Dilşad Çelebi, 4 Temmuz 1984 tarihinde Kocaeli’de doğmuştur. Türk dizi, sinema, tiyatro oyuncusu ve yazar.
Adı: Dilşad Çelebi
Doğum Tarihi: 4 Temmuz 1984
Doğum Yeri: Kocaeli
Boyu: 1.73 m.
Kilosu: 61 kilo
Burcu: Yengeç
Göz Rengi: Açık Kahverengi
Saç Rengi: Koyu Sarı
Eşi: Samet Evci
Kardeşleri: Ablası var.
Instagram: https://www.instagram.com/dilsadcelebi/
Ailesi: Kocaeli’de doğdu, büyüdü. Bir ablası var. 2016 yılında Frapan Grubu’nun solisti Samet Evci’yle evlendi.
Çocukluk yılları: Daha ergenlik yaşlarında, ‘Ben ne olacağım?’ endişesi yaşamaya başladı. Eğitim hayatı, girdiği sınavları kazandığı bölüme devam etmesi ile şekillendi. “Malum bırakın hayatı, henüz daha günümüzü bile şekillendirmekten aciz olduğumuz bir yaştayken hayatımızı yönlendireceğimiz bir sınava girmemiz gerekiyor. ‘Kazandık o kadar gitmek gerek’ diye fen lisesinde okuduğum için hele ben daha bile erken belli bir yola doğru itmiştim kendimi ya da itilmiştim. Seçimlerimizin ne kadarının bize ait olduğu hâlâ tam olarak kesinlik kazanmış bir konu değil benim için. Hâliyle üniversite sınavında puanımın düşmemesi için sayısal bir bölüm tercih etmem gerekiyordu. Şans eseri ikinci tercihime girdiğimde de bilgisayar bilimlerinin geleceğin mesleği olması dışında pek de fikir sahibi değildim açıkçası. Kazandığım için oraya devam ettim. ‘Kazandık madem, gidelim’ diye diye şekillendi benim eğitim hayatım yani. Lisans eğitimim sırasında aramayı keşfetmenin heyecanı ve o yaşların enerjisiyle çizgi film yazarlığından klipler de ve reklam filmlerinde oynamaya, film festivallerinde çalışmaktan reklam yazarlığına türlü türlü alakasız uğraş denedim. Bir cangılın içinde kendime patikalar oluşturmaya çalıştım yani, hâlâ da buna çalışıyorum. Mezun olduğumda da dizi teklifi gelince o kariyer patikalarından birine sapmış oldum. Ara ara yaprakları, çalıları yarıp yeni bir yol çizdim kendime, ara ara sık çiğnenmiş yollardan geçtim. Ama neticede oynamakla, okumakla ve yazmakla geçen yollar oldu hepsi. Dikenler bazen bacaklarımı çizse de çiçekleri çok güzel kokuyor.”
Eğitim hayatı: Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Fakültesi’nden mezun oldu. İTÜ İşletme Bölümü’nde yüksek lisans yaptı. Laçin Ceylan’dan oyunculuk eğitimi aldı.
Oyunculuğa nasıl başladı: Üniversite yıllarında Ali Murat Erkorkmaz’ın yanında çizgi film yazarlığı yapmaya başladı. Star TV ekranlarında 80 bölüm yayınlanan ‘Tekir ve Kuyrukları’ adlı çizgi filmin yazarlığını yaptı. Gaye Sökmen ajansında bağlı bir süre reklam filmlerinde oynadıktan sonra, oyunculuk eğitimi aldı ve dizilerde oynamaya başladı. Bir süredir ekranlardan uzak olsa da bu dönemi yazarlık yaparak değerlendirdi.
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, ‘Derdest’ dizisinde canlandırdığı ‘Canan’ karakteri başladı.
