Nilperi Şahinkaya, 23 Şubat 1988 tarihinde Senegal’de doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: Nilperi Şahinkaya
Doğum Tarihi: 23 Şubat 1988
Doğum Yeri: Senegal
Boyu: 1.67 m.
Kilosu: 54 kilo
Burcu: Balık
Göz Rengi: Ela
Saç Rengi: Kızıl
Babası: Salim Levent Şahinkaya
Kardeşleri: Tek çocuk
Instagram: https://www.instagram.com/nilperi/
Ailesi: Babasının diplomat olması nedeniyle dört senede bir ülke değiştirip farklı ülkelerde okudu. Tek çocuk. Türkiye’ye döndüklerinde anne ve babası boşandı, annesi ile büyüdü. “İstemeden de olsa yeni bir hayata başlamak zorundaydım. Her defasında yeniden bir yıkım yaşıyor, sonra yeniden bir hayat kuruyordum. Bunlar yaşanırken kimse de bana fikrimi sormuyordu. Senegal’de doğdum. Üç aylıkken Almanya’ya geçtik. Ardından Paris’te ilkokul, Bern’de ortaokul okudum. Birçok farklı kafa yapısı, davranış biçimi ve kültürü küçük yaşta keşfettim. Bir oyuncunun açık görüşlü olması çok önemli. Bu anlamda bana iyi geldi.”
Çocukluk yılları: Küçükken farklı ülkelerde bulunmasından dolayı aidiyetsizlik duygusu yaşadı. Karakter yapısı yurtdışında şekillendiği için bazen insanlara fazla sivri ya da rahat gelebiliyor. Hatta bu sebeple lisede uzun süre dışlanmış. “Beni kabul etmeleri zaman aldı. Herhalde onlara farklı geldim. Rahattım, istediğim gibi konuşuyordum. Sonra burada insanların karşısındakilerden belli bir davranış biçimi beklediklerini anladım. Tek çocuğum. El üstünde tutuldum, her istediğim yapıldı. Gerçekten sevgi dolu bir ortamda büyüdüm. Beni çok motive eden bir ailem var. Yurt dışında büyümek benim için şanstı. Orada imkanlar daha fazla. Bir sürü hobi edinebildim ailem sayesinde. Piyano, bale, kayak, binicilik gibi. Hatta ben istemiyordum, onların zoru ile oldu. Şu an onların faydasını görüyorum.”
Eğitim hayatı: İlkokul eğitimini Paris’te, ortaokul eğitimini Bern’de almıştır. 2003 yılında Ankara’ya yerleşip, 2006’da Charles de Gaulle Fransız Lisesini bitirdi ve 2006-2010 yılları arasında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesinde okudu.
Hayatının dönüm noktası: Oyuncu olmaya karar verdiğinde dokuz yaşındaydı. “Ailem beni Garnier Sarayı’nda operaya götürmüştü. Oradaki dekor, ışıklar çok güzeldi. O anda orada yaşamak istedim ve kararını verdim. Oyunu izlerken ‘O dünyada yaşamak istiyorum’ dedim. Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları’nı burslu olarak bitirdim. Mezun olurken ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ dizisi için aradılar, çalışmak için İstanbul’a geldim. Babam, açıkçası bu meslekte aç kalırım diye korktu. Tek çocuğum ama İstanbul’a geldiğim andan itibaren maddi yardımı kesti. Kendi paramı kazanmamı istedi. Tabii ihtiyacım olursa hep arkamdadır.”
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına okul yıllarında rol aldığı ‘Deniz Yıldızı’ dizisiyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisinde canlandırdığı ‘Mesude’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Hiperaktif, eğlenceli, biriyle ilk tanıştığı anda yakınlaşamaz. Önce karşısındaki insanı inceler. “Birine güven duyduğum andan sonra gözüme perde iner. İyi günde de, kötü günde de yanında olmaya özen gösteririm. Kin tutmam. Geçmişi çok çabuk unuturum. Sadece çok yakın arkadaşlarıma fikir danışırım. Dinlemeyi ve gezmeyi çok sevdiğim için arkadaşlarım benimle dertleşmeyi ve dışarı çıkıp eğlenmeyi sever.”
Sosyal: Günlük hayatta vakti oldukça deniz kenarında yürüyüş ya da yoga yapar. Beklemeyi hiç sevmediği için yanında hep bir kitap taşır. Onun dışında genelde sette ya da tiyatroda zaman geçiriyor.
