TelevizyonGazetesi.com / Detay – Kanal D ekranlarında Pazar akşamları yayınlanan Yargı dizisi, her bölümüyle ekrana kilitlemeye devam ediyor. Pazar akşamları yayınlanan dizinin şu ana kadar 17 bölümü ekrana geldi ve her bir bölüm reytingleriyle kanalı memnun ederken, izleyiciye de bambaşka heyecanlar yaşattı ve yaşatmaya da devam ediyor.
Etkileyici senaryosu, kurgusu, hikaye örgüsü, karakterleri ile birlikte oyuncu seçimlerinin de çok doğru yapıldığını gösteren gidişatı, Yargı dizisini ekranın yeni sezondaki en çok dikkat çeken ve sevilen yapımları arasına sokuyor.
Yargı, Sema Ergenekon gibi usta bir kalemin elinden çıkarken, aynı zamanda son derece özenli ve meşakkatli bir sürecin de ürünü olduğunu ortaya koyuyor. Daha önce pek çok dikkat çeken yapımda imzası bulunan senarist Ergenekon, Yargı dizisinin hikayesini yazmadan önce iki yıl boyunca Adliye koridorlarında mesai harcayıp, hukukçulara da danışarak hikayeyi oluşturmuş bir isim.
Gerçeğe uygun karakterler ve olaylar, Yargı dizisinde hikayenin hukuk tarafında olduğu kadar hikayesini de ilgi çekici kılıyor. Uzatmadan, sündürmeden söyleyeceğini söyleyen bir yapım Yargı… Kimi dizilerde izleyenleri delirten uzun bakışmalar, bir türlü çözülemeyen sorunlar, düğümler, cevapları haftalarca alınamayan sorular Yargı’da yok!
Hikaye son derece hızlı akarken, ‘katil bulundu, şimdi ne olacak?’ dedirten ve bu cevabı alınan sorunun yerine hemen bir başka soru koyabilen Yargı dizisi, bu yönüyle izleyicinin takdirini kazanan bir yapım.
Gelelim dizinin aksiyon, polisiye ve hukuk dışındaki diğer meselesine; Aşk… Avukat Ceylin ve onu kurtarmak için Savcı kimliğinden vazgeçip Avukatlık mesleğine dönüş yapan Ilgaz aşkı…
Daha ilk başından beri Pınar Deniz ve Kaan Urgancıoğlu, izleyicinin birbirine çok yakıştırdığı bir çift oldu. Görüntü tamamdı ama karakterlerin derinlikleri ortaya çıktıkça, yaşadıkları aşk da kendine özgü ve gerçekçi yanlarıyla izleyiciyi sarmaya başladı.
Ilgaz ve Ceylin aşkı hiç aceleye getirilmediği gibi ‘baskın erkek’ tavrı yerine, nerede duracağını bilen, şefkatli, anlayışlı bir adam ve kendi ayakları üstünde duran bir kadının aşk hikayesi olarak yavaş yavaş ilerletildi dizide. Pek çok dizidekinin aksine kadın karakterin özgüven sahibi, mesleğinde başarılı ve idealist, mücadeleci ve güçlü karakteri, Yargı dizisini kadın izleyiciler açısından da bambaşka bir yere konumlandırıyor.
Gelelim diziyle ilgili bir izleyicinin yorumuna…
Yargı dizisinin çok sıkı takipçisi olduğu anlaşılan bir izleyici, dizilerde klişe hale gelen ve toplumda kadın ve erkeğe bakış üzerinden sorunlu bir ‘baskın taraf’ oluşturmadan oturtulmuş Ceylin ve Ilgaz karakterlerine dikkat çekiyor.
Sosyal medyada dile getirilen yorum, aslında dizinin kadın ve erkek ve aşk konusuna bakışını son derece etkileyici bir şekilde özetlerken, Yargı dizisini pek çok emsal projeden ayıran tarafı da ortaya koymuş… Hikayeyi de karakterleri güzel özetleyen bu yorumu aşağıda okuyabilirsiniz. Bakalım siz de aynı fikirde misiniz?
“Yıllarca tacizin, tecavüzün aşk gibi gösterildiği, öpüşmenin sevişmenin hep erkek tarafından başlatıldığı diziler izledi bu toplum. Şimdi Ilgaz ve Ceylin’in ilişkisi ilmek ilmek örülüp aşk kavramı yeniden tanımlanıyor.
Ilgaz, Ceylin’in sınırlarına her zaman her konuda saygı duyuyor. Öpmek istediğinde niyetini belli edip gerisini Ceylin’in inisiyatifine bırakıyor, Ceylin “şu an konuşmak istemiyorum” dediğinde gitmesine izin veriyor, yanında durup destek olmaya çalışıyor ama hiçbir konuda Ceylin’e ne yapacağını dikte edip yönetmiyor.
Ceylin de acılarını ilk önce kendi sırtlanıyor, içinde hallediyor, elinden geleni yapıyor, sonra Ilgaz’ın desteğinden güç alıyor. Ilgaz’a sığınmıyor, yanında yürüyor. Fiziksel yakınlaşmaları başlatmasını erkekten beklemiyor, ne istediğini biliyor ve almaktan çekinmiyor.
Evet bu haz açısından izlemesi çok zevkli bir sahne. Ama aynı zamanda sevişmeyi kadının başlattığı, istek duyduğu, zevk aldığı bir sahne. 21. yüzyılda hâlâ kadınların libidosu yokmuş, seks yalnız erkeğin zevki içinmiş gibi davranılan ve kadının utanıp sıkılması beklenen bu toplumda bu sahnenin böyle yazılması, sanatın toplumu dönüştürücü gücünün farkında olan ve değerlerinden baskı karşısında vazgeçmeyen bir zekanın ürünüdür. Size sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum @semaergenekonn hocam, sanatın ve toplumun özgürleştiği güzel günlere.