Onu birçok dizide, filmde oyuncu, yarışma programlarında sunucu olarak izledik… Bu kez diğerlerinden çok farklı bir rolle, Cam İmparatorluğu’nun genç ve yakışıklı varisi Civan Saydam olarak çıkıyor karşımıza… Ümit Kantarcılar’ın, başrolü, Sude Zülal Güler’le paylaştığı yeni dizisi Kazara Aşk, 24 Haziran Perşembe akşamı saat 20:00’de Star TV’de başlıyor. 2020 yılının Şubat ayında final yapan TRT1 dizisi Vuslat’taki Kemal karakteri ile akıllara yazılan oyuncu, bu sefer de Civan olarak önemli bir sınav verecek.
Yolda yürürken yaşadığı bir kaza sonrası, hayatına bir güneş gibi doğan Şimal’le (Sude Zülal Güler), tatlı tatlı esen yalan rüzgarlarına aldırmadan farklı bir yola giren Civan’ın hikayesi büyük ilgi çekecek… Dizide, nefesle hayat bulan cam üfleme sanatını ustalıkla sergileyen Civan karakteriyle ilgi odağı olacak Ümit Kantarcılar, Kazara Aşk’ı ve özel yaşamıyla ilgili bilinmeyenleri anlattı.
– Star TV’nin Yaz ekranına getirdiği iddialı yapımlardan Kazara Aşk’ta Civan karakterini canlandırıyorsunuz. Yapımcılığını Koliba Film, yönetmenliğini Sadullah Celen’in üstlendiği dizinin tanıtımları büyük ilgi çekti. Kazara Aşk nasıl bir dizi? Bir de sizden dinleyelim.
-Her şeyden evvel sıcak bir aile komedisi… Kazara çukura düşen iki kişinin hayatına yalanların sarmal olması ve ailelerin de bu yalanlar ve bilinmezliklerin tam ortasında kalışı sonrası başlayan zoraki ve kazara bir aşk hikayesi…
-Daha önce Kanatsız Kuşlar dizisinde de oynadığınız Koliba Film’den Kazara Aşk’ta rol almanız teklif edilince neler hissettiniz?
-Koliba film ile 2006 yılında ilk dizi projemde çalışmıştım. O zamandan beri güzel ve iyi ilişkilerimiz oldu. Yapımcımız Ata Türkoğlu ve Yapım Koordinatörümüz Şebnem İlker benim çocukluğumu bilirler diyebilirim. Burada olmaktan çok mutluyum, daha nice güzel işler yapmak dileğiyle…
-Yolda yürürken geçirdiği bir kaza sonrası hayatı tümüyle değişen Civan, Şimal’le adım attığı yeni yaşamına adapte olabilecek mi? Babasının şirketinde çalışan, yetenekleri, yaratıcılığıyla göz dolduran ancak çalkantılı özel hayatıyla da duygusal çöküntüler yaşayan Civan’ı bizlere anlatabilir misiniz?
-Aşkın tam tarifini bilmeyen Civan, hayatı iş ve eğlence odaklı yaşarken, aslında işlerin öyle olmadığını yavaş yavaş bir hayat dersi ile alacak gibi… Başta Şimal ve Civan arasında bir aşk yok, yani işler gerçekten böyle başlamıyor… Ama Şimal, hayatı bizim Civan’a öğretecek gibi duruyor…
-Civan, Gaziantepli köklü ve zengin bir ailenin oğlu. Şimal ise Karadenizli bir ailenin biricik kızı… Kültürler, gelenekler, adetler hep farklı… Birdenbire ortaya çıkan sürpriz bu birliktelik aileler arasında sorunlar oluşturacak mı?
