Ana sayfa Oyuncu Biyografileri Olgun Toker Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

Olgun Toker Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

tarafından ker_def

Olgun Toker, 12 Mart 1986 tarihinde Mersin’de doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.

Adı: Olgun Toker
Doğum Tarihi: 12 Mart 1986
Doğum Yeri: Mersin
Boyu: 1.80 m.
Kilosu: 77 kilo
Burcu: Balık
Göz Rengi: Kahverengi
Instagram: https://www.instagram.com/olguntoker

Ailesi: Kaptan bir baba ve ev hanımı bir annenin çocuğu. Çocukluğu Adana’da geçti. “Çocukluğum Mersin-Adana hattında ve gemilerde geçti diyebilirim. Tam bir aile müptelasıyım. Hep arkamda durdular. Hayallerime bu kadar inanmasalardı, ben de İstanbul’da kazandığım üniversiteyi bırakıp konservatuvar sınavlarına girmeye cesaret edemezdim herhalde.”

Hayatının dönem noktası: Lise yıllarında Mersin’de bölgesel bir gazetede haftalık karikatür çiziyordu. Niyeti çizer olmaktı. “Marmara Üniversitesi’nde Arşivcilik Bölümü’nü kazandım. Okula toplamda dört kere gittim üçü tiyatro bileti satmak içindi. Müjdat Gezen Tiyatrosu’nu görüyordum okula giderken hep. Daha önce uğraşmıştım ama profesyonel olmayı hiç düşünmemiştim. Üniversiteye girdiğimde tiyatro ekibine girdim; çok eğleniyordum. Bir gün ekibe work shop yapmaya Mustafa Üstündağ geldi. Elimden tuttu, ustalık etti. Konservatuvar sınavlarına hazırladı. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ni kazandım. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne çok şey borçluyum. Müjdat Gezen, Mustafa Alabora, Savaş Dinçel; onların biz MSM’liler için değerini, anlamını tarif edemem. ‘İyi insandan iyi oyuncu olur’ diyerek önce iyiyi, güzeli, barışı öğrettiler bizlere.”

Eğitim hayatı: Müjdat Gezen Sanat Merkezi Tiyatro Bölümü’nde mezun oldu.

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, 2012 yılında ‘Son’ dizisinde canlandırdığı ‘Taner’ karakteriyle başladı.

Hangi proje ile parladı? ‘Hayat Şarkısı’ dizisinde canlandırdığı ‘Mahir’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Düşünce yapısı: Şöhret konusunu çok önemsemiyor. Mesleğinin ekip işi olduğunu düşünüyor. “Oyunculuk aslında 80-90 kişiyle yapılan bir şey tek gibi görünse de. 90 kişinin matematiğinin tutmasıyla iyi işler çıkıyor. İyi iş fazla seyirci getiriyor. Fazla seyirci çok fazla insanın sizi izlemesi demek. Sokağa çıktığında televizyonda gördüğü için sizi tanıyor. Bunun başa gelen bir şey olduğunun fakrındaysan, bu olabilen bir şey.”

İlk sinema filmi: Ahmet Haluk Ünal / Saklı Hayatlar

Aşka bakışı: “Aşk benim için her şeyin altüst olması gibi bir şey. Altüst oluyorsunuz bir anda. Bence böyle olmuyorsa aşk değildir zaten. Kişi aşık olduğu insanı başka bir yönde değiştirmeye çalışıyorsa o aşk durumu değişir. Aşk çok değişken bir şey. 20 yaşındaki aşk tanımımla şimdiki çok farklı. Ben, bir aşk tanımı oturtmadım hayatımda. Ama altüst eden bir şey olduğunu biliyorum. Çok olunan bir şey değil aşk herhalde. Yaş geçtikçe olmuyor. Evlilik yapacaksam aşk evliliği yaparım. Tabii bir mantık var aşkta. Durduk yere bir insanın hayatınızı altüst etmesine neden izin veresiniz ki?”

Hayata bakışı: Hayatta iyi niyetin çok önemli olduğu görüşünde. “Hayatta iyi niyetimizi koruyalım. Karşımızdakini iyi dinleyelim, iyi insan olalım yeter bence. Ben hayatım boyunca eğlendiğim işi yapmaya devam etmek istiyorum.”

İş hayatına bakışı: Oyunculukta kuralları yok, hikayenin gerektirdiği her şeyi yapar. “Bir karakterin ortaya çıkması senaryo ile başlıyor, sonra yönetmen devralıyor. Oynadığım karakterlerin arkasında en az 80 kişilik bir yapım ekibi var. Sergilediğimiz bir sahnenin sonrasında insanlar beğeniyorsa, buna tek başıma sevinecek kadar yalnız değilim. Bu bir ekip işi.Aslında iyi ya da kötü karakter, yolda anlaşılıyor. Seyirci haklıyı haksızı kendi adaletine göre belirliyor; Empati kuruyor. Yani aslında karakterin kötülüğüne ya da iyiliğine seyirci karar veriyor. Oyunculukta kurallarım yok. Sahneye hizmet ediyorsak soyunurum ne olacak ki. Senarist ve yönetmen soyunmamı isterse, hikayede de böyle bir durum varsa yaparım. Durduk yere otobüste soyunmuyorsun. Hamlet’i oynadım diyorsa bir insan teknik olarak bir eşcinseli oynamış oluyor. Oynarım yani.”

