Ana sayfa Oyuncu Biyografileri Beste Kökdemir Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

Beste Kökdemir Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

tarafından ker_def

Beste Kökdemir, 29 Ağustos 1993 tarihinde Sinop’da doğmuştur. Türk dizi ve sinema oyuncusu.

Adı: Beste Kökdemir
Doğum Tarihi: 29 Ağustos 1993
Doğum Yeri: Sinop
Boyu: 1.68 m.
Kilosu: 53 kilo
Burcu: Başak
Göz Rengi: Ela
Saç Rengi: Kahverengi
Kardeşleri: Erkek kardeşi var
Instagram: https://www.instagram.com/bestekokkdemir
Evcil Hayvanları: Köpeği ve kedisi var.

Ailesi:  Sinop’da doğup büyüdü, ailesi Sinop’da yaşıyor, erkek kardeşi var. Oyuncu olmaya çok küçük yaşlarında karar verse de ailesinin yönlendirmesi ile üniversitede başka bir bölüm kazandı. “Tutkulu bir şekilde Sinop’taki büyüme serüvenim boyunca oyuncu olmayı istedim. Sonradan anlıyorum ki her şey olmak istediğim içindi. Üniversite benim için açıkçası sadece aile baskısından ibaretti. 17 yaşımda İstanbul’a taşınmam için bir üniversiteye girmem gerekiyordu. Eğitim benim için çok değerli ve önemlidir ama okul kavramıyla aram hiç iyi olmadı maalesef. Ailem için bulduğum ilk bölüme girdim ve 1 hafta kalıp bıraktım. Zaten dizi vs. işler olmaya başladı ve iş hayatına atıldım.”

Çocukluk yılları: Çok küçük yaşlardan itibaren oyuncu olmak istiyordu. Hatta beş yaşındayken gelecekteki Beste’ye bu konuda mektup bile yazdı. “Beş yaşında yazdıklarımın şimdi de aynısını yazardım. Çünkü o mektup benim hayatımı değiştirdi. Şöyle yazıyordu: ‘Bugün amcamla konuştum, büyüdükçe hayallerimin küçüleceğini söyledi. O yüzden sana bu mektubu yazıyorum, okudukça hep beni hatırla ve hayallerin hiçbir zaman küçülmesin.’ Somut şekilde masumiyetin elimde olması, bir yerlerde hep beş yaşımdaki halimle aynı kalmamı sağladı. Bu mektubun beni hep koruduğunu düşünüyorum. Oyunculuk beş yaşından beri istediğim bir şeydi. Aslında şarkı söylemeyi de, dans etmeyi de seviyorum. Ben oyuncu olayım, şarkı da söylerim, dans da ederim diye düşündüm. O kadar büyük bir tutkuydu ki, ‘Oyuncu olacağım baba’ diye evde dolaşıyordum. Günde 100 kere Hollywood kelimesi geçiyordu. Başka hiçbir şey düşünmüyordum.”

Eğitim hayatı: Haliç Üniversitesi Moda Tasarım bölümünde bir süre okuduktan sonra bıraktı. Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Bölümü’nden mezun oldu.

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, 2012 yılında ‘Çıplak Gerçek’ dizisinde canlandırdığı ‘Hazal’ karakteriyle başladı.

Hangi proje ile parladı? ‘Tatlı Küçük Yalancılar’ dizisinde canlandırdığı ‘Açelya’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Kişilik özellikleri: Mükemmeliyetçi değil, kendi gibi olmayı, öyle davranmayı seviyor. Sınırlarını aşmaya çalışan, bu uğurda kendini zorlamaktan çekinmeyen bir yapıya sahip. “İnsanları seviyorum, güvenmeyi tercih ediyorum. Asi tarafım aslında kendi yolumdan giderken önyargılara karşı kendimi koruyabilmem için gösterdiğim bir tavır. Bir taraftan da çok hassas biriyim. Duygusal ve kırılganımdır. Belki de çok kırılgan olduğum için asi yanımı bu kadar ön plana çıkarmışım. Ama şunu söyleyebilirim; ne kadar üzülürsem üzüleyim pısmayı, geri adım atmayı hiçbir zaman seçmem. Hakkımı sonuna kadar savunurum.”

