‘AİLE İŞİ’ İYİ BAŞLADI AMA…
‘Fake Family Service’ isimli Güney Kore dizisinden uyarlanan ‘Aile İşi’ ilk ekrana çıktığında hem komedide deneyimli isimlerden oluşan usta oyuncu kadrosuyla, hem Özgür Evren Heptürk’ün senaryo kanadındaki güvencesiyle, hem de capcanlı içeriğiyle bayağı bayağı ümit vaat edici görünmüştü bana.
Dizinin başarısını etkileyecek avantajlı yönlerinin başında kuşkusuz Türk izleyicisinin kolayca benimseyebileceği bir konu yapısına sahip olması geliyordu. Malum, bizim seyirci şamatalı aile işlerini kolayca kabullenmiştir şimdiye dek. ‘Aile İşi’ de ailesini cinayetvari bir kazada kaybeden Ece’nin hafızasını canlandırmak için bir araya toplanan sahte ailenin maceracılığıyla epeyce izleyici takabilirdi peşine. Nitekim ilk bölümünde gelen sonuçlar bu düşüncede yanılmadığımızı da ispatladı. ‘Diriliş Ertuğrul’, ‘Poyraz Karayel’, ‘Kara Sevda’ gibi yapımlarla rekabete tutuşarak çıktığı ekranda totalde beşinci, AB’de de altıncı oldu.
Ne var ki, bu mutlu tablo ‘Aile İşi’ için uzun sürmedi. Başlangıçta alınan sonuçların merak ve farklı bir tat bulma hevesinden kaynaklandığı gerçeği kendini çabuk gösterdi. İkinci bölümde sekizinciliğe gerileyen yapım, sonrasında hızla gerileyerek 22’inciliklere düştü. Kısacası ‘Aile İşi’ iyi başladı ama devamını iyi getiremedi. Peki, bu tepetaklak gidişatın sebebi neydi?