Sevtap Özaltun, 12 Eylül 1984 tarihinde Artvin’de doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: Sevtap Özaltun
Doğum Tarihi: 12 Eylül 1984
Doğum Yeri: Artvin
Boyu: 1.62 m.
Kilosu: 65 kilo
Burcu: Başak
Göz Rengi: Ela
Saç Rengi: Kahverengi
Kardeşleri: İki abisi var
Instagram: https://www.instagram.com/sevtapozaltunn/
Evcil Hayvanları: Köpeği var.
Ailesi: Artvin’de doğdu, iki abisi var, müzisyen bir ailede büyüdü. “Babam ve iki ağabeyim de müzisyen. Babam düğün salonlarında, açılışlarda bağlama çalıyor, solistlik yapıyordu. Şimdi bir enstrüman dükkanı var. Ağabeylerim de kulüplerde sahne alıyor. Şarkıcı olmak hiç aklımdan geçmedi. Ama teşvik edenler oluyor. Hatta dizi setinde Keremcem’le karavanda bir şeyler söyledik. Dinleyenler sevdi. Babam ve abimlerle birlikte çalışmayı hiç düşünmedik. Herkes kendi profesyonel alanında kendi işini yapıyor. Biz bir araya geldiğimizde sohbet, muhabbetin içinde aile meclisinde çalıp söylemeyi seviyoruz.”
Çocukluk yılları: Lisede gönül verdiği oyunculuk mesleğini konservatuarda tiyatro bölümünü okuyarak pekiştirdi. İlk kez lisede okul müdürünün zorlamasıyla bir oyunda rol aldı. “Aslında bir tarafım çok istiyordu sahneye çıkmayı ancak o kadar utanıyordum ki ‘Yapamam’ diyordum. Sahneye çıktıktan sonra ise bu işi yapmak istediğimi, hatta sadece bu işi yapabileceğimi düşündüm. O günden beri hala utanıyorum, hala çok korkuyorum ama mesleğime olan aşkım galip geliyor. İlk sahneye çıkışımdan bugüne aslında çok büyük değişiklik yok. Sadece, bakış açım gelişti, farkındalığım arttı. Çünkü oyunculuk, her şeyden önce duyarlılığı artırıyor. Empati kurmayı öğrendim. Tiyatro eğitimim süresince ve mesleğe adım attığımda, dünyaya ve olaylara daha geniş açıdan bakmayı öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum.”
Eğitim hayatı: 2009 yılında İstanbul Haliç Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu.
Kariyerinin dönüm noktası: ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’ dizisi kariyerinin dönüm noktası oldu. “Özel hayatımda pek bir şey değişmedi ama tabii ki ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’ kariyerim için çok iyi bir başlangıç oldu. Okuldan sonra o diziyle birlikte özellikle televizyon dinamikleri ile ilgili pek çok şey öğrendim.”
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, ‘Canım Ailem’ dizisinde canlandırdığı ‘Ahsen’ karakteriyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ dizisinde canlandırdığı ‘Asu’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Doğal, mütevazi, sıcakkanlı, idealist.
Sosyal: Boş zamanlarında spor yapıyor, arkadaşlarıyla beraber vakit geçirmeyi seviyor. “Arkadaşlarımı evimde ağırlamayı da severim. Ama dışarı çıktığımda da hakkını veririm. Masaların üzerine çıkıp dans da ederim. Eğlenmeyi bilirim.”
İlk sinema filmi: Mustafa Kenan Aybastı/ Devrimden Sonra
Aşka bakışı: Sadece aşka yoğunlaşınca şapşallaşıyorum. Çok keyifli bir hal, aşk güzel şey. Hep görür görmez âşık oldum. Hayatıma girenler güzel insanlardı. Sevdim ve sevildim. Bitmesi gereken noktaya geldiğinde bitti. Hep uzun soluklu ilişkiler yaşadım. Ruhunu, kalbini hissetmeliyim karşımdakinin. Aşk konusunda büyük konuşmam, asla dememeyi öğrendim. Biraz zorlukları var ama ne olursa olsun, aşk insan hayatının en büyük deneyimi. Bu deneyim bizi tazeler, büyütür. Her nereden gelecekse buyursun gelsin elbette. İlişkide kıskanç bir kadın değilim, hatta sevgilime karşı da pek kıskançlık duymam. Benden başkasına ilgi gösterdiğini görürsem kıskanırım ama hayatımdaki erkekler bana bunu yaşatmadı. Güzel kadınlara bakabilir, çünkü bende bakarım. Kıskançlık krizlerim hiç olmadı. İlişkileri çıkmaza sokan şeyler bence, hayatlarımıza çok müdahil olmamız. Hep yan yana olmak bir ilişki için çok zararlı. Aynı evin içinde bile farklı alanların oluşturulabileceğine inanıyorum. Çok fazla dip dibe olmak tehlikeli. Herkes birbirinin alanına saygı duymamalı ve müdahale etmemeli.”
