Ana sayfa Oyuncu Biyografileri İlayda Çevik Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

İlayda Çevik Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

tarafından ker_def

İlayda Çevik, 22 Aralık 1994 tarihinde Balıkesir’de doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.

Adı: İlayda Çevik
Doğum Tarihi: 22 Aralık 1994
Doğum Yeri: Balıkesir
Boyu: 1.72 m.
Kilosu: 55 kilo
Burcu: Oğlak
Göz Rengi: Mavi
Instagram: https://www.instagram.com/ilaydacevik/
Evcil Hayvanları: Kedisi var.

Ailesi: Balıkesir’de doğdu büyüdü, Oyuncu olmaya karar verdikten sonra ailesinden de bu konuda destek gördü. “En büyük manevi desteği ailemden, annem ve babamdan gördüm. Hem manevi hem maddi desteklerini hiçbir zaman esirgemediler benden. Çok yakınlarım bilirler ki ailem benim oyuncu olma hayalim uğruna büyük fedakarlıklar yaptılar; yapmaya da devam ediyorlar. Onlar bana bu denli destek olmasalardı bunları konuşuyor olmazdım diye düşünüyorum. İyi ki varlar, ne yapsam ödeyemem emeklerinin karşılığını. “

Çocukluk yılları: Oyunculuk kariyerine ilkokul yıllarında, Burhaniye Belediyesi Kent Tiyatrosu’nda başladı. “Kuzey Ege’de bir sahil kasabasında doğup büyüdüm. Oturduğumuz sitede boş bir ev vardı, balkonunu her yaz ailelerimizin yardımıyla bir oyun evine dönüştürürdük. Bütün çocuklar o balkonda toplanır sabahtan akşama kadar oyun oynar, bileklikler kolyeler yapardık. Oyun oynamaktan ve üretmekten duyduğum haz bir araya gelince daha ilkokul yıllarımda tiyatro ile tanıştım. Burhaniye Belediyesi Kent Tiyatrosu’na dahil olduğumda bu tutkumu bir disiplin içinde geliştirmem gerektiğini fark ettim. Bu arayış beni İstanbul’a sürükledi. Liseye başladığım yıl artık İstanbul’a yerleştiğimde tek hayalim konservatuvar sınavını kazanmaktı. Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü’nü kazandım. O yıllarda kamera ile tanıştım.”

Eğitim hayatı: Ortaokul çağlarında, Özel Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi’nden tiyatro eğitimi aldı. Daha sonra Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde tiyatro eğitimine devam etti. Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu. İyi derecede Fransızca ve Almanca bilmektedir.

Kariyerinin dönüm noktası: İlk televizyon tecrübesini yaşadığı ‘Karagül’ dizisini kariyerinin dönüm noktası olarak görüyor. “Tiyatro hayatımın her döneminde yer alıyordu fakat profesyonel anlamda oyunculuğa ve kamera önüne adım atışım ‘Karagül’ ile oldu. Tabi bu işe dahil olmamı sağlayan sevgili Menajerim Berna Türkkan’a da sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Kendisi ilk kez kamera önüne geçeceğim için oyuncu koçluğumu yapıp beni kameralara hazırlayan ve ‘Karagül’e girmem için büyük emek veren, dolayısıyla sektöre Şükrü Avşar gibi çok değerli bir yapımcının projesiyle ve güzel bir ekiple adım atmamı sağlayan; o ilk adımı attıktan sonra da hep yanımda olan güzel yürekli insandır. ‘Karagül’ benim hayatımın dönüm noktası. Böyle bir fırsat insanın karşısına kolay kolay çıkmaz. Ben de elimden geldiğince iyi değerlendirmeye çalışıyorum bu fırsatı. ‘Karagül’ benim okulum oldu diyebilirim. Hem hayata hem oyunculuğa dair çok şey öğrendim ‘Karagül’ ile birlikte.”

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına 2006 yılında, ‘Karagül’ dizisinde canlandırdığı ‘Maya Şamverdi’ karakteri başladı.

