Kerem Bursin, 4 Haziran 1987 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: Kerem Bursin
Doğum Tarihi: 4 Haziran 1987
Doğum Yeri: İstanbul
Boyu: 1.79 m.
Kilosu: 72 kilo
Burcu: İkizler
Göz Rengi: Kahverengi
Kardeşleri: Melis Bursin
Instagram: https://www.instagram.com/thebursin/
Evcil Hayvanları: Köpeği var.
Ailesi: İstanbul’da doğdu. Babası mühendis, uluslararası bir petrol şirketinde üst düzey yönetici. Babasının mesleğinden dolayı ailesi ile birlikte 2000 yılında önce İskoçya’ya ardından 2002 yılında on beş yaşındayken ABD’ye taşınıp Teksas’a yerleşti. “Babamla çok farklı bir ilişkimiz var. Her üç senede bir ülke değiştirdiğimiz için gündemim hep değişiyordu, tek sabit kalan ailemdi. Yeni bir ülkeye taşındığımızda bazen tek destek alabileceğim, tek tanıdığım annemle babam olurdu. O yüzden bambaşka bir bağ kurduk, arkadaş gibi olduk. Babam küçüklüğümden beri kadınlara nasıl davranmam konusunda hep çok net, hatta katıdır. Hayatımda annem ve ablam gibi çok değerli iki kadın olduğu için onlara bir adam, bir erkek olarak nasıl davranmam gerektiğini anlattı. Bunu evde halledebiliyorsan, dışarıda haydi haydi halledersin. Babamla bunları hep konuştuk, ben de tümünü uygulamaya çalışıyorum.”
Çocukluk yılları: Renkli, zengin, insanı çok geliştiren bir çocukluk geçirdi. Lise yıllarında arkadaşlarıyla bir Rock müzik grubu kurdu Teksas’ta birçok konser verdi. Üniversite bittikten sonra da Los Angeles’a taşındı oyunculuk yapmaya başladı. Her yıl yaz tatillerinde Türkiye’ye anneannesinin yanına geldi. “Bir tek, bu kadar çok ülke, şehir, okul, ev ve arkadaş değiştirince aidiyet hissini kaybediyorsun. Zaman zaman bocalıyorsun. Gittiğimiz yerlerde Türkleri buluyorduk ama bu kadar uzun süre yurtdışında yaşayınca, ‘dünya vatandaşı’ oluyorsun. Ablamla ben toplam yedi farklı ülkede yaşadık, annemlerse 14.”
Eğitim hayatı: Liseyi Teksas’da bitirdikten sonra üniversite eğitimi için Boston’a taşındı ve Emerson College’da oyunculuk eğimi aldı. Ayrıca, Carolyn Pickman ve Eric Morris’ten iki yıl oyunculuk eğitimi aldı.
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, 2013 yılında ‘Güneşi Beklerken’ dizisiyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Şeref Meselesi’ dizisinde canlandırdığı ‘Yiğit’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Hayatının dönüm noktası? İskoçya (Edinburg), Endonezya (Medan, Cakarta), Birleşik Arap Emirlikleri (Abu Dabi, Dubai), Türkiye (Ankara, İstanbul), Malezya (Kuala Lumpur), ABD (Teksas, Boston, Los Angeles) gibi ülkelerde yaşadı. Kuzeninin düğünü için İstanbul’a geldiğinde Gaye Sökmen ile tanıştı ve Türkiye’de de oyunculuk yapmaya başladı. “En yakın arkadaşım New York’ta bir bisiklet kazasında öldü. Gencecik bir adamdı. Çok saçma, çok acı bir ölüm. Kardeşim gibiydi. İnanılmaz bir boşluğa düştüm. Her şeyi sorgulamaya başladım. Ben o sırada Los Angeles’ta sürünüyordum. Birkaç iş birden yapıyordum. Personal training yapıyorum, araba park ediyorum, bir taraftan da audition’lara (oyuncu seçimi) girip oyuncu olmaya çalışıyorum. Bu acı olay yüzünden bütün hayatımı değiştirmeye karar verdim. Zaten Türkiye hep aklıma geliyordu. Amerika’da adımı soruyorlar: ‘Kerem. Ben Türküm.’ ‘A neler yaptın bugüne adar Kerem Türkiye’de?’ Cevap yok. Türk’tüm ama hiç Türkiye’de yaşamamıştım. Ve birden buraya taşınmaya karar verdim. Geldiğimin 4. günü de askere gittim. Askerlik bitince ne yapsam, ne etsem diye düşünürken bu teklif geldi.”
