– Yazdın, yönettin ve oynadın… Bu üçü bir arada olunca daha mı zordur yoksa işi kolaylaştıran bir avantaj mıdır?
Müfit Can Saçıntı: En azından kendimi daha kolay ikna ediyorum (gülüyor). Şaka bir yana bana göre kolaylık sağlıyor. Ancak meslekte onca yıl geçmesine rağmen ben eleştirilere her zaman açık oldum. Bir filme diziye başlamadan önce, başladıktan sonra dostlarımın, işi bilenlerin fikirlerini mutlaka aldım, alırım.
– 1990’dan beri bu meslektesin. Önce senarist, sonra yönetmen, daha sonra oyuncu…
‘Olacak O Kadar’ ekibine dahil oluşum Levent Kırca’nın verdiği ‘Yetiştirmek üzere senarist aranıyor’ şeklindeki gazete ilanıyla başladı. Levent Kırca’nın yetiştirmesi olduğumu her zaman gururla söylüyorum. TRT’de Cumhur Atalay’ın yanında reji asistanlığı da yaptım.
– Filmle ilgili her şey ne zaman ve nasıl başladı?
Benim filmlerimin mutlaka bir mesajı olur. ‘Yaşamak Güzel Şey’in de mesajları var. Önce o mesajlar parça parça kafamda toplandı, fikir oluştuktan sonra da hayata geçirmeye karar verdim. Bu filmi çekecek param olmadığı için Kanal D’ye gittim. Filmin televizyon haklarını onlara vermeye karar verdim. Bütçe belli olunca da, filmi elimdeki paraya göre çektim. Filmin oyuncu kadrosu bana destek olmak istediler, sembolik ücretlerle kamera önüne geçtiler sağ olsunlar. 19 günde çektim filmi.
– Filmin kahramanı Müfit…
Benim adımı taşıyan Müfit, sıradan bir aile reisiyken sıra dışı bir kahramana dönüşüyor. Ancak toplum olarak da sabrın bittiği anlar vardır. Ve o sırada haksızlıklara sesini çıkaran yüzde doksan kadınlar olur. Müfit de filmin sıra dışı kahramanı oluyor işte. Keşke hiç kahramanlara ihtiyaç duymasak. Ne yazık ki güzel yurdumuz sürekli olarak kahramanlara ve kurtarıcılara ihtiyaç duyuyor.
Müfit Can Saçıntı, parası olmadığı için filmi önce sattı sonra çekti
350
Önceki gönderi