Her hafta Cumartesi akşamları TRT 1 ekranlarında milyonlarca izleyiciyi buluşturan Gönül Dağı, sevilen usta oyuncu kadrosuyla da göz dolduruyor. Dizide Ağıtçı Hüseyin’in eşi, Ramazan’ın annesi Günşıl karakterini başarıyla canlandıran Gülhan Tekin, Gönül Dağı’nın başarısındaki temel etkenin samimiyet olduğunu söylüyor. Seyircinin samimi olan hikayeyi hemen anladığını ve ona gereken değeri verdiğini belirten Tekin, sözleriyle dikkat çekti. Usta oyuncunun sözleri “Gönül Dağı bu sezonun en özel işi olduğunu kanıtlıyor” dedirtecek detaylarla dolu. Gülhan Tekin şunları söylüyor:
“Ülke olarak çok renkli çok çeşitli bir coğrafyaya sahibiz… Bu çeşitlilik içinde bence en az ilgi gören bölge İç Anadolu Bölgesi… Bu topraklar uzun yıllardır, sessizce memleketin her köşesine öğretmenler, memurlar, müfettişler yetiştirmiştir. Buraların insanının gündelik hayatı göz önünde değildir. Gönül Dağı, bunu görünür kıldı. Seyirciyi, bildiği ama çok da dikkat etmediği, kendine özgü İç Anadolu kültürüyle buluşturdu. Bizi diğer dizilerden ayıran en önemli neden budur. Alışılmış olan, tahmin edilen, birbirine çok benzeyen hikayelerin arasında kendi farkını da açık ara ortaya koymuştur.
“SEYİRCİMİZ, HER HAFTA BİZE VERDİĞİ DEĞERİ CÖMERTÇE GÖSTERİYOR ÇOK ŞÜKÜR…”
Dizimizin bu denli sevilmesinin en önemli nedeni ise senaryosundan yapımına, çekim ekibinden, oyuncusuna ortak bir gayretle ‘bozkırın ruhu’nu çok iyi anlatıyor olmasıdır. Seyirci samimi olanı hemen anlar ve ona gereken değeri verir. Hikayemizin naifliği ve samimiyetini görüp bizi bağrına basan seyircimiz de her hafta bize verdiği değeri cömertçe gösteriyor çok şükür…”
“ŞAHSEN NORMAL HAYATTA KARŞILAŞSAM ARKADAŞ OLURDUM GÜNŞIL’LA…”
Anadolu’nun cesur, fedakar, çalışkan kadınlarını tüm içtenliğiyle TRT 1 ekranlarına yansıtan Gönül Dağı’nın en ilginç karakterlerinden Günşıl’ın, genelde sevgi dolu ama düzeni bozulduğunda biraz gergin olabildiğini kaydeden Gülhan Tekin, şöyle devam ediyor:
“Günşıl zeki, esprili, anaç bir kadın. Aslında her Anadolu kadınından tipik özellikler taşıyor… Günşıl’ın en çok sevdiğim yanı da vicdanı. İnsanı sevdiği kadar hayvan sevgisi de çok… Bence her canlıyı kucaklayabilecek kadar geniş bir yüreği var. Sevecen, güler yüzlü, uyumlu bir kadın. Şahsen normal hayatta karşılaşsam arkadaş olurdum Günşıl’la…
“ETRAFINDAKİ HERKES BİRAZ DAĞINIK GÜNŞIL İSE TOPARLAYICI…”
Günşıl’ın en önemli özelliği toparlayıcılığı bence… Etrafında herkes biraz dağınık zaten. Ona da bol bol iş düşüyor. Bozulanı tamir etme, kırılanı onarma takıntısı bazı kadınlarda yüksektir. Bunu başardıkça da mutlu olurlar. Belki de bu sayede gerçekleştiremedikleri asıl mutluluk sebeplerini unuturlar. Bu yaşam biçimi bir nevi kırık hayallerin tesellisidir onlar için. Bence Günşıl mutlu ama gerçek mutluluğa erişene kadarki geçici mutluluktur bu…”
“HÜSEYİN VE MUAMMER SÜREKLİ DİDİŞİR AMA ASLA BİRBİRLERİNDEN KOPAMAZLAR…”
Gönül Dağı’nda sürekli didişen, bir dargın bir barışık iki kardeşin, Düğüncü Muammer (Ali Düşenkalkar) ve Ağıtçı Hüseyin (Erdal Cindoruk) gibi tiplere ülkemizde hemen hemen her ailede rastlandığını ilave eden Gülhan Tekin, “Onlar hem sürekli didişir hem de birbirlerinden asla kopamazlar. Eminim herkesin böyle amcaları, dayıları vardır. Onların kavgaları aslında çok ciddiye alınmaz. Çünkü herkes özünde birbirlerini çok sevdiklerini bilir. Hüseyin ve Muammer’in de aralarındaki kardeşlik bağı çok kuvvetli olduğundan zaman zaman küsmeleri ya da barışmaları bu gerçeği değiştirmez. Ayrıca şahane iki oyuncu sayesinde onları izlemek de çok keyifli. İkisini de seviyoruz…” şeklinde konuşuyor.