Kişilik özellikleri: Mütevazi, yardımsever, çalışkan, azimli, sempatik.
Sosyal: Dışarı çıkmayı seviyor ama kulüplere gitmekten hoşlanmıyor. Daha çok yemeğe gidiyor ve yakın arkadaşlarıyla beraber olmaktan hoşlanıyor. . “Evimi de çok seviyorum. Aynı zamanda kendimi dinlemeyi, kendinle kalmak çok önemli bir zaman dilimi bence. Günde herkesin en azında yarım saatini kendine ayırması, düşünmesi gerekiyor. Bir defterim var, oraya serbest yazılar yazıyorum. Genelde dünya sorunlarıyla alakalı oluyor. Gözlemlemek mesleğimizde de çok önemli, o yüzden detayları aklıma takıyorum. Eskiden hocam şöyle derdi; ‘Bir yaprağa yarım saat bakabilirsin ama gözlemlersen onun hakkında yarım saat boyunca yazabilirsin.’ Ben bu şekilde yapmaya çalışıyorum.”
Düşünce yapısı: Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşamak ona kişi, yer ve kültür fark etmeden çok hızlı adapte olma özelliği kazandırdı. “Endonezya’da üç yıl yaşıyorsun, sonra Dubai’ye geçiyorsun. Teksas’tasın sonra da Malezya’da. Farklı fikirleri, kişileri ve inançları tanıyıp, onlara saygı duymayı öğreniyorsun. Ve en önemlisi de insanları iyi tanıyorsun. 30’lu yaşlarımda verdiğim kararlardan pişman olmamak istiyorum. 30’lu yaşlarımın felsefesi bu olacak; ‘Pişmanlık duymadan yaşa!’ Bu yaşlarda daha çok gençleşeceğimi hissediyorum. Hayatı dolu dolu yaşamak gerek.”
İlk sinema filmi: Çağan Irmak/ Unutursam Fısılda
Aşka bakışı: “Bence aşk hiçbir zaman demode olamaz. Aşk, insanın hissedebileceği en kuvvetli duygu. O yüzden insanlığın ilk varoluşundan beri aşkla ilgili hikayeler yazılıyor, aşkla ilgili şarkılar, şiirler yazılıyor ve resimler çiziliyor. Aşk insanın hayatına girince çok başka oluyor. Abuk subuk bir çok ilişki yaşamaktansa beş yıl yalnız kalmayı tercih ederim. Bazı insanlar yalnız kalamadıkları için saçma sapan bir çok ilişki yaşıyorlar. Aşkla ilgili hayatımdaki en güzel örnek anneannem ile büyükbabamınki idi. Çocukluğumdan beri örnek aldığım bir ilişkiye sahip oldular. Benim için aşk, o kişiyle bir enerji paylaşmak istemektir.”
Hayata bakışı: Her zaman evrenin ona verdiklerini geri vermekten yana. ‘Geri vermek’ felsefesi onun hayat gayesi. “’Büyüdükçe küçülmek’ felsefesi vardır ya, ben ona inanıyorum. Dışarıdan bakınca belki evet, her şey büyük gözüküyor olabilir. İdeal adam olmak belki de sadece benimle, başarılarımla ilgili değildir. Hayat sadece benimle ilgili değil. Başkalarına yardım etmek, birilerinin mutluluğunun, sağlığının, başarısının yardımcısı olmaktır belki de beni ideal adam yapacak olan şey. Ben gün geçtikçe, daha çok şükret ve geri ver psikolojisine giriyorum. Sosyal sorumluluk projeleri için daha çok çaba sarf ediyorum; geçirdiğim naif zamanlara ve naif ilişkilere daha fazla değer veriyorum. Yaşam tarzımı ona göre belirlemek için daha çok uğraşıyorum. Aynı yerde spora gidiyorum, aynı yerlerde vakit geçiriyorum, eski dostlarımla ilişkilerimi koruyorum, ritüellerime sadığım.”