Kişisel gelişim: Kişisel gelişime çok önem veriyor ve kendisine sürekli yeni şeyler eklemeye gayret ediyor. “Oynadığım dizilerde pek çok kez şarkı söyledim. Bu konuda henüz bir eğitim almadım ama dansla ilgili sürekli yeni şeyler öğrenmeye bayılıyorum. Modern dans, Latin dansları, hiphop, high heels ve burlesque kurslarına gittim. Hedefimde flamenko öğrenmek de var. Biraz bal arısı gibiyim; her şeyden bir parça alabilmek hoşuma gidiyor.”

Düşünce yapısı: Kendisini içeride güçlü hissetmek istiyor. Güçlülük. dışarıda, görüntüde aranan bir şey değil de; içeride, dipte yavaş yavaş geliştirilen bir şey olmalı bence. Bazen birçok kadının acı çekip güçlü olmak konusunda kendine bir söz verip, hırsla ve öfkeyle daha güçsüz insanlar haline geldiklerini görebiliyorum. Güç erilleşmek demek değil, kendi doğandan duygusallığından uzaklaşmak hiç değil, aşka küsmek asla değil. Tüm verdiğin sınavlara rağmen kendi doğana tutunabilmek, kendinin arkasında durabilmek ve olduğun kişiye güvenebilmek en büyük güç. Mesajları doğru almak gerekiyor. Duygusallığın yüzünden canın yandıysa belki azaltman gereken şey duygusallığın değil, beklentilerindir mesela. İnsanlar dümdüz düşünmeye çok yatkın olabiliyor. Duru görümüzü öldürüyoruz, unutuyoruz çünkü. Hele ki bir kadın için duru görü çok büyük bir güç. Bu yüzden doğanızda kalın derim ben. Esnek bir şekilde. Katı, cam bir bardak ilk düştüğü yerde kırılır çünkü. Değişim, gelişim, bilinmezliğe atılan adım, çocuk ruhluluk, kişinin kendine olan sevgisi. Kısaca bunlar en büyük güçtür.”

Sette nasıl birisi? Sette daha sakin oluyor. Kendisini rahat hissettiği insanların yanında ise bir saniye yerinde duramıyor. Yeni bir projeye başlayacağı zaman ise çok heyecanlanıyor. Projelerin ilk çekim günleri heyecandan ölüyorum. Karakteri yaratma süreci çok ama çok heyecanlı. Genelde beni sonuçlardansa hazırlanma süreçleri daha çok heyecanlandırıyor. Canlandırdığım role hazırlanırken önce empati kurup, karakteri anlamaya çalışıyorum. Geçmişini, geleceğini hayal ediyorum. Nasıl düşündüğünü, nasıl hayal kurduğunu, geçmişte yaşadığı travmaları hayal etmeye çalışıyorum; yani karakteri insanlaştırıyorum. Parçalar birbirine eklendikçe ete kemiğe bürünüyor. Ve bir bakmışsın o sensin.”

Unutamadığı bir anısı: “Bir sahnede kirli bir göle girmemiz gerekmişti. Üç kişiydik ve üzerimizde bikinilerimiz vardı. Daha sudan çıkmadan deli gibi kaşınmaya başladık. Öyle bir hale geldi ki derimi yırtarcasına kaşıyordum. Apar topar hastanenin aciline gittik. Bu arada giyinmeye bile imkan olmadı, üzerimizde bikinilerle hastaneye girdik. Üçümüz de kaşınmaktan ağlıyorduk. Uyuz iğnesi vurulmak zorunda kaldık. En trajikomik kısmı ise hastanedeki yaşlı teyzelerin bize bakıp ‘Bunlara yaklaşmayın, bunlar pireli’ diye bağırması oldu.”

Mutluluk kaynağı: Hayranlarının ilgisinden mutluluk duyuyor. “Şöhret benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Ne iyi, ne de kötü. Alışarak ilerledim. İlk ‘Çıplak Gerçek’ dizisiyle bir kitlem oldu. Sonra biraz daha, biraz daha büyüdü. O yüzden şok yaşayacağım bir durum olmadı. Ama sokakta küçük çocukların fotoğraf çektirmek istemesi çok hoşuma gidiyor.

