Bizim Hikaye’nin ilk bölümü itibariyle gösterdiği çok önemli bir şey var: Fakir yaşamda hayatta kalmaya çalışan insanların hikayesinin ağır ajitasyon dışında da anlatmak mümkün. Umarım ilerleyen bölümlerde bu anlayıştan vazgeçilmez çünkü bunu izlemek gerçekten farklı hissettiriyor. Shameless’ı izleyen biri olarak elbette dizi boyunca karşılaştırmalar yaptım ama sonuçta bir kopya değil de uyarlama izlediğimizin farkında olmak zorundayız.
Dünyayı kurarken halktan ve RTÜK’ten “Ahlaksızlığa özendiriyorsunuz” tepkisi gelmemesi için epey uğraşıldığı belli. Hatta ilk bakışta bunun için çok kasmışlar gibi geliyor ama açıp biraz haber okuyup da hangi ülkede yaşadığımızı idrak edince bu kasılmanın gereksiz olmadığını anlıyoruz. Rahmet’in müstakbel sevgilisinin anne babasının boşanmış olması yine Rahmet’in başına gelen ders çalıştırırken oral sekse maruz kalmanın ancak yanaktan masum bir öpücük olarak hayata geçirilebilmesi, Hikmet’in aşk hikayesinde kadının kocasının dev bir kötü adam olması gibi… Alibi Bar’ın alttan alta bira veren bir kıraathane olması hoşuma gitti. Kev o kadar absürt bir karakter ki sanki direkt atıp yerine dümdüz bir karakter konmuş gibi. Dizinin uyarlanışı tertemiz olmuş gerçekten ama Kev’in yaşam şeklinin de başına gelenlerin de Türk televizyonlarında anlatılabilir bir karşılığını bulamıyorum bir türlü. Belki de kadı kızının kusuru odur.
Bizim Hikaye hem konusu hem de anlatıyı kurma biçimi açısından hem Total’den hem de AB grubundan gerekli desteği alacak gibi görünüyor. Halen karşısında yeni yayın döneminin başarılı örneği Ver Elini Aşk var. Umarım hem ekibin hem de izleyicinin içine sinen bir yapım olarak kalır. Yolları açık olsun.
Mehmet Dinler-Ekranella