Kariyer planı: En büyük hayali, futbol üzerine bir film çekmek. Çizimi de bırakmadı, çizdikleri ile ilgili  yapmak istedikleri var. “Çizimlerimi de bir araya getirmek istiyorum. Bir karakter oynayacaksam, öncesinde onun bir suratını çiziyorum. Kaşı nasıl, bıyığı nasıldır, üzerinde nasıl bir ceket olmalı. Biriyle telefonda konuşurken bir taraftan karalarsınız ya. Ben de karakteri düşünürken istem dışı hemen karalamaya başlıyorum. Kafamdakini görmek istiyorum. Oyunculuk okullarının vazgeçilmez makarasıdır içten dışa, dıştan içe, üstten alta oyunculuk. Ben karakteri okuduğumda kabuğunu görürüm. Bu adamın tipi nasıl, ne giyiyor, ne yiyor? Çünkü biz onu ilk orada göreceğiz, hikaye onu görmemiz ile başlayacak. Dış görünüş bizim içimizi anlatır. Çizince suratın matematiği ile de oynayabiliyorsunuz. Karadayı’da canlandırdığım Melih daha efendi bir çocuktu. Şeref Meselesi’nde psikopatı oynarken daha farklı bir görsel çizdim. Mahir ise daha sert, köşeli, gettolarda büyümüş bir karakter.”

Unutamadığı anısı: ‘Hayat Şarkısı’ dizisinde rol aldığı dönemde Sezen Aksu ile yaşadığı bir anısını unutamıyor. “Bir gün evde dinleniyorum, telefonum çaldı, tanımadığım bir numara açmadım, yanımda kız arkadaşım vardı zaten. Whatsapp profiline baktım, kedi profili kullanıyor, açmadım. Daha sonra bir mesaj geldi: ‘Olgun selam, ben Sezen, şarkıcı kadın.’ Kız arkadaşım mesajı gördü, ‘Kim bu, bardan falan mı arkadaşın?’ dedi. ‘Sezen Aksu’dur o Sezen’ dedim, şakasındayım yani işin. Geri aradım, oydu gerçekten. ‘Hayat Şarkısı’ dizisini izlemiş, çok beğenmiş aramış, beni çok gururlandırdı. Sezen Hanım da, yapımcımız Mustafa Bey gibi benim Almanya’da yaşadığımı sanmış.

Kimlere hayranlık duyar? “Ben Münir Özkul, İhsan Yüce, Kemal Sunal, Şener Şen, Settar Tanrıöğen, Nadir Sarıbacak hayranıyım. Saymayı atladığım çok isim olur kesin, üzülürüm. Bu toprakların hikayeleri, karakterleri hiçbir yerde yok. Sadece buğulandırmadan anlatmak, anlatabilmek lazım.”

Oyuncu olmasaydı ne olurdu? Oyuncu olmasaydı, çizer ya da futbolcu olmayı isterdi. “Futbolcu olmak nasıl olurdu çok merak ediyorum 80 bin kişinin önünde o şov sırasında yaşananlar çok heyecanlı geliyor bana. Onun dışında çizgi roman çizeri de olmak isterdim.”

En çok ne yapmaktan keyif alır? Futbolu çok seviyor. Zamanı oldukça futbol izliyor.

TELEVİZYON DİZİLERİ

2012/2013 – Son / Taner

2012/2014 – Karadayı / Melih Şadoğlu

2014/2015 – Şeref Meselesi/ Seyhan Demir

2014 – Benim Adım Gültepe / Reşat

2015 – Tatlı Küçük Yalancılar/ Güven

2016 /2017 – Hayat Şarkısı / Mahir Duru

2017- Çember/ Cumali Apaydın

2017 /2018– Hayat Sırları / Kemal Kuzgun

2018 – Dip / İsmail

2019 – Bir Aile Hikayesi / Mahur Güneş

2020- Güldür Güldür Show

2020/2021- Arıza/ Burak Ersoylu

SİNEMA FİLMLERİ

2010 – Saklı Hayatlar / Can

2011 – Bir Ses Böler Geceyi / Zülfü

2011 – Kurtuluş Son Durak / Hırsız

2012 – Hükümet Kadın / Adnan

2013 – Düğün Dernek / Güvenlik

2014 – Hükümet Kadın 2 / Adnan

2015- Filth / Kopuk

2016 – Küçük Esnaf / Oktay

2017 – Benim Babam Bir Melek / Ümit (TV Filmi)

2017- Transformation /Mert – Yılmaz (Kısa Film)

2018 – Yol Arkadaşım 2 / Selim

TİYATRO OYUNLARI

2020- İzmir’in Kızları / Oyuncu

2017- Ebedi Barış / Oyuncu