“ÇOCUKLUĞUMDA MAHALLE BERBERİNİN DİŞ ÇEKTİĞİNİ ÇOK İYİ HATIRLIYORUM…”
Gönül Dağı’nın Anadolu’da halen devam eden ancak büyük metropollerde artık unutulmaya yüz tutan gelenek ve görenekleri de ekranlara yansıttığını kaydeden Tekin sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Ben İzmir’de doğdum büyüdüm. Bazı mesleklere orada da tanık oldum. Örneğin kimin düğünü olsa çağırılan düğün organizatörü hep aynı kişiydi. Müzisyenleri, şarkıcılarıyla ekip olarak gelirdi. Garanti eğlendirirdi. Ağıtçılar benim ailemin kültüründe yoktu ama başka kültürden gelen komşularımızda rastladım. Seyyar dişçi değil ama çocukluğumda mahalle berberinin diş çektiğini de çok iyi hatırlıyorum. Sivrihisar’da henüz farklı bir mesleğe rastlamadım…”
“BURASI İKİNCİ EVİMİZ, ÇALIŞMA ARKADAŞLARIMIZ AİLEMİZ OLDU…”
Eskişehir Sivrihisar’da devam eden dizi çekimlerinde en çok soğuk havanın kendisini etkilediğini ve ailesini özlediğini belirten ünlü oyuncu, “Elbette ailemizi, evimizi, alışık olduğumuz düzeni özlüyoruz. Ama itiraf etmeliyim ilk zamanlar daha zordu. Zamanla burası ikinci evimiz, çalışma arkadaşlarımız ailemiz oldu. Pandemi koşulları zor ama ondan daha zoru soğuk hava. Alışamadığım iki şey var; biri Sivrihisar’ın soğuğu diğeri de köpeğim Vera’dan ayrı kalmak…” diyor.
“KOMEDİ OYNAMAYI ÇOK SEVİYORUM…”
İzleyicilerin “Çok Güzel Hareketler Bunlar” programıyla tanıyıp çok sevdiği Gülhan Tekin “Seyircide Gülhan Tekin ismi, komedi tarzını çağrıştırıyor olabilir. Bu çok normal. Oynadığım dizi ve filmler hep komediydi. İzleyiciler de beni bu tarz işlerde görmeye alıştılar ve böyle de sevdiler. Elbette farklı roller oynamak isterim ama bu durumdan da şikayetçi değilim çünkü ben de komedi oynamayı çok seviyorum…”
“DİGİTAL PLATFORMLARDA YAYINLANACAK İKİ PROJEM VAR”
Dokuz Eylül Üniversitesi – Tiyatro Bölümü Dramatik Yazarlık mezunu olan, oyunculuğun yanında senaristlik de yapan Tekin, şu sıralarda dijital platformlarda yayınlanacak iki projesi olduğunu belirtiyor. Çekimden arta kalan zamanlarında senaryo yazmaya devam ettiğini ilave eden sevilen sanatçı, ‘Kitap yazma projeniz var mı?” sorusuna ise şu yanıtı veriyor: “Bana göre kitap yazmak için her yönden iyice dolmak gerekiyor. Ben de bolca biriktirdikten sonra içimdekileri dökmek istersem bir kitaba dönüşür umarım…”
“MAALESEF PANDEMİ YÜZÜNDEN SOSYAL HAYATIMIZ YOK…”
Bir yılı aşkın süredir tüm dünyada devam eden Covid-19 salgınının, herkesin olduğu gibi kendi yaşamlarında da büyük değişikliklere yol açtığını söyleyen Gülhan Tekin sözlerine şöyle devam ediyor: “Çekimlerden arta kalan zamanlarda genellikle yazıyorum. Bunun dışında İstanbul’a gidip eşim ve köpeğimle zaman geçiriyorum. Maalesef pandemi yüzünden sosyal hayatımız yok. Herkes gibi elimizden geldiğince izole yaşıyoruz. Aslında bu süreçte çalıştığımız için çok şanslıyız. Biraz olsun pandemi psikolojisinden uzaklaşabiliyoruz. Yine de gönül rahatlığı ile anne ve babamın yanına gitmeyi, arkadaşlarımla buluşmayı, sevdiklerime sıkı sıkı sarılmayı çok özledim. Dilerim en kısa zamanda hepimiz özlediğimiz her şeye kavuşuruz. O zamana kadar, bu özlemlerimizi bir nebze olsun dindirmeye çalışan Gönül Dağı dizimizi izlemeye devam…” diyor.