Düşünce yapısı: Daha çok yalnızlığı tercih eden bir insan. Hayatta kimsenin kimseyi çok iyi anladığına inanmıyor. “İnsanın kendini geliştirmesi ve anlaması için yalnız kalmaya çok ihtiyacı var. Sürekli etrafınızdaki insanlarla birlikteyken bir yere kadar gelişip dönüşebilirsiniz. Kişisel gelişiminizi yalnız kalarak tamamlayabiliyorsunuz.”
Sette nasıl birisi? Bir projeye başlamadan önce tutar mı? Tutmaz mı? diye düşünmüyor. Tek kriteri; senaryo ve karakterin içime sinmesi. Oyunculukta, müzikten besleniyor. “Benim için çok önemli bir sahneye girmeden ya da o sahneye çalışmadan önce ona uygun müzikler dinlerim genelde. Enstrümantal müzikleri tercih ediyorum. Ben genelde hep kulaklığımla gezen bir insanım, müzik sürekli hayatımda. Beni çok besliyor. Genelde film müzikleri dinliyorum.”
Mutluluk kaynağı: Oyunculuğunun iyi olduğunu duymaktan çok mutlu oluyor. “Daha iyi olmak için motive edilmeye ihtiyacı olan biriyim. Kendime güvendiğimde her şeyi başarabilirim. Aslında hepimiz öyleyiz. Artık oyunculuğuma güveniyorum. Güvendikçe de gelişiyorum. Oynarken kendimi bırakıyorum. İçimden ne geliyorsa yapıyorum. ‘Ya komik olursa?’ korkusu yok.
İlk sinema filmi: Ömer Faruk Sorak/ Yahşi Batı
Aşka bakışı: İlk görüşte aşka inanıyor. “Tabii öyle şimşekler çakmayacak ama onu hissedeceğime inanıyorum. Aşk bence; Birbirimizi anlayamasak da olduğumuz gibi kabul edebileceğimiz bir kişiyle; birbirimizi sevdiğimiz için, değiştirmeye çalışmadan ve yargılamadan birlikte olmak. Yoğun aşklar yaşadım ama sonuna kadar yanımda duracak biri olmadı.”
Hayata bakışı: Hayatta şanslı olduğunu düşünüyor. Çok ülkede yaşamasının kendisini daha cesur yaptığına inanıyor. “Bazen çok üzüldüğümü, sonradan neden olmadığını görüp, ‘Aaa bundanmış’ dediğimi çok hatırlıyorum. Ve genelde de bir şeyi çok istiyorsam oluyor. Çok gezip çok ülke görmek insanı hayattaki atılımlarında daha cesur biri yapıyor. Dünya daha küçük, hedeflerim daha ulaşılabilir hale geliyor. Başarısızlıktan korkmuyorum. Bunun bana kattığı başka bir özellik de, her şeyden ve her yerden çabuk sıkılıyor olmam. Küçükken sürekli yeni hayatlara başlamak zorunda kaldığım için, şimdi de bunun devamı gelsin istiyorum. Kimseye ya da hiçbir duruma bağlanmıyorum. ‘Artık bitti.’ dediğim anda bir daha geriye dönüp nostalji yaşamam. Devamlı ileriye dönük, yeni deneyimlere açık yaşarım. İnsanlarla daha rahat iletişim kurarım.”
İş hayatına bakışı: Oyunculukta sınırları yok. “Ama senaryo beni gerçekten etkilemeli ve gerçekten gereken bir sahne olmalı. Yoksa sadece çıplaklık için konulan bir sahneye karşı gelirim.”
Kariyer planı: İçinde maceraperest, dünyayı gezerek tatmin olmayı bekleyen biri var. Sürekli farklı rolleri oynamak istiyor. “Oyunculuk hoş ama sanki yetmiyor. Nereye kadar beni tatmin edeceğini düşünüyorum şimdilik. Bundan sonra kötü karakter canlandırmak istemem. Aslında hiçbir rolü defalarca oynamak istemem, her zaman farklılık isterim. Oyuncu için heyecan verici olan şey; yeni bir karakter yaratmaktır. Güçlü ama iyi huylu karakterlere yönelmek isterim.”