Hayata bakışı: Hayatı akışına bırakmayı seviyor. “Eskiden hayata direnen biriydim. Her şey kontrolümde gitsin isterdim. Bunun beni çok yorduğunu ve yıprattığını fark ettim. Şimdi hayatın getirdiklerine direnmek yerine akışta olmayı tercih ediyorum. Bu huzur veriyor. Huzurun olduğu yerde ben de varım. Beylik laflar etmek istemem, ama kurallarım var: İnanmadığın projede yer almamalısın. Hazıra konma, çalış ve sabırla bekle. Sadece hayatın bana sunduklarının kıymetini bilmeyi, azimle elde ettiklerimi, korumaya çalışıyorum.”
İş hayatına bakışı: İşini çok seviyor. Oyunculuktan başka meslek yapabileceğini düşünmüyor. “Başlarda bu sektöre adapte olma sıkıntısı yaşadım. Belki de bu benim kuruntularımdan kaynaklanıyordu. Biraz ürkek ve çekingen bir yapım vardı. Daha içe dönük biriydim sektör içinde. Ancak kendi kabuğunuzdan çıkmadığınız süre de bu işinizi yapmaya engel oluyor. Yani piyasada olmanız, daha çok görünmeniz, daha çok sosyalleşmeniz gerekiyor. ‘Olmayacak, yapmasam mı bu işi?’ diye düşündüğüm zamanlar oldu ama işime olan sevgim kazandı. Şu an böyle çelişkilerim yok. Dengeyi kurdum. Kendimi kimseyle kıyaslamıyorum maddi açıdan. Herkes nasibinde ne varsa onu alıyor. Çok para kazananlar için, bir şekilde becermiş ve o paraları kazanıyor diye düşünüyorum. Duyduğumda dudağımın uçukladığı rakamlar da olmuyor değil. Ama maalesef bir pasta sunuluyor ve ev sahibi bazılarına küçük dilim ikram ederken bazılarına büyük dilim sunuyor. Keşke daha adil bir sunum olsa tabii ama herkesin nasibi neyse o herhalde. Para hırsım yok. Birçok hayalim var, ucu paraya dokunanlar da var tabii. Ama her şeyin bir zamanı var. Hayat zamanı gelince imkanları sunuyor ve sunacaktır diye inanıyorum.”
Kariyer planı: 2012 yılında ‘Oyun Sandalı Tiyatro Ekibi’ni kurdu. 2012-2013 sezonunda senaryo ve yönetmenliğini de üstlendiği ‘Hayyam’ oyunuyla seyirci karşısına çıktı. İşi adına ideallerini gerçekleştirmek için çaba sarf ediyor. “Oyunculuğa çok büyük bir inanç ve tutkuyla bağlıyım. Karşıma çıkan projelerde, rolün derinliğini, bana ne katacağını, benim karaktere ne katacağımı düşünürüm. Bıçkın, delikanlı, erkekvari bir karakter oynamayı istiyorum. Televizyonda yapamazsam tiyatroda mutlaka yapacağım. İçimde böyle bir dürtü var. Oyunculukta güzel olmak avantaj ama güzel kadın komedi yapamaz diye bir algı var. Oysa izin verseler kadınlar bu algıyı kırar.”
Televizyon mu tiyatro mu? “Hepsinin yerinin ayrı ve kendi içinde özel olduğunu düşünüyor. “Televizyon da, tiyatro da, sinema da. Hepsinde oyunculuk yapıyorsun. Bir karaktere can veriyorsun, bu çok heyecan verici bir duygu. Sadece metotları farklı. Tiyatro sahnesinde seyirci ile karşı karşıya olmak ve seyircinin tepkisini hemen orada anında almak başka bir keyif. Aynı oyunu 100 defa oynasan bile her defasında başka oynayabileceğini bilmek oyuncuya hem çok büyük bir özgürlük tanıyor hem de sürekli gelişmesini sağlıyor. Televizyon ve sinemayla ise bir anda milyonlara ulaşabiliyorsun.”