İş hayatına bakışı: Yaptığım işten tatmin olduysa eğer kendisini başarılı hissediyor. “Ama bu, hala başarılı bir oyuncu olduğumu da göstermez. Bencil bir insan değilim ama konu oyunculuk olunca bencil hissediyorum kendimi. Başka bir sevgi bu. Hiçbir zaman ‘tamam’ olamayacağımı biliyorum çünkü yaş ilerledikçe oyun kutun ve içindeki malzemeler değişiyor. İyi bir oyuncu olmak için kendini çok iyi tanımak, zaafların ve korkuların nedir bilmek zorundasın. Kendinle barışık olursan, özgür bir oyuncu olursun.”
Kariyer planı: Şu zamana kadar hep dram ağırlıklı dizilerde ve projelerde yer aldı. Bir komedi projesinde de yer almak istiyor. “Komedi de rol almayı çok isterim! Mesela aksiyon ve komedinin bir arada olduğu bir romantik komedi olabilir. Yada çok farklı bir senaryo ile durum komedisi. Neden olmasın ki?”
Gelecek Hayali: “Bugünden bahsedersek; evet, oldukça mutluyum. Tabii ki hedeflerim var, hatta çoğuna yaklaşamadım bile ama şu an kullandığım merdiveni seviyorum. Kendimi geliştirmek ve çok daha iyi bir oyuncu olmak istiyorum. İstekliyim, azimliyim, çalışkanım.”
Kaygıları: Her şeye bu kadar kolay ulaşabilmeyi veya ulaşabiliyor olmayı rahatsız edici buluyor. “Bu durum daha hızlı tüketmemize sebep oluyor, ona üzülüyorum. Bir konsere gittiğinizde fotoğraf mı çeksen, sosyal medyada mı paylaşsan yoksa konserimi izlesen karar veremiyorsun. Neden o konserdesin ki? İnsanların sırf bir şeyler paylaşabilmek, bir algı yaratmak için bunu yaptıklarını düşünüyorum. Bu kendin için değil, başkaları için yaşamak oluyor. İster istemez tembelleşiyoruz. Kendimi de yakalıyorum bazen. Bir şey bilmek istediğimde hemen cebimden telefonu çıkarıyorum. Tüm bunların insanlığımızı kaybettirdiğini düşünüyorum. Özellik A.I (artificial intellegence yani yapay zeka) ve Google’ın ürettiği Kuantum Bilgisayarı gibi şeyler beni çok korkutuyor. Geleceğimizin robotların elinde olmasını istemiyorum. Ben insanlarla muhatap olmak istiyorum.”
Sosyal medya ile arası nasıl? Sosyal medyayla arası yok. Sosyal medyadan uzak durmaya çalışıyor. “Tabii kullanmak lazım, anlıyorum ama ben hayatımı sosyal medyadan ibaret yaşamıyorum. Bu muhtemelen bana zarar da veriyordur, herkes neredeyse 24 saat telefonuyla yaşıyor. İnsanları görünce çok şaşırıyorum. Telefonlarına yapışık yaşıyorlar. Onların yanında kendimi 80 yaşında bir dede gibi hissediyorum! Mesela bir konsere gidiyorum, şahane bir performans başlıyor, canlı, capcanlı, karşımızda. Etrafıma bakıyorum, benimle aynı coşkuyu hissediyorlar mı diye, inanılır gibi değil, salonun yüzde 80’i, konseri elindeki telefondan izliyor. ‘Çekeceğim’ diye anı yaşamaktan vazgeçiyorsun. Dahası kendin için yaşamıyorsun. Sen başkalarına göstermek için yaşıyorsun! Sosyal medyanın dünyayı ele geçirdiğini düşünüyorum.”
Formunu nasıl koruyor? Boks yapıyor, spor yapıyor. “Boks yaparken birçok antrenmanda kendimden geçtiğim ve bırakmak istediğim zamanlar oldu fakat ne olursa olsun pes etmemek psikolojisi başka ve karakterim için önemli. Şu ana kadar yaptığım en zor ve zevkli spor diyebilirim. Hayat kolay değil, bunu hepimiz biliyoruz. Ama ben tek bir şey için spor yaptım ve yapmaya devam ediyorum: ‘Başardım’ demek için. Kaç şınav çektiğin, kaç baklavan olduğu önemli değil; başarma duygusu önemli. Ben bu yüzden sabah erken saatte antrenman yapmayı seviyorum. Güne başarmış bir tavırla başladığımda o gün karşıma ne çıkarsa çıksın bir şekilde halledebileceğimi hissediyorum.”