Hangi proje ile parladı? 2011 yılında ‘Seni Bana Yazmışlar’ dizisinde canlandırdığı ‘Burcu’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Araştırmacı, azimli, çalışkan, pozitif, meraklı, mücadeleci. “Beni nasıl yetiştirdilerse ve nasıl bir mizacım varsa yenileceğimi bilsem bile savaşmaktan vazgeçmiyorum. Bazen de şansım yaver gidiyor, tam kaybedecekken son anda kıyısından köşesinden de olsa bir şeyler kazanıyorum. Lisans eğitimimin ilk yıllarında arayışta olduğum için epey zorlanmıştım mesela. Yine de vazgeçmedim ve sonunda ikincilikle bitirdim. Lakin üniversiteden mezun olduğum ilk yıllar okuduğum bölümle alakalı bir mesleğe yönelmediğim için büyük vicdan azabı duyuyordum çünkü burslu okuduğum için birilerinin hakkını yemiş gibi hissediyordum kendimi. Sanırım hâlâ akademik çevreden ayrılamayışımdaki bir etmen de bu vicdan azabı. Lakin bu farklı disiplinler bana çok farklı bakış açıları kattı.”
Rol modeli: Ablası ve annesini hayatının kahramanı olarak görüyor.
Kişisel Gelişim: Sürekli yeni şeyler öğrenmek için gayret ediyor. “Yeni duyduğum bir cümle var: “İnsan anlamadığı şeyden sıkılır”. Yaptığım her şeyi bunun için yaptığımı anladım. Sıkılmamak için anlamaya çalışıyorum. Anlamayı beceremesem bile en azından bunun için çaba sarf ediyorum. 35 yaşımda istatistik öğrendim bu sayede. Üstelik yaşla gelen beynimdeki performans düşüklüğü sebebiyle pek de kısa sürmedi öğrenme süreci. Yine de kendimi zorlamaya devam ettim. Ne kadar uğraşsam da kuantum fiziğini anlayamadım; Kant’ı anlar gibi oldum. Kendim gibi olmayanı anlamaya gayret ettim. Empatiden de öte bu bahsettiğim, gerçekten anlamak. Hâlâ da şaşarım buna: ‘Böylesine bana ait olan bir şeyin, ben’in, bir başkasının da ben’i olması’. Yani hayattan sıkılmamak için hayatı anlamaya gayret ettim, ediyorum. Bu sayede de birbirinden çok alakasız konulardan beslenmiş oluyorum. Bu yayılmışlığın ne yazık ki derinleşememe gibi bir dezavantajı var. Biliyorum ki hiçbir şeyin uzmanı olamayacağım. Beni ne kadar üzse de artık bunu kabullendim. Ama en azından bu sayede daha iyi bir tüketici oluyorum. İyi üretmeden önce mevzu biraz da iyi tüketebilmekle başlıyor sanırım. Güncel sergileri ve oyunları takip etmeye gayret ediyorum. Artful Living bu konuda çok yardımcı oluyor. Bunun dışında da evde ütü filan yaparken veya yoldayken radyo ve podcast dinliyorum genellikle. Açık Radyo ve Açık Bilim’in podcast sayfalarını çok ufuk açıcı oluyor. Açık Bilinç, Nöroblog, Botanitopya, Metropolitika, Yarından Hikayeler ve Açık Gazete en sevdiğim programlardan.
Düşünce yapısı: Aldığı eğitimler sayesinde analitik düşünmeyi öğrendi. ”Eğitim, özellikle lisans ve üstü seviyesinde okuduğunuz bölümden ötedir, bir kültürdür de. Bilgi Üniversitesi’nin kendisine slogan olarak seçtiği ‘Non scholae sed vitae discimus’ yani “Okul için değil, yaşam için öğrenmeliyiz” benim de eğitim anlayışım oldu. Ayrıca Chris Stephenson gibi çok idealist eğitimcilerin ekolünü tanıma fırsatı buldum. Hayat duruşumdaki etkilerini asla yadsıyamam. Öncelikle analitik düşünmeyi öğrendim”
Mutluluk kaynağı: 2020 yılında ilk single’ı ‘Bir Düş Bırak’ı müzikseverlerin beğenisine sundu. Şarkının sözleri kendisine ait ve bir düşünü daha gerçekleştirmiş olmaktan mutluluk duyuyor. Single’ın müziklerini eşi Samet Evci yaptı. “Bir düşümü daha gerçekleştirdim diyebilirim. Korona günleri elbette hem ülkemiz, hem de tüm dünya için büyük olumsuzluklar taşıyor. Ancak bugünlerde de üretmeye devam etmek gerekiyor. Umarım, ‘Bir Düş Bırak’ bu yaz en çok dinlenen şarkılardan biri olur.”