Gelecek Hayali: Yurt dışında da mesleğini yapmak istiyor. “Bir sürü dil biliyorum, bunlardan faydalanmak, başka setler görmek isterim. Ama bu konuda acelem ya da takıntım yok. Hedeflerle yaşamaktan sıkıldığım için, yeni hedefim hedefsiz ilerlemek; hayat ne sunuyorsa onu olduğu gibi kabul etmek.”
Kaygıları: Dünyadaki ötekileştirmenin fazlalaşmasını endişe verici buluyor. Dünya dertleriyle ilgileniyor, haberleri olabildiğince farklı kaynaklardan okumaya ve her şeyden haberdar olmaya çalışıyor. Dünya geneline bakınca çok fazla bölünmeye başladığımızı, ötekileştirmenin fazlalaştığını görüyorum. Gruplaşmalar çoğaldı. Sanatla ilgilenen biri olarak bunlar bana yara veriyor. Çünkü sanatta ‘aslında hepimiz özümüzde biriz’i anlatmaya çalışıyoruz.”
Rol modeli: Annesi. “Ben de annem gibiyim. Canı ne istiyorsa onu yapmış hayatta. Her zaman iyi şeyler yaşamamış ama sonuçlarına katlanmış. Garantici bir kadın değil annem. Maceracı bir kadın. Hakikaten hayatı dolu dolu yaşamış bir kadın. Hep istediği gibi hareket etmiş, o konuda hep bir modeldi bana.”
Hobisi: Şiir yazıyor. İlk şiirini üç yaşında söylemiş ve annesi de not etmiş. “Hâlâ da şiir yazıyorum ama kimseyle paylaşmam. Kendimi motive etmek için yazı yazmaya ihtiyacım var. Yazı yazmak kendimi iyi anlamamı sağlıyor. Bir gün sonra bile okuduğumda neyi neden yazdığımı, hayatta neyi aradığımı, neyi keşfetmeye çalıştığımı daha iyi seçebiliyorum. Herkes yazı yazmalı bence.”
Erkekte çekicilik kriteri: Yapı olarak kendinden güçlü erkekleri çekici buluyor. “Ona sığınabileceğimi hissetmeliyim. Anne rolünü oynayan kadınlardan değilim. Genelde erkekler çok güvenilir, sadık, mıymıy olur ya da çok çapkın, gözü dışarıda olur. Ben böyle ikisinin tam sentezini istiyorum.”
Doğa ile ilişkisi: Oturup doğayı izlemeyi, yürümeyi çok seviyor. Doğadan her zaman ilham alıyor.
Evde ne yapar? Evde olduğunda genelde film izlemeyi seviyor.
Hangi filmden etkilendi? Wes Anderson’ın filmlerini çok seviyor. “Görüntü açısından beni çok etkiliyor. ‘The Grand Budapest Hotel’ çok masalımsıydı.”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2020 – Yeni Hayat /Nevin
2019 – Aynen Aynen /Nil ( Mini Dizi)
2019 – Kuzgun /Güneş
2018 – Yaşamayanlar /Melisa
2016 – N’olur Ayrılalım /Temmuz Akıncı
2017 – Bu Şehir Arkandan Gelecek /Aslı Tanöz
2014/2015 – Kiraz Mevsimi/ Şeyma Çetin
2013/2015 – Kayıp /Defne/Sedef
2010/2013 – Öyle Bir Geçer Zaman Ki /Mesude Akarsu
2009/2010 – Deniz Yıldızı /Hande
SİNEMA FİLMLERİ
2020- Gelincik/ Sibel
2019 – Karakomik Filmler 1 /Jaclyn
2017 – Deli Aşk /Melodi
2017 – Benim Babam Bir Melek /Sandra
2017- Vultur/ İnes ( Kısa Film)
2009- Yahşi Batı/ Alice Bouton
TİYATRO OYUNLARI
2008 -Sis / Dali
2009 -Kel Kantocu /Mme Smith
2010 -Orkestra /Pamela
2010-Gişe /Müşteri
2011/2012 –Yaklaştıkça/Alice
2013/-2015 -Kim Korkar Hain Kurttan /Honey
2018 -Kalp /Emma
ÖDÜLLERİ
2005 -Tevfik d’Or Tiyatro Festivali /En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu
2005-Avignon Tiyatro Festivali Özel Daveti
2006-Tevfik d’Or Tiyatro Festivali /Fransız Büyükelçisi Özel Ödülü
2019- 24. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülü/Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncu/ Kalp