-Orada çok güzel bir lezzet var, Gaziantepli ve Artvinli aileyi izlerken bu şehirlerimizin kültürel zenginliklerini de göreceğiz… Gaziantep’in o şatafatlı, o büyük ve gösterişli örf ve adetlerinin yanında Karadeniz’in tevazu içinde daha minimal kalması çok tatlı durumları ortaya çıkarıyor…
-İzlediğimiz Kazara Aşk tanıtımında Civan’ın cam işleme sanatındaki ustalığını izledik. Sizin bu konuda bir ön çalışmanız oldu mu? Ders aldınız mı? Hazırlık süreciniz nasıldı?
-Evet, dersler aldık cam üfleme ve şekil verme sanatıyla ilgili. 1400 derecede ısınmış fırınların başında cam üfledim. Çok zor ve meşakkatli bir iş. Cama bu kadar iyi şekil veren, cam üfleyen Civan, hayatına nasıl şekil verip ruhuna nasıl üfleyecek hep beraber göreceğiz…
-Dizide rol alan oyuncularla daha önce birlikte oynadıklarınız var mı? Çekimler nasıl gidiyor?
-Servet Pandur ile 3. işimiz çok da severek oynuyorum kendisi ile. Muhteşem bir oyuncu, iyi bir profesyonel. Setimiz çok güzel ve neşeli geçiyor. Bunda yönetmenimiz Sadullah Celen’in de büyük faktörü var. Çektiğimiz dizi gibi kamera arkası da sıcak, samimi içten ve çok neşeli…
-Pandemi sürecinde birçok tiyatro oyunu sahnelenemedi. Filmler ertelendi, sinemalar kapandı. Tüm dünya adeta bir kabusu yaşadı. Küresel aşılanmayla birlikte kademeli bir şekilde normalleşme başladı. Siz neler yaşadınız bu süreçte. Etkilenen işleriniz oldu mu? Neleri yapmayı özlediniz? Kızınızla birlikte nasıl vakit geçirdiniz?
-Zor ve yıpratıcı bir süreç geçirdik. Küresel olarak etkileri hala sürmekte. Yavaş yavaş normalleşsek de tedbiri elden çabuk bırakmamak gerek diye düşünüyorum. Ben bu süreçte çok çalıştığım hatta şehirlerarası iş yaptığım için bir program çekiyordum; daha çok zorlandım. Riskli olduğum için Elis ile çok temas kuramadım dolayısıyla. Hepimizin en çok özlediği şey, farkında olmadan öylesine yaptığımız şeylermiş bunu anladım. Bir oturup kahve içmek, seyahat etmek, bir yerde yemek yemek ne güzel şeylermiş bunlar… Umarım bir daha yaşamayız gelmiş geçmiş olsun hepimize…
-Dizi, film ve tiyatro dışında birçok programın da sunuculuğunu üstlendiniz. Bu konuda başka teklifler var mı? Sunuculuğa devam edecek misiniz?
-Şu sıralar tüm konsantrasyonumu Kazara Aşk’a veriyorum. Birçok teklif geldi fakat ben senaryo ve kadro itibariyle burada var olmayı tercih ettim. Çok da mutluyum…
-Çalışma saatleri dışında nasıl vakit geçiriyorsunuz? Spor, başka sanat dalları vb. Sosyal medyayla aranız nasıl? Çok vakit ayırır mısınız?
-Yaz ayları geldi ve her boşlukta tatil yapıyorum, 2-3 gün aralar bulunca hemen Güney’e ve Ege’ye kaçıyorum. Malum çok kapandık eve, o sebeple kalmıyorum İstanbul’da. Yaz bitmeden de bir İtalya tatili ayarladık. Sonra sıkı bir iş programı bizi bekliyor. Sosyal medya ile aram iyi… Seviyorum kullanmayı, bir içerik üretici değilim tabii ki fakat iyi bir kaçış noktası oluyor benim için… Bu instagram ve twitter işini yaşam biçimi haline getirmek yerine sadece eğlenmek için kullanmak tatlı, fakat diğer türlüsünü sağlıksız buluyorum…