TelevizyonGazetesi.com / Detay – atv ekranlarında izleyicilerle pazartesi akşamları buluşmakta olan Maraşlı dizisinin yükselen reytingleri dikkatlerden kaçmıyor. İzleyici ilgisini her hafta yukarıya çıkartan dizide Burak Deniz ile Alina Boz ikilisi de çok iyi performans sergiliyor.
İlk 7 bölümü geride kalan dizinin bu kadar başarılı olmasının altında yatan bazı noktalar var ki, Türk dizi sektörü için önemli gelişmeler olduğunu da belirtmek lazım. Klişe yapımlardan farklı olarak, kendine has hikayesi ve karakterleri ile Maraşlı öne çıkan bir yapım konumunda.
Milliyet Blog yazarlarından Anibal Güleroğlu, dizinin karakterlerinin farklı duruşları ve kurgularla ekrana renk kattığını düşünüyor. Tavırları ve konuşmaları ile hikayeye renk katan Maraşlı karakterinin dilinden düşürmediği “Bayan” kelimesinin de uzun süredir sosyal medyada çok konuşulan bir hitap olduğunu belirtelim.
Anibal Güleroğlu, yazısında şöyle diyor: ” Sürekli kullandığı ‘Bayan’ kelimesiyle dikkat çekip halk adamı kimliğindeki doğallıkla ve Burak Deniz’in başarılı performansıyla kendini kabul ettiren ‘Maraşlı’, içeriğinde pek çok klişeyi barındırsa bile, kendine has karakterleriyle farkını ortaya koyarak rakiplerini geçebilen yapımlardan.”
Ancak Maraşlı dizisinin bu kadar öne çıkmasında sadece Burak Deniz’in canlandırdığı Celal Kün karakteri yok. Onun yanı sıra Mahur, Savaş, Aziz, Necati, Ozan, İlhan gibi önemli yan karakterler de hikayede çok güçlü bir şekilde yer alıyor.
Yani Maraşlı dizisinin gücü sadece ana karakterden ibaret değil. Örnek olarak Necati karakterine dikkat çeken Anibal Güleroğlu, Serhat Kılıç’ın canlandırdığı bu karakterin dizideki önemini şöyle anlattı:
“Evin emekçilerine felsefe yapmayı ve onları aydınlatarak düşünmeye sevk etmeyi günlük rutini haline getiren Necati, söyledikleriyle hayli renkli bir tablo katıyor dizinin bütünlüğüne. Hz. İsa’nın sözlerini de felsefe derslerinde kullanmayı ihmal etmeyen Necati, bu süreçte oldukça ilginç saptamalar yapıyor.
Ticari gözle değerlendirip libidodan ibaret saydığı aşkın duygusal yoksunluğundan dem vururken akrabalığı da ‘Cinsel yolla bulaşan en amansız hastalık’ olarak yorumluyor mesela. Öte yandan okumanın gerekliliğini tavsiye ederken, kitapların edebi değerini kalınlığına ve içindeki yazı küçüklüğüne bağlayan zihniyete inceden gönderme yapmayı da ihmal etmeyen Necati’nin tüm olayı felsefeden ibaret değil. Zira yer aldığı her sahnede hayata yönelik iğnelemelerde bulunurken dik bakışlarının ardında büyük bir sır ve hüzün sakladığını da gayet net hissettiriyor izleyene.”