TelevizyonGazetesi.com / Detay – Elçin Sangu, Yasemin Allen ve Ozan Dolunay’ın başrollerinde yer aldığı İyi Günde Kötü Günde dizisi, Cumartesi akşamları için farklı bir alternatif konumunda. Dizinin çok etkili bir başlangıç yapamadığı ama hatırı sayılır oranlarda reyting sonuçları elde ettiği ortaya çıkmış durumda.
Dizinin sezon boyunca ekranda kalması ve bir miktar daha yükselmesi beklenebilir. Dizinin reyting elde etme noktasında kanalların çok zorlandığı bu dönemde yine de başrol oyuncularının çekiciliği ile ayakta kalabileceği de görülüyor.Fakat, İyi Günde Kötü Günde dizisinde bazı önemli sıkıntılar var.
Milliyet Blog yazarlarından Anibal Güleroğlu, diziyle ilgili kaleme aldığı değerlendirme yazısında şu detaya özellikle dikkat çekiyor: “Pelin Karamehmetoğlu ve Aksel Bonfil tarafından kaleme alınan senaryosu başlangıç itibariyle yabancısı olduğumuz bir tablo sunmuyor bize. Bu nedenle, sonrasını bilmem ama… Şu an için sürprizlerle dolu sağlam temeli olan bir içerikten söz etmek pek mümkün değil.
Bir yanda gelinliğiyle terk edilmiş olmanın üzüntüsünü ve öfkesini yaşayan, buna karşın başkalarının düğün organizasyonlarını yaparak inadına hayata tutunmayı başaran ve nihayetinde kendisini bırakıp kaçan adamın düğününü organize etmek durumunda kalan Leyla… Diğer yanda düğünden kaçma nedenini herkesten saklayan ve yıllar sonra yeni bir evliliğin arifesinde olan Sarp… Kaderin garip cilvesiyle yeniden karşılaşan bu ikilinin ortasındaysa, tüm iyi niyetiyle Sarp’a güvenerek evlilik hayalleri kuran ve Leyla’ya hemencecik kanı kaynayan Melisa… Ve tabii bu üçlünün çevresindeki aile-arkadaş gurubu.
Görüldüğü üzere aşk üçgeni-aile denklemini yansıtırken kullanılan tipik şablon bir kez daha karşımızda. Esasen bu durumu çok da yadırgamamak lazım. Zira ekranlardaki gençlik-romantizm-komedi üçlüsünü harmanlayan dizilerin çoğu aynı isimler tarafından kaleme alınmakta. Bu da içerik ve karakter benzeşmelerine sebep oluyor haliyle.”
Dizinin başrol oyuncularının uyumlu hali en önemli detaylar arasında bulunuyor. Karakterlerin ve oyuncu performanslarının doğallığı da izleyici üzerinde olumlu etkiler bıraktı. İzleyici, karakterlerin duruşuna bayıldı desek yeridir.
Anibal Güleroğlu, “Öyle gerçek hayattan kopuk çıtkırıldımlıklar, eziklikler veya hava basmalar yok. Hanım kızlarımıza iç bayan saflık veya kocaman kocaman konuşmalı kabadayılık havası da yakıştırılmamış” diyerek karakterlerin doğallığına dikkat çekti.
Başrol oyuncularının enerjilerinin tutmuş olması ve uyumlu hallerinin de ekrana yansıması dizinin geleceği açısında çok güçlü bir tutkal niteliğinde…
Anibal Güleroğlu, izleyicinin bu 3’lü ile kurduğu bağın önemine şu sözlerle işaret etti:
” Elçin Sangu, Ozan Dolunay, Yasemin Allen üçlüsünün uyumlu tablosuna dikkat çekmek isterim. Canlandırma yönünden hem karakterleriyle, hem de birbirleriyle uyumlular. Karakterlerde öyle müthiş bir derinlik olmasa dahi onların performansı sayesinde izleyicinin bu üçlüye sıcak bakıp bağlanması kolaylaşıyor açıkçası.”
Peki, İyi Günde Kötü Günde dizisi bu haliyle ilerleyebilir mi? Reytinglerde ortalamanın üzerinde bulunan dizinin yükseliş sergilemesi kimseyi şaşırtmayacaktır. Ekranda rekabet kıran kırana geçiyor ve dizilerdeki doğallık önemli bir avantaj olarak gözüküyor.
Anibal Güleroğlu’na göre İyi Günde Kötü Günde’nin mevcut enerjisini koruması şart:
“Rekabetin tavan yaptığı bir sezonda ekrandaki yerini alıp Cumartesi yarışına hiç de fena olmayan bir noktadan adım atan ‘İyi Günde Kötü Günde’, güçlü kadın imajı çizerken ipin ucunu kaçırmayan… Karakterlerini karikatürize etmeden oluşturup konuşturmayı başaran… Şamatacı arkadaş çevresine ihtiyaç duymayan… Mantığı yerlerde süründürmeden başlayan… Ve senaryonun aile kanadıyla da ‘evlilik’ olayına dair mesajlar veren bir dizi. Bu tempo ve enerjiyle devam ettiği sürece ‘İyi Günde Kötü Günde’ denecektir elbet.”