Hangi proje ile parladı? ‘Gel Dese Aşk’ dizisinde canlandırdığı ‘Bahar Çetin’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Düşünce yapısı: İnsanların olmadığı biri gibi görünme çabasından ve haksızlıktan nefret ediyor. “Genelde hayata hep sevginin penceresinden bakmaya çalışırım. O yüzden derecelendirebileceğim bir sevgi yok. Hayatıma bir şekilde dokunan herkesi ve her şeyi seviyorum.  Herkesin kendini özgürce ifade edebildiği bir dünyanın hayalini kurarım hep. Ütopik gelebilir ama içinde yaşadığımız dünyanın bizi fazlaca kısıtladığını düşünüyorum. Kadınların bütün normlardan sıyrılıp yalnızca birey olmalarıyla var oldukları bir dünya, çok güzel olurdu.”

Mutluluk kaynağı: Mutluluğun şükretmek ve huzurlu olmaktan geçtiğini düşünüyor.  “Mutsuzum dersem kendime haksızlık etmiş olurum. Evet, gerçekten mutluyum. Herkes gibi zor dönemlerden geçiyorum zaman zaman. Hepsinden almam gereken bir ders olduğunu biliyorum ve onu görebilmek için çaba harcıyorum. Sağlığım yerinde, sevdiklerim yanımda. Hayalini kurduğum işin içindeyim. Üstelik işimi yaparken seviliyor ve takdir ediliyorum. Mutlu olmak için çok haklı sebeplerim var bence.”

Aşka bakışı:  “Aşk üstüne öyle beylik ve büyük laflar etmeye gerek yok ama benim için aşk incelik ve özen ister. Zaman ve mekan kavramlarını aşan duyguya aşk derim ben.”

İlk sinema filmi: Hakan Haksun/ Kızım İçin

Hayata bakışı: Einstein; ‘Hiçbir sorun onu yaratan bilinç seviyesiyle çözülemez.’ sözünü hayat mottosu olarak benimsiyor. “Ben de hayatımı bu perspektifte tecrübe etmeye çalışıyorum. Her zaman başarılı olabiliyor muyum, emin değilim. En azından deniyorum. Hayattaki en büyük ilham kaynağım, hayatın ta kendisi! Merak duygum, içgüdülerim, oyun hevesim, ailem, dostlarım, aşk, ağaçlar, kediler, köpekler, güzel yemekler, iyi filmler ve kitaplar, hayal gücüm ve hatta hayal kırıklıklarım bile bana ilham verip beni motive edebilir. Hayat bana en çok sabretmeyi öğretti galiba. Her şeyin bir zamanı olduğunu, bazı şeylerin vaktinden önce ya da sonra karşına çıkmasının bir faydası olmayacağını öğretti. Kısaca tevekkül de diyebiliriz. Ben her zaman elimden geleni yaptım ve sonrası için bekledim. Gelecek olan sana geliyor zaten, sen de bu sırada kendini ona hazır etmiş oluyorsun. Sonrası iyilik, güzellik…”

İş hayatına bakışı: Her sahneye aynı heyecan ve aynı özenle hazırlanıyor. “Bazen daha senaryoyu okurken resmen içinizi gıdıklayan sahneler oluyor. O gıdıklanma hissi sahneye hazırlanırken de, çekerken de, bölümü izlerken de orada duruyor ve gitmiyor. O sahneleri çekmek ve izlemek müthiş bir tatmin duygusu sağlıyor elbette, ama müthiş bir korku duymana da sebep oluyor. Ekrana yansıyan işi bu kadar hassas bir terazide izlerken ‘tamam, olmuşum’ demek pek mümkün değil. Gerçekçi de bulmuyorum açıkçası. Yukarıda bahsettiğim gibi, eğer karakterle organik bir bağ kurarsan o sahneler sana farklı bakış açıları kazandıran birer eşik halini alıyor. O eşikten atlarken bugün hissettiğin şeyin tezahürü yarın bambaşka olabilir. Bu bile tek başına ‘bu sahnede olmuşum’ diyememek için yeterli. İyi bir oyuncu olmak için gösterdiğim çaba sanırım beni daha dürüst, daha duyarlı, daha iyi bir insan olmak yönünde eğitiyor. Bu yönlendirme daha iyi bir oyuncu olabilmeme dair ipuçları barındırıyor olabilir.”

Kariyer planı: “Mesleki anlamda iyi sinema filmlerinde oynamak ve tiyatro yapmak gelmek istediğim yere taşıyabilir beni. Ayrıca oyunculuk alanında öğretmenlik yapmayı da çok isterim. Umarım bir gün olur. Şu anda o yolda ağır ama sağlam adımlarla ilerlediğimi düşünüyorum. Umarım yanılmıyorumdur.”