Hayata bakışı: Yaşayacak tek bir hayatı olduğunun bilinciyle hareket ediyor. “Sanırım yaşayacak sadece tek bir hayat şansımızın olmasının verdiği tedirginlik var. Sahip olduğum bilinçle yaşayacak sadece tek bir hayatım var. Bu nedenle, elimden geldiğince sevdiğim ne varsa arayıp bulup hayatımın içine doldurmaya çabalıyorum. Elbette bu süreçte sevmediğim şeyleri de deneyimlemem gerekti, gerekiyor. Ama hayatın güzelliği de burada! Gerçekten de beni mutlu eden şeyleri deneye deneye buldum, buluyorum.”
İş hayatına bakışı: Üniversiteden mezun olup hemen oyunculuk yapmaya başladı. Önceleri okuduğu mesleği yapmadığı için dertleniyordu. “Çünkü gerçekten iyi bir eğitim aldım ve bu mesleği icra etmeyerek, benim yerime okuyacak birinin hakkını yemiş gibi hissettim kendimi. Ama sonradan şunu fark ettim: Üniversite yıllarım, bana sadece kodlama ve bilgisayar tekelinde konular öğretmedi; hayata karşı bir bakış açısı verdi. O nedenle mesleğimi icra etmesem bile aldığım eğitimin faydasını gördüğüme eminim. Zaten akabinde teknik üniversitede yüksek lisansımı tamamladım, şimdi de doktora yapıyorum. Hobi olarak okuyorum aslında, akademisyen olmak değil amacım. Zaytung’un bir haberiydi sanırım: ‘Türkiye’de yazar sayısı, okur sayısını geçti!’ Umarım biraz da oyuncu-okurları duyarız bundan sonra! Ben daha ziyade, yazan ve oyunculuk yapan biriyim. Hatta ‘okur-yazar-oynar’ hayattaki meşguliyetimi en iyi tanımlayan şey olabilir.”
Aşka bakışı: Evlilik heyecanımız hiç dinmiyor, evcilik oynuyor gibiyiz. Yıllardır bitmeyen bir evcilik. Eşimle 2002’de tanıştık. 2009’da ilişkiye başladık. 2016 yılında da evlendik. Şimdilerde o süreler çok kısaldı. Bir yıl içinde tanışıp evlenenler var. Ben, birbirlerini tanımadan evlenenlere çok şaşırıyorum. Herhalde evlilik bir rutin işi ya, tanımadan evlenmek belki o rutini eğlenceli kılıyordur ama yine de bana göre değil.”
Kariyer planı: Oyuncu kimliğiyle tanınsa da, Şatşat Nereye, Yıldızsız Ülke 2 Kunikul’un Peşinde ve Tomris olmak üzere üç kitabı var. Tomris kitabını, ardında ailesinin gücünü hissedecek kadar şanslı olmayan, başka bir seçeneği bulunmadığı için güçlü olmak zorunda kalan, ağlayamasa da içten içe bir kız çocuğu gibi kırılgan olan kadınlara adamış. “Bilinen ilk kadın hükümdar olduğu için! Milattan önce 6. yüzyıldan bahsediyoruz. Bir oradaki kadının konumunu düşünün, bir de şimdiki haline bakın. Kadın cinayetlerinin birer birer değil, onar onar arttığı, kadının eve kapanmaya zorlandığı halini. Aradaki yüzyıllar içerisinde kadın, toplumda nasıl silikleştirilmişse gece sokağa çıkabilmek için bile mücadele eder hale geldik! Tomris, okuyanlara kadınların gerçekten ne kadar güçlü olduğunu hatırlatsın istedim. Sektörde erkek oyunculara tanınan yaş skalası daha geniş. Kadınlara genellikle aynı roller veriliyor. Hele belli bir yaştan sonra anne rolleri geliyor. Bana da bir dönem kötü kadın oynatıyorlardı hep. Hazır yapılmışı var, riske girmeyelim, bu bunu oynar diye bakıyorlar. Eskiden hep kötü kadını oynuyor olmaktan biraz mustariptim açıkçası, daha farklı roller oynamayı istiyordum. Hatta annem ‘Sen aslında çok iyi bir insansın neden üstüne yapıştı kaldı bu kötü kadın’ diye üzülüyordu. Sonra başka karakterler oynama şansım oldu. Şimdi öyle şeylere takılmıyorum zaten.”