Kadında çekicilik kriteri: Kendine güvenen, çalışan, üreten, bir hedefi olan hırslı kadınları çekici buluyor. “Birlikte olacağım kadının olağanüstü güzel olması filan da gerekmiyor. Tantanalı, ünlü hayatı yaşamak isteyen bir kadına, sosyal sorumluluk sahibi, yardımsever bir kadını tercih ederim. Bir öğretmen, bir hemşire gibi insanlara faydalı biri olabilir mesela.”
Hangi filmden etkilendi? ‘The Notebook’ ve ‘Love Story’ ve Kramer Kramer’ Karşı’ filmlerinden etkilendi. “Meryl Streep ve Dustin Hoffman’ın oynadığı, baba ve oğlu anlatan ‘Kramer Kramer’e Karşı’da da bambaşka bir aşk var. “The Notebook’u ilk izlediğimde, inşallah benim de başıma böyle bir aşk gelir, demiştim. Hayatı hayale dönüştüren bir hikaye. Bence aşkın insana bir hayali yaşadığını hissettirmesi, ne kadar şanslı olduğunu düşündürmesi lazım.”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2013/2014-Güneşi Beklerken/Kerem Sayer/Güneş Sayer
2014-Ulan İstanbul /Yiğit
2014/2015 -Şeref Meselesi / Yiğit
2017 -Bu Şehir Arkandan Gelecek /Ali Smith
2018/2019 -Muhteşem İkili /Mustafa Kerim Can
2018-Yaşamayanlar /Dmitry (İnternet Dizisi)
2020- Aynen Aynen/Deniz (İnternet Dizisi)
2020- Sen Çal Kapımı /Serkan Bolat
SİNEMA FİLMLERİ
2006 -Rozar Man /Macalester (Kısa Film)
2006 -Thursday /Grauss
2007 -Strawberry Melancholy/Travis (Bağımsız Film)
2007-The Architect / Craig Belmont (Kısa Film)
2008 -Killian / Lennox (Kısa Film)
2010-Wendigo/ Andy
2010-Sharktopus /Andy Flynn (TV Filmi)
2013 -Palace of the Damned /Adam
2014-Unutursam Fısılda /Erhan
2018 -İyi Oyun / Ferhat
2018 -Can Feda/ Captain Pilot Onur
2020 –Eflatun (Bağımsız Film)
TİYATRO OYUNLARI
Harold’s Fall
Mariner
The Music Man
Fiddler on The Roof
All out
ÖDÜLLERİ
2008- Tüm Amerika Lliselerarası /Tiyatro En İyi Erkek Oyuncu
2014 3. Ege Üniversitesi Medya Buluşması/ En İyi Erkek Oyuncu /Güneşi Beklerken-Kerem Sayer
2014- Dilek Ödülleri/ En İyi Erkek Oyuncu
2014- 20.Altın Objektif Ödülleri/ En İyi Umut Vadeden Oyuncu
2014- 3.Kristalfare Medya Ödülleri/ En İyi Erkek Oyuncu
2014- Ege Üniversitesi Ödülleri/ En İyi Erkek Oyuncu
2014- Ayaklı Gazete 5. Yılın Yıldızları Ödülleri /En İyi Gençlik Dizisi Erkek Oyuncu
2014- 14. Yılın Yıldızları Ödülleri/ En Beğenilen Erkek Sinema Oyuncusu/ Unutursam Fısılda
2014- GQ Türkiye Yılın Yükselen Yıldızı
2015-22. İTÜ Başarı Ödülleri/ En Başarılı Erkek Oyuncu/Unutursam Fısılda
2015-GSÜ EN Ödülleri /2014 yılının En İyi Dizi-Sinema Erkek Oyuncusu/ Şeref Meselesi
2017-Uluslararası Seul Drama Ödülleri/ En İyi Aktör/ Bu Şehir Arkandan Gelecek