Ana sayfa Dizi Magazin Haberleri Hazal Subaşı’nın çocukluktan gelen büyük travması hala sürüyor!

Hazal Subaşı’nın çocukluktan gelen büyük travması hala sürüyor!

tarafından ker_def

Kasaba Doktoru dizisinde Leyla karakterini canlandıran ve Cuma akşamları TRT1 ekranında yer almaya devam eden Hazan Subaşı, kariyerinde sağlam adımlar atarak ilerliyor.

Genç oyuncu, birbiri ardında yer aldığı projeler ile birlikte geniş bir hayran kitlesine sahip oldu ve her yeni projeden de önemli deneyimler elde ederek, kendisini geliştirdi.

Empati isimli NTV’de yayınlanan ve Ahmet Mümtaz Taylan’ın sunuculuğunu yaptığı programa katılan Hazal Subaşı, çocukluk travmalarından bahsetti. Gördüğü bir rüya sonrasında çocukluktan gelen büyük travmasının hala devam ettiğini itiraf eden oyuncu, şu bilgileri paylaştı:

“Karanlık benim için biraz farklı bir şey çağrıştırıyor. Zifiri karanlıktan aşırı korkuyorum, o an kör olacağıma inanıyorum. Hiçbir ışık görmezsem, bir daha göremeyecekmişim gibi hissediyorum.

Hazal Subaşı'nın çocukluktan gelen büyük travması hala sürüyor! 7

Küçükken gördüğüm rüyadan kaldı bu. O zaman elektrikli şofbenler vardı, duşta çok uzun süre kalırım, hala da öyle.. Rüyamda duşta kalıyorum, elektrikli şofben atıyor, Anneme bağırıyorum şalteri kaldır diye, Annem elektrik gitmedi ki diyor! O rüyayla uyanıp 6 ay saçımı yıkarken gözümü kapatmadım! O gün başladı korkum, hala sürüyor.”

Hazal Subaşı, çocuklukta bir insanın etkilendiği olay sonrasında ne kadar büyük ve etkili bir travma yaşayabileceğini anlatan bu sözleriyle dikkatleri çekti.

Aşka inandığını da söyleyen Hazal Subaşı, henüz aşık olmadığı itirafını da paylaştı. Ünlü oyuncu, kendi kafasında yaşattığı bir aşk tanımı olduğunu belirtiyor ve şunları aktarıyor:

“Aşka inanıyorum ama kendi kafamdaki aşka inanıyorum. Aşk tanımı herkes için aynı şey değil. Hemen aşk olabileceğine de inanmıyorum. Emek verilen bir şey olması lazım, giderek aşkın oluşacağına inanıyorum. Henüz aşık olmadım.

Aşkın o kadar kolay bir şey olmadığına inanıyorum. Aşık olmadım! Belki de yaşımla da ilgilidir. Her yerde aşk aşk diyoruz, derinliği gitti. Aşk çok dile düştü. Belki de aşk yokluktadır. Ben hemen ‘aşık oldum’ demiyorum yüzden…”