Ana sayfa Oyuncu Biyografileri Nejat Uygur Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

Nejat Uygur Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

tarafından ker_def

Nejat Uygur, 1 Ocak 1995 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Türk dizi ve sinema oyuncusu.

Adı: Nejat Uygur
Doğum Tarihi: 1 Ocak 1995
Doğum Yeri: İstanbul
Boyu: 1.74 m.
Kilosu: 73 kilo
Burcu: Oğlak
Göz Rengi: Kahverengi
Annesi: Çiğdem Uygur
Babası: Behzat Uygur
Kardeşleri: Behzat Uygur
Instagram: https://www.instagram.com/nejatuygurjrr/

Ailesi: Ünlü tiyatro sanatçısı ve komedi duayeni Nejat Uygur’un torunudur.  Adını dedesinden aldı. Babası oyuncu Behzat Uygur, amcası Süheyl Uygur.  Bir erkek kardeşi var.   

Çocukluk yılları: Küçüklüğünden ailesiyle birlikte turnelerde, oyunculuğu seçmesinde ailesinin de tiyatrocu olmasının etkisi büyük. “Turnelerin içinde doğdum. Ailede herkes sanatın farklı dallarıyla ilgili. Makine mühendisi olacak halim yoktu. Dünyada üç nesildir tiyatro yapan 2-3 aileden biriyiz.”

Eğitim hayatı: Lise eğitimini TED İstanbul Koleji’nde tamamladıktan sonra üniversite eğitimi almadı, direkt olarak aile mesleği olan ve hevesli olduğu oyunculuğa başladı. “TED İstanbul Koleji’nden mezun oldum. Ama okumayı her zaman reddeden, eğitime anarşist yaklaşımı olan birisiyim. Çoğu eğitim yuvamızın ticarethane olduğunu düşünüyorum. Bana sosyal çevre dışında bir şey katmayacağı kanaatindeyim. Bu yüzden üniversiteye gitmeyi reddettim. Alaylı bir oyuncu olarak yoluma devam edeceğim.”

Oyunculuğa nasıl başladı? Oyunculuk kariyerine sosyal medyada çektiği videolarla başladıktan sonra dizilere yöneldi.

Hangi proje ile parladı? Televizyon dünyasına ilk adımı attığı ‘Bizim Hikaye’ dizisinde canlandırdığı ‘Hikmet’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Kişilik özellikleri: Kararlı, çalışkan, azimli, girişken, esprili.

Düşünce yapısı: Plan yapmadan yaşamayı seviyor, üniversite okumama kararının babası Behzat Uygur tarafından tepki ile karşılandığını da söylüyor. “Babamla bu konuda çok tartıştık, fikirlerime karşı çıktı. Biraz bohem olmama da kızıyor ama kulak çekme durumu yok. Plan yapmadan yaşamaya çalışıyorum ama insanlar bunu çılgınlık olarak adlandırıyor. Babam yine de benimle gurur duyuyor.”

Sette unutamadığı anısı: İlk televizyon deneyimi olan ‘Bizim Hikaye’ dizisinin setinde yaşadığı bir anısını unutamıyor. “ Bizim Hikaye’de setin ilk haftalarında bir şuursuzluk yaptım. Tiyatrocu bir ailede büyüdüğüm için ben hep o kulisi gördüm ve biz daima rahattık. Tamam, hepsi profesyonel oyuncular, üstatlar ama en nihayetinde babam, amcam, dedem, eniştem, yengem ve kuzenlerim vardı o kuliste. Bu nedenle nerede nasıl davranılacağını ben pek bilmiyorum. Sette bir sahneyi defalarca oynadık ve bir türlü olmadı. O sırada ben de ‘Kestik!’ dedim ve markete girdim. Bütün sette ölüm sessizliği olduğu o an. Hiç kimse ne konuşuyor, ne de yüzüme bakıyor. Anladım yanlış bir şey yaptığımı. Yönetmenimiz Serdar Abi (Gözelekli), ‘Bir daha hiç kimse ben kestik demeden kesmeyecek’ diye bağırdı. Ben de kafamı marketten çıkarıp ‘Serdar Abi çok özür dilerim, hadi devam edelim’ dedim. Gerildim çünkü. Kestik ne demek? Ama söylemesi de çok keyifliymiş. İnanılmaz bir ego veriyor insana. Sonuçta kesebilen tek insan sensin, başkası müdahale edemiyor.”

