Gel gör ki, tıpkı yaşamın içinde olduğu gibi burada da evdeki hesap çarşıya uymadı. İyi olan, bir kez daha kötülerin düzenine kurban gitti. Elvan’ın final bölümünün başında, Seray’ın kollarında son nefesini vermesi bu açıdan çok üzdü beni. Ama asıl içimi acıtan, devamındaki ‘Anne öldü, kavga bitti’ durumu oldu! Elvan’ın cenazesinden sonra birdenbire küslükler bitti, gerçekler kafalara dank etti, kötüler cezasını buldu ve ‘Vay gidene’ dedirtircesine geride kalanlar mutlulukla yaşamaya başladı ya… Benim de içimde isyan kabardı.
Yani karısının yıllar boyu Şanal Ailesi’nden kan parası aldığını bilen Ramiz, onu kapının önüne koymak için Elvan’ın ölmesini beklemek zorunda mıydı? Elvan yaşarken haklıyı haksızdan ayırıp aileye kol kanat gerse olmaz mıydı? Olurdu da… Bahanesi kızı mıydı sanki? İlaveten Selim’in ayaklanıp normale dönmesi için annesinin yok olma şoku mu gerekiyordu? Onca didinen kadıncağız oğlunun iyileştiğini görmeyi hak etmemiş miydi? Tabii ki etmişti. Keza, Seray’a gerçeği göstermek için uzun uzun çırpınmışken torununu kucaklamaktan mahrum kalması adalet miydi? Kesinlikle değildi. Ya da Cengiz’in adam olmasının, Senem’in psikolojik dengesizliğinin düzelmesinin önündeki engel Elvan mıydı da onun ölümünden sonra sihirli değnek dokunmuşçasına Meral ve ailesi mutlu bir düzene kavuştu? Gülsüm ve Rıfat cephesindeki olumlu gelişmeler de cabası… Velhasıl Elvan yaşarken olması gerekenlerin hepsi onun ölümünden sonra birdenbire gerçekleşti. Bundan büyük haksızlık olur mu?