Gelecek Hayali:  Uzun vadeli planlar yapmaktan çekiniyor ancak pek çok hayali var. “Hayal kurmadan da yaşayamaz insan ama öyle çok uç noktalarda hayallerim yok. Hemen hemen herkesin içinden geçirdiği şeyler belki de. Anne olmayı çok istiyorum. Çok mutlu bir çocukluk geçirdiğim için olabilir; aile hayatı önemli benim için. Mesleğimi layıkıyla yapmak ve huzurlu bir aile yaşantısı hayalim. Daha ne ister insan? Hayatı uçlarda yaşamayı seven biri değilim. “

Karantina hayata bakışını nasıl etkiledi? “Uzun vadeli planlar yapan biri değildim zaten ama karantina benim açımdan ‘ertelememekle’ ilgili öğretici oldu. Kendimi akışa kaygı duymadan bırakabilmekle ilgili geliştim. Olağan rutinimde bunu yapmak çok kolay değildi benim için, hep bir şeyleri kaçırıyormuşum ya da hep bir şeylere geç kalıyormuşum hissi… Tanıdık geliyordur herhalde… Bu his duygularımı da, eylemlerimi de ertelemek zorunda kaldığım noktaya gelene kadar boğuyordu beni. Bir de belirsizlik duygusuyla başa çıkmakta zorlandım hayatım boyunca. Benim sınavımdı resmen. Belirsizlik tüm dünyayı ele geçirince, ona direnmekten vazgeçtim. İlk defa aynı duyguyu paylaşan başka insanların olduğuyla bu kadar net bir biçimde yüzleşmiş oldum. Tabii onun yerini başka kaygılar aldı hemen… Kaygıyı da ertelememeyi öğrendim bir şekilde. O an mutsuz hissediyorsam, kendime mutsuz olmak için izin veriyorum. Dans etmek istiyorsam, dans ediyorum! Kendi yolumu buluyorum kısacası. Pandemi dünyamızdan temizlendiğinde benim cebimde kalan bunlar olacak sanırım… Umarım dikkatli harcarım!”

Kaygıları: Sektörün çalışma koşullarını endişe verici buluyor. “Sektör olarak şartlarımız zor. Aksini söylemek yalan olur. Her hafta neredeyse sinema filmi uzunluğunda dizi çekiyoruz. Gecesini gündüzüne katan büyük bir ekip var kamera arkasında. Sosyal hayatlarından, ailelerinden, kendilerinden ödün vererek çalışıyorlar. Bu durum haliyle hem fiziksel hem psikolojik tahribatlar yaratıyor. Diziler süre olarak kısalmadığı ya da kısaltılmadığı sürece ekmeğini bu işten kazanan birçok insan bu sağlıksız şartlara mahkum olacak.

Rol modeli: Bir oyuncuyu rol modeli alması gerekse bu, Juliette Binoche olur. “Çok güçlü oyun yeteneği, kariyer yolculuğundaki tutarlılığı, çabasız ve doğal güzelliği ile beni büyüleyen bir oyuncu. Onu izlemek her zaman bana çok büyük keyif ve ilham vermiştir.”

Oyunculuk mesleğini seçecek yetenekli gençlere tavsiyeleri: “Kendilerinden başlayarak insan tanımak için ellerinden ne geliyorsa yapsınlar. Olabildiğince çok gezmek, çok okumak, çok izlemek, çok dinlemek, çok gözlemek gerekiyor. Bunları yaparken de belli bir iç konsantrasyon geliştirip, algıları açık tutmak lazım ki bu, hayatın akışında her zaman çok kolay değil. Yine de pes etmesinler, risk almaktan korkmasınlar. Kendilerine karşı her koşulda dürüst olmak konusunda ısrarcı olsunlar. Yeteneklerini ve çalışma prensiplerini bütün bunlardan edindikleri hayat tecrübesiyle geliştirirlerse isteyip de yapamayacakları şey yok bana kalırsa.”

