Televizyongazetesi.com/Detay – Kanal D ekranlarında yayınlanan Yargı dizisi, geçtiğimiz hafta Pazar akşamı 16. bölümüyle ekrandaydı. Pınar Deniz ve Kaan Urgancıoğlu’nun başrolünde oynadıkları dizi, hikayesi ve oyunculukları ile konuşturmaya devam ediyor. Özellikle dizinin içindeki hayata dair gerçek unsurlar ve yaşananların gündelik hayat ile paralelliği, izleyicinin de diziye karşı ilgisini arttırıyor.
Senarist Sema Ergenekon’un güçlü kaleminden çıkan hikaye, izleyenlere samimiyetin yanı sıra, gerçek hayattan kopuk olmayan tarafıyla da beğeni topluyor. Dizinin takipçileri için kimi zaman aralarda öylesine söylenen cümlelerin derinliği, gündemi yakalaması açısından da dikkat çeken bir detay.
Sema Ergenekon’un Yargı dizisinin hikayesini yazmadan önce tam iki yıl boyunca adliyede, mahkeme salonlarında, hukukçularla uzun süren mesai harcadığını artık bilmeyen yok. Ancak Ergenekon’un diziye katkı yaptığı kimi söylemler var ki izleyici, hikayenin içinde kendisini bulurken, aynı zamanda hikaye de günlük hayatımızın, gündemimizin tam da içinde olduğunu hissettiriyor!
Pınar Deniz’in Ceylin ve Kaan Urgancıoğlu’nun Ilgaz olarak yer aldıkları dizinin hukuksal tarafı da büyük bir dikkatle işlenmekte. Yargı ile ilgili gidişat için de danışmanlardan detaylar alındığı aşikar.
Gelelim 16. bölümde pek çok izleyicinin de dikkatinden kaçmayan cümleler ve göndermelere… Dizinin bir sahnesinde Adliye çalışanlarının konuştukları konu, İstanbul’da korona vakalarının artmasına yönelikti. Her gün haberlerde sıklıkla duyduğumuz, artık gündemimizin ilk sırasında yer alan bir konuyu senarist öyle bir yere kondurmuş ki gün içinde hemen herkesin evinde, iş yerinde arkadaşları, yakınları ile konuştuğu bir anın fotoğrafını çekmiş.
Pandemi başladığından beri dizilerde maskesiz bir dünya var. Sanki hiç korona yaşanmıyormuş gibi sürüyor hikayeler ister istemez. Fakat Sema Ergenekon’un bu atağı, dizi dünyasının pandemiden kopuk durumuna da güzel bir gönderme olmuş.
Bir diğer dikkat çeken konu ise Eren ve Ilgaz’ın bir kafedeki kısa sahnelerinde yaşanan ve gülümseten bir göndermeydi. Kahve zincirlerinden kahve, çay vs alanlar bilir. Üzeri plastik kapaklara konulan küçük bir delikten sıcak kahveyi içmek çok zordur. Eren Komiser vasıtasıyla senaristin bu duruma gönderme yaptığı o sahne ise yine günlük hayatta küçük bir detay olsa da izleyen pek çok kişinin muzdarip olduğu bir duruma atıfta bulunarak keyifli bir an yaşattı. Eren Komiser, adının bardağa yanlış yazılmasına da esprili bir cümle ile eleştiri getirirken, sıcak çayı içemeyince kapağı çıkarıp atarak da pek çok kahve müşterisinin düşüncesini dile getirmiş oldu.
Yine ülke gündemine son dönemde gelen konulardan birisi de KPSS’de yüksek puan alan ama sözlüde elenen insanlarla ilgiliydi. Bu durum da Ceylin’in tutuklu iken aynı koğuşta kaldığı çocuklu bir kadınla yaptığı söyleşide gündeme geldi. Kadın, işsiz olduğunu, KPSS’de 90 almasına karşılık mülakatta elendiğini söylüyordu. Karakter üzerinden ülke gündemine senarist tarafından bir gönderme daha yapılıyordu bu sözlerle.
Diğer dikkat çeken konu ise Kadın cinayetleri. Uğur Aslan’ın hayat verdiği Eren Komiser, bir cinayet vakasına gidiyor ve kadının pompalı tüfekle öldürüldüğünü öğrendikten sonra verdiği tepki ile, ülkedeki kadın cinayetlerine de bir gönderme yapıyor.
Yargı dizisi, gündemi yakalayan, hayatın içinden konuları karakterlerin ağzından söyleterek izleyiciye kurgu dünyaya karşın, gerçek hayatın dertleri, sorunları, gerçekleri üzerinden de göndermeleriyle izleyicinin takdirini kazanıyor. Sema Ergenekon, kalemini kullanırken, gerçeklerden de uzaklaşmayan cümleleriyle, Yargı dizisine duyulan ilginin de hakkını veriyor!