Bizim set arkadaşlarımız binbir zahmetle o karıncaları bulmuşlar onlara gözümüz gibi bakıyoruz. Çünkü karıncaları yakın planda çekmemiz lazım, ben ekmek atıyorum ekmek yemeleri lazım. Şömine yanan bir yerdeyiz. Set arkadaşlarım sağ olsunlar karıncaları bıraktılar, karıncalar başladılar sıcağa doğru kaçmaya. Ben elimde tutuyorum onlar kaçıyorlar.. En sonunda 4-5 tane kalmıştı, onları da yakaladık, çekimi de bitirdik. O benim için çok eğlenceli bir sahneydi ama çok da zor bir sahneydi. Minnacık hayvancıkları orada tutmak çok zordu” dedi.