Kösem’in 3-4 bölüm sonra bağımlısı olacağımız sağlamlıkta hikayelere (hayli total) ve karizmatik karakter performanslarına gebe olduğu aşikar. Mekanlar, dekorlar, kostümler, müzikler, varılan teknik anlatım becerisi (Aslan dahil) sunulan 35 dakikayı soluksuz izlememi sağladı. Her yolu denediğim halde (denedim, evet) tek bir sayfasına dahi ulaşamadığım ama matematiğinin çok sağlam olduğu, yaratıcı, yenilikçi sahnelere sahip olduğu kulaktan kulağa yayılan Kösem senaryosu için Yılmaz Şahin’e de ayrıca teşekkür ederim. Kod adına “kestane” dediğim sahneyi perdede izlemek fena halde ağlattı ama bir açıdan da ömrüme ömür kattı misal.. Aklına, fikrine sağlık.
Son olarak itiraf etmem gerekir ki izlediğim 35 dakikanın hemen her karesinde Zeynep Günay Tan rejisinin izi, oyuncu kadrosunda onun kalbindeki dünyanın ayak sesleri vardı. Artık bu hikayeyi bize anlatmayacağı için ne kadar üzgün olduğumu kelimelere dökemem. Kişisel olarak onun emaneti bellediğim bu yolculuğu ön yargısız ve koşulsuz bir sevgiyle gözleyeceğim bilinsin isterim Umarım ve kalben dilerim ki Muhteşem Yüzyıl Kösem, planladığı gibi hikayesini anlatmak için seyirciden yeterli zamanı çalsın. Bize soluksuz izleyeceğimiz şahane masallar anlatsın. Bütün ekibin ellerine sağlık. Yolu açık, uzun ve şenlikli olsun! İzleyin, izletin.
Kaynak: ranini.tv