Türkiye’nin lider yerli onli video platformu BluTV, Kasım ayında fark yaratan filmleri ve merakla beklenen dizileri kütüphanesine ekliyor. Aslı İnandık’ın başarılı performansıyla öne çıktığı BluTV Orijinal komedi dizisi ‘Deneme Çekimi’ ikinci kısmı ile Kasım ayında yayında olacak.
Dönem dizisi sevenler ise ‘Gilded Age’in yeni sezonunu yalnızca BluTV’de izleyiciler ile buluşacak. Kasım ayında BluTV seçkisine giren diğer yapımlar ise şöyle;
The Ark: 12 bölümlük ilk sezonuyla bilim kurgu severlerin yeni favorisi olacak dizi gelecekte insan ırkının hayatta kalması güvence altına almak için ‘gezegen kolonileştirme’ sisteminin uygulanmasını konu alıyor. ‘Ark One’ isimli uzay aracında hedef gezegenlerine ulaşmalarına bir yıldan fazla süre kalan mürettebat, rotalarını korumak ve hayatta kalmak için çabalar.
Piranhas: Gomorra’nın yazarı Roberto Saviano’nun kendi eserinden sinemaya uyarladığı film, Napoli’de mafyaya dahil olmaya çabalayan genç ama bir o kadar da zalim bir grup arkadaşın hikâyelerini anlatıyor. İlk gösterimini Berlin Film Festivali’nde yapan filme adını veren ‘piranhalar’ mafya jargonunda ‘silahlı çete’ anlamına geliyor.
Dear Comrades: Rus sinemacı Andrey Konchalovskiy, Sovyetler Birliği tarihinin kanlı sayfalarından birini aralıyor ve 1962’de Rusya’nın Novoçerkassk şehrinde gerçekleşen işçi katliamını ele alıyor.
All That Divides Us: Diane Kruger, Julia Faure, Catherine Deneuve, Virgile Bramly, Nicolas Duvauchelle’nin kadrosunda yer aldığı film ıssızlığın ortasında yer alan orta sınıf bir evde yaşayan bir anne kızı anlatmaktadır. Çevrelerindeki taşları insanlarla yaşadıkları çatışmalar, anne-kızın hayatını olumsuz yönde etkilemektedir. Kızının ansızın ortadan kaybolması, bu çatışmaların seviyesini artıracak ve anne, kızını bulmak için her türlü yola başvuracaktır.
My Son: Başrollerini performanslarıyla devleşen James McAvoy ile Claire Foy’un paylaştığı film, kaybolan oğlunu bulmak için zorlu bir mücadeleye girişen bir babanın hikayesini konu ediyor. Oğlunu bulmak için her şeyi yapmaya hazır olan adam, çocuğun kayboluşunun ardındaki gizemi çözebilmek için eski karısının yaşadığı kasabaya seyahat eder.
Arab Blues: ‘Tunus’ta Bir Divan’ olarak Türkçe’ye çevrilen film uzun yıllar Paris’te eğitim aldıktan sonra ülkesi Tunus’a dönerek burada terapist olarak çalışmak isteyen Selma’nın hikayesini anlatıyor. Selma bu süreçte bürokratik zorluklarla, konuşarak tedavinin hiçbir işe yaramayacağına inananlarla ve yakasından düşmeyen bir polisle uğraşmak zorunda kalır.
Stefan Zweig: Farewell to Europe: Ünlü yazar Stefan Zweig’ın Nazi Almanyası’ndan kaçarken Arjantin’den Amerika’ya, oradan da Brezilya’ya doğru sürüklenişini anlatan film hem eşiyle olan ilişkisine hem de eşiyle sahip oldukları felsefi duruşa odaklanıyor.
Corsage: Film, Bavyera Düşesi Elisabeth’in 40. doğum günü kutlamalarını dönüm noktası alarak sonunda zincirlerini kırmaya niyetlenen, bilgiye ve yaşama aç bir kadının isyanını gözler önüne seriyor. İmparatoriçe’ye hayranlık uyandıracak şekilde hayat veren Vicky Krieps, ‘Corsage’ performansıyla Cannes’da ödül kazandı.
Drive My Car: Haruki Murakami’nin bir hikâyesinden sinemaya uyarlan Drive My Car, eşinin yasını tutan tiyatro yönetmeni Yusuke Kafuku ile davetli olduğu bir festival sürecinde kendisine eşlik eden 20 yaşındaki şoför Misaki’nin hikâyesini anlatıyor. Dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yapan ‘Drive My Car’, ‘En İyi Senaryo’ ödülünün de sahibi olmuştu.
Between Two Worlds: Cannes’da Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünün açılışında gösterilen Between Two Worlds, Fransız gazeteci Florence Aubenas’nın kimliğini gizleyerek çalıştığı günleri ve gözlemleri anlattığı kitabı ‘Le Quai de Ouistreham‘dan esinlenilerek sinemaya aktarıldı.
Shirley: Elisabeth Moss’un başrolünde yer aldığı Shirley, korku ve gizem türlerinde verdiği eserlerle adından söz ettiren yazar Shirley Jackson’ın, yeni kitabı için gereken ilhamı beklenmedik bir çiftten bulmasını konu ediniyor.
Final Portrait: Geoffrey Rush’ın heykeltıraş Alberto Giacometti’yi canlandırdığı Son Portre, bu saygın sanatçının son yapıtı üzerinde çalıştığı dönemi anlatıyor.
Usta oyuncu Stanley Tucci’nin yönettiği film Amerikalı genç romancı James Lord’un Giacometti’yi 1960’larda, Paris’teki stüdyosunda ziyaretiyle başlıyor.
5 Is the Perfect Number: Eski bir gangster olan Peppino, karanlık günlerini ardında bırakır. Onun bıraktığı boşluğu ise oğlu Nino doldurur. Ancak oğlunun öldürülmesiyle ardında bıraktığını düşündüğü hayatına geri döner.
Yalda, a Night for Forgivness: 22 yaşındaki Meryem, kaza sonucu kocası Nasser’in ölümüne neden olur ve idama mahkûm edilir. Onu kurtarabilecek tek kişi, Nasser’in kızı Mona’dır. Mona’nın tüm yapması gereken, bir TV şovunda Meryem’i affettiğini dile getirmektir. Ne var ki, geçmiş yeniden canlandırılınca, bağışlamak zorlaşır.