Mutluluk kaynağı: Dedesinin varlığı ile gurur ve mutluluk duyuyor. “Dedemin ismini taşıdığım için üzerimde yük yok. Herkesin dedem Nejat Uygur kadar önemli bir isim olacak mı diye beklentisi var. Hayır, ben dedem veya bir başkası gibi büyük olmaya çalışmıyorum, kendim olmaya çalışıyorum. Dedemden bana kalan en büyük miras; Tiyatro oyunları, yazdıkları. Onun yorumladığı, tercümesini yaptığı oyunları hâlâ okuyup, gülebilmenin verdiği hazzı kelimelendiremem. Şunu unutmayalım ülkeye bir Nejat Uygur daha gelmez.”

İlk sinema filmi: Murat Emre Kaman- Defne Deliormanlı / Kaçma Birader: Taksim Yolcusu Kalmasın

Hayata bakışı: İnsanların metalaştırılmasını sevmiyor. “Zaten ailemde neredeyse herkes ünlüydü ve onların içinde bulundukları dünyadan ötürü ben de sevdiğim insanlarla sohbet etme şansı yakaladım çocukluğumdan bu yana. O nedenle tişörtüme herhangi bir ünlünün fotoğrafını bastırmam Öyle bir hayranlığa gerek de yok bence. İnsanlar maalesef hayranlıklarını hangi dozda yaşayacaklarını bilemiyorlar. Hayranlık değil, saygı duyalım yeterli bence. Baktığında sabah 6’da kalkıp gece 2’ye kadar 100 kişinin önünde başkasıymışım gibi davranıyorum. Bu zaten şizofrenik bir şey. Beni izleyen kişi beni tanımıyor aslında ve dolayısıyla beni de sevmiş olmuyor. Benim ses tonumu, auramı, beden dilimi sevmiş olabilir ama benimle aynı masada oturup çay içmediği sürece mümkünse bana hayran olmasın .”

İş hayatına bakışı: Vine’da yayınladığı videolar ile geniş bir hayran kitlesine sahip oldu. Ancak televizyon dizilerinden sonra Vine yayınlarına ara verdi. “Sosyal medyacı veya Vine’cı olarak algılanmayı egoma yediremiyorum. Ben oyuncuyum, insanlara bu yönümü göstermek istiyorum.  Vine’da komedi ağırlıklı 300 civarı videoyla ismini duyurup reklam filmi çektim. Artık sosyal medya ağırlıklı olmayı düşünmüyorum ama bir internet dizisi çekilirse içinde yer alırım. Vine, Instagram gibi popüler kültürün içinde yer almayı arzu etmiyorum. Oyunculuğun çekilir ve çekilmez yanları şunlardır diye bir tanımlama yapamam açıkçası. Bana göre oyunculuk sahnedeki ve kamera önündeki şeklinde ikiye ayrılıyor. Geleneksel Türk tiyatrosu ile büyüdüğüm için hep onu sevmişimdir ve orada da bir ‘oynama’ hali vardır. Fakat kamera karşısında oynamamaya gayret edersin. Bu yüzden de ister istemez canlandırdığın karakter olursun. Mesela ben ‘kestik’ denildikten 30-35 dakika sonra ancak kendime gelebiliyorum. Bence bu hem zorlayıcı hem de ciddi anlamda zevk veren kısmı.”

Bugüne kadarki en büyük çılgınlığı nedir? Bir gün içinde karar verip ertesi gün Hindistan’a gitmesi. “Osho’nun kitaplarını okumuştum o dönem ki şu an saçmalık geliyor bana. En son da Aşk, Özgürlük, Tekbaşınalık’ını okudum. Bunun üzerine edindiğim bilgileri yerinde görüp deneyimleyeyim istedim ve Hindistan’ın kültür başkenti Pune’deki Osho International Center’a gittim. İçeride paranın geçmediği ama girişte 2000 dolar ödediğin bir yer.  Orada aslında hepimizin, olduğumuzdan daha farklı varlıklar olduğumuzu anlayacağım bir tecrübe yaşadım.”

Hangi filmden etkilendi? “Bir ara ‘The Mentalist’i izliyordum. Friends’in tüm sezonlarını iki defa izledim, çok seviyorum. Son bölümünde de her defasında ağlamışımdır. Bütün evi bomboş görüyoruz ya, o an benim için çok duygusal bir an. Aynı hissi Yağızcan’ın (Konyalı) rol aldığı ‘Çıkmaz Sokak Çocukları’ oyununda da yaşadım. Evi ev yapan içinde geçen olaylardır ya; bu nedenle galiba tüm yaşananların ardından öyle boş ev görmek etkiliyor beni.”

TELEVİZYON DİZİLERİ

2021- Kağıt Ev / Mert Fırtına

2021- Kırmızı Oda / Hakan

2017/2019- Bizim Hikaye/ Hikmet

SİNEMA FİLMLERİ

2016- Kaçma Birader: Taksim Yolcusu Kalmasın / Eren