İlk sinema filmi: Orhan Eskiköy/ Taş

Aşka bakışı: “Aşk benim için çok verimli bir duygu. Deneyimlerim ne tarzda gelişirse gelişsin, aşka küsmek gibi saçma bir girişimde bulunmam. Aşk yaşam kalitemi ve üretkenliğimi artırıyor. Ben bağımlılığa pek inanmam. Bağlılık ise çok derinden yakalanan bir duygu. Bu yüzden bunu hissettiğimde önce kalbime beni yarı yolda bırakmadığı için (ve hala böyle masumca), bilgelikle bağ kurabildiği için teşekkür ediyorum. Sonra bırakıyorum gidişatı da. İlla bir ilişki, sürekli yanımda olan bir adam olması gerekmiyor. Bu duyguyu taşımak benim için çok yeterli. İlla somut bir şey soruyorsak hayat zaten olması gerekeni senin için yaratıyor. İkili ilişkiler için bu şekilde düşünüyorum. Onun dışında artık aşkı o kadar çok hissetmeye başladım ki. Köpeğim, işim, arkadaşlarımla geçirilen kaliteli zaman. İçinde aşk olmadan bulunduğum bir eylem beni tatmin etmiyor. Aşk hayattaki en güzel şey.

Hayata bakışı: Hayatta tek bir doğru veya hep aydınlık olmadığını ve insanın deneyimlerinin peşinden gitme cesareti göstermesi gerektiğine inanıyor.

İş hayatına bakışı: Mesleğinde daha özgür, daha sansürsüz olmayı ve, didaktik olmayan işlerin içerisinde yer almayı çok istiyor. “Yaptığım işi seviyorum.  Amacım, sınırlarımı aşmak, nereye kadar gidebileceğimi görmek. Kariyerimdeki dönüm noktası bence henüz olmadı. Bir yandan çok yavaş bir ilerlemem oldu, ki böyle olması güvende hissettiriyor. Ancak diğer yandan olması için sabırsızlanıyorum. Bu arada bence oyuncunun dönüm noktası dış etkenlerden bağımsız, içinde bir şeylerin değişmesiyle ortaya çıkıyor. Sadece karakterleri yaratırken değil çalışmadığım dönemlerde de oyunculuk için emek vermem gerekiyor. Sürekli kendime karşı dürüst ve açık kalpli bir insan olmaya dikkat ediyorum. Aynı şekilde çocuk ruhlu ve meraklı olmaya da.  Bir çocuğun evcilik oynarken kendini ne kadar kaptırabileceğini düşünün. Oyunculukta da tüm bu özellikler işe yarar. Günümüzde abartılı, cümlelerin inanılmaz düzgün telaffuz edildiği bir oyunculuktansa ne kadar yaşıyor ve inanıyorsak o kadar iyi olduğumuz düşünülen bir oyunculuk tarzı benimseniyor. Bu da çok heyecan verici bence. Anda kalmayı öğreniyoruz oynarken. Gerçekten çocukken gelen o her şey olma isteği var ya, böylece hayalim gerçek oluyor çünkü karakteri gerçekten yaşıyoruz. Tabi şizofrenik bir durumdan bahsetmiyorum. Bu anda kalmaya zıt bir durum olurdu zaten.”

Kariyer planı: Asla oynamam dediği bir rol yok, Aklında çok fazla rol var. “Benim için önemli olan karakterin derinliğinin olması, iç dünyası ve çelişkileri.  Asla ‘Burada ben iyiyim’ demeyeceğim. Daha iyisi için sonuna kadar gideceğim.  Türkiye’de çok sevdiğim oyuncular var. Funda Eryiğit ve Saadet Işıl Aksoy’u çok beğeniyorum. Onlarla oynamak isterim. Deneyimli oyuncularla da çalışmak harika olur.”

