Babil dizisinde rol alan ünlü isimlerden birisi de Birce Akalay. 17 Ocak Cuma günü ilk bölümü Star TV’de yayınlanacak olan dizide İlay karakterine hayat veren oyuncu, performansı ile merakla bekleniyor.
Milliyet gazetesine konuşan Birce Akalay, kendisi hakkında bir özeleştiri yaptı. Oyuncu, “Para için hiç ölmeyecekmiş gibi çalışır Birce ancak. Ama asla biat etmez. Güzel sözler var bunun için “Limon sat onurlu yaşa” mesela. Hayatımda para için istemediğim bir şey yapmak zorunda kalmadım hiç ve dilerim kalmam bir gün” şeklinde konuştu.
Birçok insanın para için yapmak istemedikleri şeyleri yaptığı bir dünyada şehirlerin üzerini acı kapladığını anlatan Birce Akalay, röportajında üniversite yıllarına da değindi.
Babasının serbest meslek erbabı olması nedeniyle sabit bir gelirleri olmadığını, ekonomik durumlarının bazen iyi bazen ise kötü olduğunu ifade eden Akalay, üniversite yıllarından önce çalışmaya başladığını ve üniversite sırasında da çalışmaya devam ettiğini anlattı.
Kendi ayakları üzerinde durmayı ailesinin kendisine öğrettiğini ifade eden Akalay, konu önceki hafta yaşamına son veren genç üniversite öğrencisi Sibel Ünli’ye gelince duygularını açıkça ifade etti.
İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi Sibel Ünli’nin intiharının ardından gözyaşı dökenlerden birisi de ünlü oyuncuydu.
Birce Akalay, şu sözleriyle bu genç ölümün kendisini ne kadar derinden etkilediğini anlattı:
“Sibel için konuşurken boğazım düğümleniyor. Yoksulun ezilenin yanında duran, onlara yardım edebilmek için derneklerde çalışan, okulda bulduğu hasta sokak kedilerini veteriner kliniklerine taşıyan, tüm Rus öykücülerini okumuş edebiyattan felsefeye istediğiniz her konuda sohbet edebileceğiniz, politik bir görüşü ve duruşu olan, gülüşünden ruhunun narinliğini okuyabileceğiniz ışık saçan 20 yaşında bir genç kız kendi yaşamına son verdi. Bu dünyayı taşıyamamış küçük omuzları, hassas kalbi belli ki. Çok acı, derin bir üzüntü duyuyorum. Öğrendiğim gün ve sonraki gün iki gece aklıma geldikçe ağladım. Vicdansızız, iyi ne varsa yitirdik gibi geliyor. İlk gençlik yıllarımda hiç böyle bir gelecek hayal etmemiştim. Ne söylenebilir ki mekânı cennet olsun…”