Ana sayfa Oyuncu Biyografileri İnanç Konukçu Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

İnanç Konukçu Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

tarafından ker_def

İnanç Konukçu, 10 Kasım 1985 tarihinde Ankara’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.

Adı: İnanç Konukçu
Doğum Tarihi: 10 Kasım 1985
Doğum Yeri: Ankara
Boyu: 1.74 m.
Kilosu: 72 kilo
Burcu: Akrep
Göz Rengi: Kahverengi
Kardeşleri: 3 kardeşi var
Instagram: https://www.instagram.com/konukcuinanc/
Evcil Hayvanları: Kedisi ve köpeği var.

Ailesi: Asıl adı, Dağıstan İnanç Konukçu, Ankara’da doğdu büyüdü, babası o henüz annesinin karnındayken vefat etti. “Ankara Keçiören’de annem ve üç kardeşimle büyüdüm.  Annem bana dört aylık hamileyken babam kalp krizinden 34 yaşında vefat etmiş. O nedenle hükümet gibi bir kadının elinde en küçüğü olarak büyüdüm. Ağabeyim baba görevini üstlendi. Baba gibi oldu ama bak gibisi var işte. Pederin yokluğunu yaşadım. Ama evin içinde onun mirası oldum. Ben evin kıymetlisi olduğum için çok şımarıktım. Annem pederden kalanlarla hepimizi okuttu. Ankara’yı sevmek için uzun süre yaşamak lazım. Ankara candır. Belki arabesk gelecek ama oraya gittiğinizde Ankara da sizi sahiplenir ve ‘Sen de benim çocuğumsun’ der.”

Çocukluk yılları: Babasını hiç tanımamış olsa da çok büyük ilgi ile büyütüldüğü için kendisini şanslı bir çocuk olarak görüyor. “Sıradan, ama şanslı bir çocuktum. Babamın ölümünden sonra dünyaya geldiğim için, kadınların arasında büyüdüm. Bana gösterilen ilgiyi biraz da uyanık bir çocuk olduğum için kullandım diyebilirim. Kadınların elinde büyüdüm, annem, teyzelerim, babaannem, ablam. Kadınların elinde büyümüş her erkek çocuğu zaten çok şanslıdır bence. İdealist konuşmalar yaptığın ergenlik döneminde hani 15 yaşa denk gelen, aklının çalışmadığı, nöronlarının yandığı, aklının tek noktada olduğu o zaman ‘Bilgisayar mühendisi olacağım’ diyordum. Bir ara mimar olmayı istedim. O arada animasyon işine girdim. Palyaçoluk yapıyordum. O dönemde çalıştığım bir tiyatro vardı. ‘Acaba bende yapabilir miyim?’ dedim. Ama hiç param yoktu. Tiyatro Çatı’nın sahibine söyledim. Beni çalıştırdı ve sınavlara girdim. Ankara Üniversitesi Dil Tarih’in bahçesinde bekliyorum. İlk kez sınava girmişim. Kazanan 10 kişi açıklanıyor. Okunan isimler arasında İnanç Konukçu adı vardı. ‘Hadi canım gooool’ diye bağırdım.

Eğitim hayatı: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü Oyunculuk Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldu.

Kariyerinin dönüm noktası: Hayatının kırılma noktasını, ‘bir oyunun seçmelerine gittim orada Erdal Beşikçioğlu’yla, o şahane adamla tanıştım.’ şeklinde anlatıyor. “Okulun ilk yılı umutsuzluğum başladı. Çünkü tiyatro büyük bir iddia. Benim eğlendiğim iş başka bir boyuta gidiyordu ve gözüm korktu. Birinci yılın sonunda okulu bırakmayı düşündüm. Ondan sonra Durukan Ordu gibi bir hocayla karşılaştım. O adamın çalışma yöntemi, tiyatroya bakışını görmek benim için dönüm noktası oldu. 4’üncü sınıftaydım. Sınıf arkadaşım Ali Yoğurtçuoğlu’yla beraber Erdal ağabeyin sahip olduğu Dibsahne’de Mojo oyununun sahneleneceğini duyduk ve seçmelere gittik. İnanılmaz heyecanlıydık. İçimden ‘Olmaz’ diyordum ama Bebe rolünü de istiyorum. O rolü kim istemez? Okuma provaları yaptık. Bir gün İlham Yazar geldi ve ‘Şekerci Ali Yoğurtçuoğlu, Sıska Berkan Şal, Bebe İnanç Konukçu’ dedi. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. ‘Ben ne yapacağım, ben neyin altına elimi soktum?’ dedim. Hatta Erdal ve İlham ağabeye gidip ‘Kusura bakmayın, ben çok korkuyorum’ dedim. Kendi kaleme gol atmış gibi oldum. Ama alnımızın akıyla çıktık. Oyun bir yılın sonunda bitti. Sonra İstanbul’a deneme çekimlerine geldim. 20’incisinden sonra umutsuzluğa kapıldım ve Londra’ya gitmeye karar verdim. İnsanlar bu ülkede kendi şanslarını yaratamazlar. Şans lazım. Çünkü bu ülkede iyi olmak yetmez. Kendini göstermek zorundasın. Bana da şans uğradı. Serdar Akar gibi bir yönetmen Ankara’ya geldi. Behzat Ç.’nin seçmelerini duydum. Sonra Erdal Abi beni Serdar Akar’la tanıştırdı. Bu işin olacağından zerre kadar umudum yoktu. Bir gün aradılar, ‘Yarın sizi kostüm provasına bekliyoruz’ dediler. Al sana bir gol daha ama bu direkt doksana’ dedim. Güzel insanlarla tanıştığım için çok şanslıyım.”

