Sen Anlat Karadeniz’de oynadığı Nefes karakteriyle izleyenlerin gönlünü kazanan İrem Helvacıoğlu, dizinin ilk başlarında Vedat tarafından uğradığı şiddet sahneleriyle çok konuşulmuştu.
Sahnelerin çekimleri sırasında psikolojik olarak çok zor anlar yaşayan Helvacıoğlu, kendisini özellikle etkileyen bazı sahneleri hala unutamıyor.
Ulaş Tuna Astepe ile birlikte Fransa’nın Cannes kentine Mipcom TV Fuarı için giden İrem Helvacıoğlu, Sabah Gazetesi’nden Sinan Özendincik’e verdiği röportajda, diziyi izleyenlerin hala hafızalarından silinmeyen o sahneler için, “Gerçekten çok zorlandım. İlk bölümdeki şiddet içerikli sahneleri bir günde çektik. Hep ‘Sekiz yıl şiddet görmüş bir kadın nasıl bir yorgunluktadır?’ diye sorguluyordum. O sahneleri çektikten sonra o kadar yoruldum ki, Osman Hoca’ya “Bir günde yoruldum” dedim. Bir gün çekimlerde dizlerim morarmıştı, Osman Hoca’ya “Bunların da görünmesini istiyorum” dedim. Suda boğma ve kemer sahnesini çekerken de çok zorlandım. Kemer sahnesi de beni çok etkiledi. Bazı sahnelerde sinirlerim çok bozuldu; “Bunlar gerçek, hayatın bir yerinde birilerinin yaşadığı şeyler” deyip ağladığım yerler var. ‘Nefes’i oynamak zor” diye konuştu.
Anne olmadığı ve hayatında hiç şiddete uğramadığı için Nefes’in yaşadıklarını daha iyi anlayabilmek için bir psikologla derin bir çalışma yaptıklarını ifade eden Helvacıoğlu,
“Şiddete maruz kalmış bir kadının, başkalarıyla ve çocuğuyla diyaloglarıyla ilgili çalışmalar yaptık. Osman Hoca’yla birlikte “Ben böyle düşünüyorum, siz nasıl düşünüyorsunuz?” şeklinde ilerleyen, sonra da bu hale getirdiğimiz bir karakter oldu” dedi.
Dizinin senaryosunu okuduğunda çok etkilendiğini, adeta destansı bir hikaye gibi olduğunu ifade eden Helvacıoğlu, “Bir yanı Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı gibi efsane geliyor, bir yanı da çok gerçek… İmkansızlığın destansı tarafı beni çok heyecanlandırıyor” diye konuştu.
Helvacıoğlu, şöyle devam etti: “Ulaş’la “Bu cümle çok güzel” dediğimiz şeyler seyirciden çok güzel tepki alıyor. En sevdiğim cümlelerden biri; ‘Gel göğsüme sığ yarim desem gelir misin?’ Bu hem gerçekte hiç duymayacağımız bir şey, hem de çok imkansız ve aşk dolu bir cümle. İnsanın içini titretiyor, ‘Var mı böyle bir şey?’ diyorsun. Biz çok heyecanlanıyoruz. Bu tarz sahneler bizi motive ediyor.”
Dizide oğlu Yiğit’i oynayan Demir Birinci ile sette de iyi bir uyum yakaladıklarını ve abla kardeş gibi olduklarını belirten İrem Helvacıoğlu, anne olmadığı halde anne içgüdüsüne sahip olduğunu da anlatarak, “Oğlumu oynayan Demir, 6 yaşındaydı ilk başladığımızda… Çocukla sahne çekebilmek çok zor çünkü bir anda dağılabiliyor. Bir anne olarak her şeyi çocuğuna belli etmemen lazım; bunda çok zorlandım. Galiba annelik kadınlar için içgüdüsel bir şey; Demir’le iletişimi kurduktan sonra, önüne atılıverdim. Ormanda yoldaki çalı çırpı, dikenler ona gelmesin diye Demir’in önüne atladığım o kadar sahne var ki… Anne içgüdüsüyle yaklaşıyorsun; ‘O bana ait ve onu korumam’ lazım diyorsun” açıklamasını yaptı.