Gelecek Hayali: Gelecek planları ve hayalleri arasında bir müzikalde oynamak var. “En sevdiğim müzikal, ‘Chicago’! Hatta ilk seyrettiğimde o kadar sevmiş, o kadar heyecanlanmıştım ki ‘Keşke Türkiye’de de böyle bir prodüksiyon olsa ve ben de içinde olsam’ diye düşünmüş ve hatta günlerce kendimi o müzikalin içinde hayal etmiştim.”
Doğa ile ilişkisi: Doğada olmayı çok seviyor. Fırsat buldukça sık sık memleketi Artvin’e gidiyor. “Artvin’e çok sık giderim. Köyde evimiz var. Babaannem orada. Yazları ben de yanına giderim. Köy hayatını çok severim. Ekip biçerim. Çizmeleri giyip tarlaya gidince görenler şaşırıyor. ‘Oyuncusun sen burada ne işin var’ diyorlar. Evimde de bahçem var. Böğürtlenden tutun da dut, kiraz ağacına kadar her şey var. Bütün bahçeye ben bakarım. Hayatım hep böyle bağda bahçede, doğanın içinde geçsin istiyorum.”
Formunu nasıl koruyor? Pilates yapıyor, beslenmesine dikkat ediyor, bol su içiyor. “Mutfağımda daima nane, limon ve maydanoz bulunur. Özellikle kahvaltıda mutlaka maydanoz yerim. Meyve çaylarının her çeşidi vardır, hepsini limonlu içerim. Bu arada çok su tüketirim. Soğuk algınlığı gibi hastalıkları sık yaşamıyorum. Çok fazla limon tükettiğim için olabilir. Pilates yapmaya başladım ve kendimi çok iyi hissettirdiğini gördüm. Her anlamda; bedensel olarak daha dinç hissediyorum, ruhuma da iyi geliyor. Fırsat buldukça set geç bitse bile pilatese gitmeye çalışıyorum, koşuyorum ve yürüyüş yapıyorum. Çok yoğun çalıştığımız için her gün yapamıyorum ama haftada en az üç gün spor yapmaya gayret ediyorum.”
Evde ne yapar? Evde vakit geçirmeyi, yemek yapmayı seviyor. “Beni dışarı çıkarmak çok zor. Evde kalmayı tercih ederim. Mantı yaparım. Kendim açarım, teker teker. Klasik mantıcıyım. Ama önce evime gelenin ağzını yoklarım, neleri sevdiğini öğrenirim. Sabah kahvaltılarım da çok iyidir, pişi falan yaparım. Dengemi kaybettiğim zamanlarda klasik müzik dinlemek iyi geliyor; herkese öneririm. Tabii arkadaşlarla sohbet etmek de iyi geliyor. Hiçbir şey yapmak zorunda olmadığım, hiçbir yere yetişmem gerekmeyen, canımın istediğini yapabileceğim, keyfekeder bir gün ve elimde bol limonlu bir meyve çayı beni çok rahatlatır.”
Hobisi: Takı yapıyor. “Zeynep adında bir arkadaşım var. Zeynep, kişiye özel tasarımlar yapıyor ve kendi internet sitesinden insanlara sunuyor. Acıbadem’de bir atölye açtı, boş zamanlarımda onun atölyesine gidiyorum, birlikte tasarımlar yapıyoruz. Bu beni çok rahatlatıyor ve mutlu ediyor.
TELEVİZYON DİZİLERİ
2008 / 2010 – Canım Ailem / Ahsen
2010 /2012- Fatmagül’ün Suçu Ne? / Asude Ünsalan
2013 – A.Ş.K. / Ece
2014 – Kıyamet Çiceği
2014/2015 – Ulan İstanbul / Derya
2016- Sevda Kuşun Kanadında / Tümay Erbay
2018- Çarpışma / Aslı Adalı
2018- Gülizar/ Mine
2019- Kimse Bilmez / Özlem
2021- Hükümsüz/ Sevtap
SİNEMA FİLMLERİ
2011 – Devrimden Sonra / Elif
2014 – Yağmur: Kıyamet Çiçeği / Seher
2018- Düş Kırgınları/ Mülteci Kadın
TİYATRO OYUNLARI
2015- Son Zenne / Nesime
2012/2013- Hayyam /Oyun Sandalı Tiyatro Ekibi