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına 2005 yılında, ‘Karanlıktaki Umut’ dizisiyle başladı.”

Hangi proje ile parladı? 2010-2013 yılları arasında rol aldığı ‘Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’ dizisinde canlandırdığı ‘Hayalet’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Kişilik özellikleri: Kendisiyle barışık, mesafeli, kendi halinde, evcimen, hayvan sever. “ Hemen kendimi açmam, mesafeliyimdir, biraz zaman geçmesi gerekir. Hemen samimi olan insanlara çok özenirim. Biraz kendi halinde, işi ve eviyle uğraşmayı, film izlemeyi, köpeğiyle oynamayı seven biriyim.”

İlk sinema filmi: Serdar Akar/ Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm

İş hayatına bakışı: Ünlü olmayı çok önemsemiyor, kendisini ekranda izlemeyi sevmiyor. “Hayatımda örnek aldığım kişilerden biri ‘Kız tavlamak için oyunculuk yapılmaz’ diyerek bana kötüyü gösterdi. Ama ilk ünlü olduğumda her şeyi istiyordum. Sonra şöhretin sahte bir şey olduğunu anladım. Ün, hiç tatmadığım bir şey olduğu için ilk zamanlar çok hoş bir histi. Ama sonra hayatının kısıtlandığını görüyorsun. Bu defa kendine daha ufak bir düzen kuruyorsun. Gittikçe evinde daha fazla zaman geçirmeye başlıyorsun. Cazip olan durum bir süre sonra seni kendi kabuğuna itiyor. Tabi ben yarı ünlü bir adamım, tam ünlü değilim. Ekranda kendimi izlemekten nefret ederim! Bir süre sonra alışıyorsunuz ama kolay değil, insan her şeyi eleştiriyor. Tonlamasını, duruşunu, saçını, burnunun yapısını özellikle benim gibi burnunuz varsa. ‘Orada niye öyle durmuşum, niye böyle bakmışım’ diyorsun. Senin izleyip geçtiğin şeyi, ben beş bin kere izliyorum. Aslında kendiyle barışık bir adamım ama ekran karşısında izlemek daha farklı.”

Kaygıları:  Ekranda ve beyaz perdede iyi senaryoların yazılamamasını kaygı verici buluyor. “Kariyer kaygısı sadece Türkiye’de ki oyuncular için değil aynı zamanda dünyada ki her meslek için var olan bir şey. Üniversitelerde başka bölümler okuyup çok başarılı olan arkadaşlarım da var ve onlarda da aynı kaygı var. Bana gelirsek benim de kariyer kaygım var. Herkes ister iyi projeler de oynamayı. Geçenler de sinemanın içinde ki sorunu konuşmuştuk. Sinemada maddi bir sorun zaten var. Onun dışında bir yazar sorunumuz var bence. Türkiye’de neden karakter oyuncusu çıkıyor sadece diye. Çünkü Türkiye’de yalnızca karakter yazarı var. İlk önce yazar aramak lazım ki oyuncu ara. Ondan sonra tarihsel kahramanlar ne kadar objektif işleniyor mesela? İşin popülüst tarafından kaçınmamız gerekiyor. Biz tarihsel bir kahraman işleyeceğiz ama bunu ne kadar gerçek ne kadar istediğimiz gibi işleyebileceğiz. Veya halk bunu ne kadar kabul edecek? Dizi sektöründe de şöyle bir şey var, ne yaparsan yap ne olursa olsun kendini tekrarın önüne geçemiyorsun. Çünkü haftada yüz sayfa senaryo geliyor önüne ve yılda 39 bölüm çekiyorsun. 3900 sayfa demek, ve bence gerçekten bir yazar kadrosu oluşturmalı. Bence tek kişinin yazması haksızlık. Ve bu kadar uzun olması da haksızlık.”

TELEVİZYON DİZİLERİ

2005 – Karanlıktaki Umut

2010 /2013 – Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi / Sabri Özay (Hayalet)

2013 /2015 – Kaçak /  Dr.Nazmi Konukçu

2017 – Kırlangıç Fırtınası /Hikmet Turaboğlu

2018 – Adı: Zehra / Kadir Keltikli

2019- Vurgun /    Kayhan

2019 – Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi / Sabri Özay (Hayalet)

2021 – Hükümsüz / Sami Ören

2021 -Doğduğun Ev Kaderindir /Metin (Meto)

2021- Kalp Yarası/ Sinan

SİNEMA FİLMLERİ

2011 – Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm / Sabri Özay (Hayalet)

2013 – Behzat Ç. Ankara Yanıyor / Sabri Özay (Hayalet)

2015- Weird Times/ Haydar (Kısa Film)

2015 – Kasap Havası

2015- Dört Duvar Arası Kapanmaz ki!

2016- Dar Elbise / Nezmi

2016- Kaçma Birader : Taksim Yolcusu Kalmasın/ Barmen

2020- Nasipse Adayız/ Naci

2021- Pure White/ Kartal

TİYATRO OYUNLARI

2017- Kayıp El

Hayatı Yaşamak

Bir Yaz Masalı

Pinokyo

Mojo

Jerry ve Tom