Film çektirip, gideceğiz’ dedi. Çocuğu da korkutmuş o da bir şey söylemedi. Sonra Ümit Bey ‘Üzerine tahta düştü’ dedi. Sonra ‘Üzerine demir düştü’ dedi. Filmlerin çıkmasını beklerken saatlerce dışarıda oturduk. Bu arada çocuktan idrar tahlili almak istediler. İdrarını yapamadı. Müşahede odasına aldılar. O arada hastanede olduğumuzu duyan komşular geldiler. Kamyon çarptığını ilk onlardan duyduk. İsrafil’e, sorduk. Çocuk titreye titreye başını salladı. Biz dışarıda otururken meğer çocuğun içi paramparçaymış, söylenilen yalanlardan dolayı haberimiz olmadı. Sonra öğrendik ki oğlu Mert, kamyonla çarpmış. Hain, olay olduğunda ambulans çağrılmamış çocuğu kendi aracıyla hastaneye getirmiş.”
Baba Hacı Bey; “Ben oğlum İsrafil’i, çalışması için o iş yerine vermedim. Arkadaşları gidiyordu ellerine haftada 20 TL.- 30 TL. harçlık geçiyormuş onların peşlerine takılıp, gidiyordu. Gitme diyorduk, gidiyordu” dedi.
Serap Paköz; “İş yeri sahibi Ümit Bey’i telefonla yayına bağlayalım” dedi.
Çıldırdı!
Ümit Bey, canlı yayına katıldı. Serap Paköz, Ümit Bey’e; “Siz nasıl 12 yaşında bir çocuğu işçi olarak çalıştırıyorsunuz?” diye sordu. Ümit Bey’in; “O aile benim komşum. Komşumun işi vardı. Benim de aynı yaşlarda çocuğum var çocuğunu yanıma bıraktı, komşunun çocuğuna baktım” deyince Serap Paköz çıldırdı!
Paköz; “Yapmayın kardeşim, hep bu yalanların arkasına sığınıyorsunuz. Sen o çocuğun güvenliğini sağlayamıyorsan, orada tutmayacaksın. Madem araba çarptı neden ambulans çağırmıyorsun? Neden ailesi seni ilk aradığında hastanede olduğunuzu söylemiyorsun 10 dakika sonra gelir, 15 dakika sonra gelir diye oyalıyorsun?” dedi.