Gelecek Hayali: Hollywood hayali var. “Amerika hayalim olmazsa olmaz bir niyet değil. Yani eğer gerçekleşmezse benim için işin sonu olmaz, burada oyunculuk yapmaktan gayet mutluyum. Şöyle düşünüyorum; ABD’de var olabilecek pek çok iyi yetenekli oyuncu var ama burada insan bir yerlere gelip, kendini güvende hissettiği için sıfırdan başlamayı göze alamıyor. O cesareti gösterseler aslında birçok oyuncu dünya sinemasında yer alabilir. Müzikal olarak Moulin Rouge’un uyarlanmasını ve tabii ki başrolünde yer almayı çok isterdim. Dizi olarak ise The Sinners’ı söyleyebilirim. En büyük hayallerimden biri de, bir dansçıyı ya da savaşçı bir kadını canlandırmak.”

Formunu nasıl koruyor? Spor onun için yaşam tarzı, beslenmesine de çok dikkat ediyor. Bir dönem boks yaptı. “ Boksu uzun süre ve büyük keyifle yaptım. Reformer pilates de yapıyorum. Arada farklı şekillerde ip atlıyorum ve çok hoşuma gidiyor. Bir de fırsat buldukça trekking yapmaya çalışıyorum.  Beslenmeme çok fazla dikkat ediyorum. Asla beyaz un ve pirinç tüketmiyorum, süt ürünleri de kısıtlı miktarda var beslenmemde. Ekşi maya ekmeğini tercih ediyorum. Sağlıklı yağlar kullanıyorum. Her öğün çeşitli sebzeleri bir arada yemeye çalışıyorum. Ayrıca karbonhidrat ve protein alımımı dengede tutuyorum.”

Kimlere hayranlık duyar? Marion Cotillard, Cate Blanchett ve Charlize Theron’un oyunculuğundan ilham alıyor.

Erkekte çekicilik kriteri: Duyarsızlık, kişisel temizliğe dikkat etmemek, bağımlılık ve güçsüzlük belirtisi olarak gördüğü, kendini sevmiyor oluşu, değişime ve gelişime kapalılığı, bilmediği şeyleri biliyormuş gibi davranmaya çalışması bir erkekte ona itici gelen özellikler.”

Doğa ile ilişkisi:  Deniz yerine doğa tatilini tercih edenlerden. Türkiye’de gitmekten en çok hoşlandığı yer ise Fethiye. “Sinoplu’yum ve oranın doğası da çok güzeldir. Babamla birlikte Fethiye’de Likya Yolu’nu yürümüştük. Dağların tepesinde mistik yerler keşfettik, inanılmaz güzellikte bölgelerden geçtik. Dolayısıyla benim için Fethiye’nin yeri her zaman ayrı.”

Hobisi: Şarkı söylemeyi çok seviyor, ayrıca, dans ediyor ve resim yapıyor.

Düzenli olarak uyguladığı bakım ritüeli ne? Cilt bakımında, daha sağlıklı olduğunu düşündüğü için genellikle kimyasal oranı düşük eczane ürünleri seçmeye gayret ediyor.”Makyaj söz konusu olduğunda, cesur trendler denemekten hoşlanıyor. Düzenli olarak peeling ve nemlendirici kullanıyor. Ayrıca, cildinin sağlığını korumak için bol su içmeye özen gösteriyor.”

Evde ne yapar?  Onun için güzel bir gün öncesinde iyi uyuduğu ve iyi beslendiği, hafif hissettiği bir gün olmalı. Birlikte saçmalayabildiği, çocuk ruhunu kaybetmemiş arkadaşlarıyla yan yana ve yeni bir deneyim peşinde olmalı. “Yeni şeyler öğrenir, monotonluğun dışında duygular hissedersem harika bir gün geçiriyorum demektir.”

TELEVİZYON DİZİLERİ

2012 – Çıplak Gerçek / Hazal

2013- Behzat Ç

2014 – Not Defteri / Selin Soral

2015/2016- Poyraz Karayel / Selin Karaca

2015 – Tatlı Küçük Yalancılar / Açelya

2015/2017 – Muhteşem Yüzyıl: Kösem / Meleksima Hatun

2016/2017- Hayat Şarkısı/ Melisa Torunbaş

2017- 7 Yüz/ İrem

2018 – Kalbimin Sultanı / Bezmi-i Alem

2019 -Her Yerde Sen / Eylül Gündüzeli

SİNEMA FİLMLERİ

2017- Taş/ Suna