Gurur ve sevinci aynı anda yaşıyorum’
Yeni romanı ‘Dönüş Yok’u çıkaran Aslıhan Yayla, “Belki çok klişe ama gerçekten kendim için yazdım” dedi ve ekledi: “İnsanların elinde kitabımı gördüğümde gurur ve sevinci aynı anda yaşıyorum”
SENEM AYDIN – Milliyet
Polisiye, gerilim ve korku türlerinin ilgisini çektiğini söyleyen Aslıhan Yayla, kendisine Emrah Serbes ve Ahmet Ümit’i örnek aldığını söylüyor. Yazarla yeni kitabını konuştuk.
– Bu kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz?
Yurt dışında uzun süre yaşadım. Türkiye’ye döndüğümde boşluğa düştüm. Oraya başvur, buraya başvur derken size geri dönüşler de olumlu olmayınca motivasyon tam bir harabe oluyor. Yazmak bir terapi gibi oldu.
– Neden polisiye bir roman?
Olanı değil olmayanı ortaya çıkarmak güzel. Bizim ülkemizde öyle güzel yazarlar var ki onlarla büyüdük, hayal kurduk. Şimdiye baktığımda aşk, dram, komedi ya da tarihi romanlar çok fazla. Ben de her zaman okuduğum türü insanlara sevdirmek için yazdım. Polisiye, gerilim ve korku benim için en ideali şimdilik.
– Bu türde sevdiğiniz isimler kimler?
Yeraltı edebiyatını çok severim. Gerilimi, yoksulluğu, yalnızlığı, çaresizliği, aileyi ve kimi zaman ise korkuyu hissedersin. Dili argo bile olsa hayal kurdurmaz, tam tersi “bak böyle adamlar var bu şehirde” dedirtir. İşte bu noktada örnek aldığım isimlerden biri Emrah Serbes! Hemen ardından Ahmet Ümit’in kurgu yeteneği vardır mesela. Celil Oker, Osman Aysu gibi duayenleri de es geçemem. Benim için yepyeni bir keşif ise Yaprak Öz ve Gürgen Öz var. sinema ve televizyonda bizi güldüren adam Gürgen Öz, oldukça şaşırttı. Yurt dışından ise; Dan Brown, Stephen King, Harlan Coben, Tess Gerritsen ve Wulf Dorn gibi usta kalemler de ilham kaynağım.
– Hikayeyi beş kez değiştirmişsiniz. Bunun nedeni polisiye yazmanın zorluğundan mı kaynaklanıyor?
Beş kez değişti dendiğinde kulağa fazla korkutucu geliyor. Hikayenin ilk haliyle şu anki hali arasında büyük farklar var. En az yazmak kadar doğru editörle çalışmak çok önemliymiş. Zaman uyuşmazlığı, konunun başka noktalara gitmiş olması derken romanım ister istemez sekteye uğradı. Yayınevi bana uygun başka bir editör bulduğunda hikaye bir ay gibi kısa bir sürede bitti. Ne öğrensem kâr diye düşünüyorum. Tecrübe tecrübedir. O yüzden iyi ki böyle olmuş.
‘Yazarken basılır diye düşünmemiştim’
– ‘Umutsuzluğun içinde umut arayan insanların hikayesi’ni anlatmışsınız. Bu Kitap kendi arayış sürecinize katkı sağladı mı ya da böyle bir süreç yaşadınız mı?
Her insanın umutsuzluğa düştüğü bir süreç vardır. Benim de oldu. Mühim olan o çaresizlikten çıkabilmek için kendinize başka bir yön vermeniz. Yazarken basılır diye düşünmemiştim. Belki çok klişe ama gerçekten kendim için yazdım. İnsanların elinde kitabımı gördüğümde gurur ve sevinci aynı anda yaşıyorum. Anlatması güç bir his. Bana
umut oldu.
‘Korku ve gerilim filmleri besliyor’
– Nelerden beslenirsiniz?
Yazarlık aslında mesleğim değil. Şu an yaptığım iş sosyal sorumluluk adına glütensiz gıdalarla insanlara daha ucuz ama kaliteli yiyecekler üretmek. Ama 13 yaşından beri yönetmen olmak için hayal kurup, İtalya’da endüstri tasarımı bitirdikten sonra ani bir kararla New York Film Academy’de yönetmenlik okudum. Yazabilmemi sağlayan ise, geçmişten günümüze yapılmış korku ve gerilim filmleri.