Güzellik bakım rutinleri: Yoğun set temposunda çalıştığı zamanlarda cilt bakımına önem veriyor. “Peeling ve nem maskeleri uyguluyorum. Uyanır uyanmaz buzdolabından çıkardığım gözaltı maskelerini uygulamaya bayılıyorum; güne fresh başlamama yardımcı oluyor. En sevdiğim ve yanımdan ayırmadığım tek bakım ürünü ise dudak nemlendiricim diyebilirim! Makyaj, günlük hayatımın olmazsa olmazı değildir. Zaten sette yoğun bir şekilde uygulamak durumunda kalıyoruz. O yüzden eğer makyaj yapacaksam daha soft olmasını tercih ediyorum. BB krem, rimel ve şeftali tonlarında bir ruj günümü kurtarabilir! Cildim maalesef kuru bir yapıya sahip. Set makyajı ile birlikte durumun daha da kötüleşmemesi için sürekli nem takviyesi yapıyorum. Haftada 1–2 kere peeling ile destekliyorum. Duştan sonra saçıma ve cildime hindistan cevizi yağı uyguluyorum.”

Hangi filmden etkilendi: ‘Persona’

Modayı takip ediyor mu? Kıyafet seçimlerinde en çok dikkat ettiği konu, abartıdan uzak olması. “Renklerden asla kaçmam ama iddialı, frapan parçalar yer bulamamıştır dolabımda. Kıyafetim bana iyi ve rahat hissettiriyorsa tamamdır. Modayla ilişkim de mesafeli ama çok net diyebilirim. Yani bir parçayı sırf moda olduğu için aldığım hiç olmadı. Stilimdeki tavır zaman zaman değişkenlik gösterir ama bunun etkeni modadan ziyade ruh halim, o sıradaki iç ritmimdir. Çalıştığım dönemlerde daha basic ve sportif parçalar tercih ediyorum örneğin. Yazları etnik elbiseler giymeyi seviyorum. Beni retro bir gömlekle de, zamansız klasik bir cigarette pantolonla da, romantik bir etekle de, spor bir taytla da görebilirsiniz. Günlük hayatım için danıştığım bir stil danışmanım yok kısacası. Özel günler ve gecelerde ise fikrini ve yardımını aldığım birkaç yetenekli arkadaşım var sadece. Gardırobumun olmazsa olmaz parçaları, her modelden siyah jean’ler ve anvelop elbiseler. İkisinden de asla vazgeçemem! Açıkçası stil anlamında ilham aldığım kimse yok. Bana konforlu ve iyi hissettiren her şey stilimin bir parçası olabilir. Bununla birlikte stiline ve aura’sına hayran olduğum kadınlar var elbette. Kate Moss bu listenin başında gelir.”

Evde ne yapar? Güne kahveyle başlamayı seviyor. “ İlk iş müzik açıp o sırada haberlere göz gezdiriyorum. Ailem ve kedimle olduğum için çok şanslıyım. Günün büyük kısmını onlarla paylaşıyorum. Kalanında ise motivasyonuma göre okuyor, izliyor ya da yoga yapıyorum. Kişisel gelişimimle ilgili fazladan bir çaba harcamıyorum açıkçası. Mesleğimizin getirisi; çalıştığımız dönemlerde vaktimizin çoğu setlerde geçiyor. Kalan zamanı dinlenmek, kendime ve sevdiklerime vakit ayırmak üstüne planlıyorum. Evi ve evde vakit geçirmeyi seven biriyim. Çalışmadığım günleri de çoğunlukla evde değerlendiriyorum. Okuyamadığım kitaplara, izleyemediğim filmlere yoğunlaşıyorum.”

En Sevdiği Kitap: Mülksüzler

En Sevdiği Yazar: Ursula K. LeGuin

En Beğendiği Yönetmen: Asghar Farhadi

En Sevdiği Tiyatro Yapıtı: ‘Köprüden Görünüş’

TELEVİZYON DİZİLERİ

2021- Bir Zamanlar Çukurova/ Betül Yaman

2020/2021- Sen Çal Kapımı/ Balca Koçak

2020- Gel Dese Aşk/ Bahar Çetin

2018/2019- Sen Anlat Karadeniz / Berrak

2017- Savaşçı / Türkmen Kızı Gülayşe (Konuk Oyuncu)

2017- İsimsizler / Yıldız Keskin

2013/2016- Karagül / Maya Şamverdi

SİNEMA FİLMLERİ

2017- Niyazi Bey

2015- Bir Cenaze / Deniz (Kısa Film)

2013- Kızım İçin / Ayça

TİYATRO OYUNLARI

2020- Türbülans