Gelecek Hayali: Geleceğe dair pek çok hayali var, ünlü bir yazar olmak, anne olmak gibi. “Eskiden daha çok okumadığım şey vardı ama daha çok zaman bulabiliyordum. Ne oldu bilmiyorum, bildiğim her şeyi unuttum sanki. Bütün bildiklerim bir buluta dönüşmeye başladı, yaşım ilerledikçe hiçbir şey bilmemeye başladım. O yüzden belki de bu kadar şey deniyorum. Dünyaca ünlü bir yazar olmak istiyorum. Bir müzikalde oynamak istiyorum. Dünyada gezmek istediğim çok yer var. Kız çocuk çok istiyordum. Yeğenim Lidya olduktan sonra erkek olsa da olur diyorum artık. Anneliği teyze olunca daha iyi anladım. Ben üniversiteden mezun olduğum yıl ilk çocuk kitabını yazmaya başladığımda çocuklardan çok korkuyordum. Sonra o kitap sayesinde çocuklarla yaratıcı yazarlık atölyeleri yapmaya başladım. Bu sayede onları tanıdım. Çocukların çok samimi ve çok net olduklarını fark ettim. Ne diyorlarsa o. Şimdi çocuklarla iyi anlaşıyorum. Dolayısıyla anne olmayı istiyorum.”
Kaygıları: Türkiye’de çocuklara ve kadınlara uygulanan şiddeti endişe verici buluyor. “Türkiye’de kız çocuğu olmak ne yazık ki ‘susmak’ demek. Susup kendi çabalarınla üstesinden gelmek demek. Büyüdükçe ses çıkarmayı ne yazık ki sadece birkaçımız öğrenebiliyoruz. Töre cinayetlerini mi sayayım, tacize uğradıkça susması öğretilmiş çocukları mı, üstü kapatılan istismar davalarını mı, “O kızın o saatte orada ne işi varmış!” diye cinayeti meşrulaştırmaya çalışan söylemleri mi. Tanıdığım her kadın gibi ben de ergenliğimin ilk yıllarında dolmuşta, sokakta hatta okulda sadece sözlü değil, fiziksel olarak da tacize uğradım. O zamanlar konduramıyorsun, sonradan basıyor aklın. Bir dahakinde tecrübe sahibi olup ne olduğunu anlasan bile sadece hızlıca kaçmakta, uzaklaşmakta buluyorsun çareyi. Şanslıyım ki ailem benim hep yanımdaydı, onlarla korkmadan paylaşabildim her şeyi. Bu nedenle ses çıkarmayı öğrendim! Ama kaç kadın var böyle ses çıkarabilmeyi beceren? Türkiye’de kadınların büyük çoğunluğu dişini sıkıp susuyor. Ben zorbalığa karşı o dişlerini sıkanlardan daha güçlü kimseyi bilmem. Ama güçleri değer yaratmıyor ne yazık ki. Umarım dişlerini sıkmayı bırakıp konuşmaya başlarlar. O zaman bütün kadınlar daha da güçlenir! “
TELEVİZYON DİZİLERİ
2018/2019- Mehmetçik Kut’ül Amare / Alisa
2018- Alija / Sabina Izetbegovic
2015/2016- Eve Dönüş/ Leyla
2014- Urfalıyam Ezelden
2013/2014- Bugünün Saraylısı/ Neslihan
2013- İntikam/ Aslı Sağlam
2013- Yalan Dünya
2011- Seni Bana Yazmışlar/ Burcu
2010/2011- Gönülçelen/ Bahar- Selin
2008- Derdest/ Buse Yıldırım
TİYATRO OYUNLARI
2020- Uyandığımda Sesim Yoktu / Oyuncu
2019- Çıplak Vatandaşlar / Mandy
2012- Medeniyet Tiyatrosu / Oyuncu
YAZDIĞI KİTAPLAR
2019- Tomris
2016- Şatşat Nereye? / Yıldızsız Ülke
2014-Yıldızsız Ülke 2 Kunikul’un Peşinde