Milliyet Blog’dan Kenan Işık, Fox TV’nin yeni başlayan dizisi Yasak Elma’ya sert bir eleştiri getirdi:
“Yasak Elma”.
Fox Tv’de gösterime girdi.
Ama, inanın bu kadarı olmaz.
Yarım saat dayanabildiğim dizinin ilk bölümünün daha başlarında, toplumun bir kesimince rol model olarak alınabilecek tiplemeler aracılığıyla, toplumun, nasıl bir düşüncesizlikle veya kimbilir belki de bilinçli bir sabırsızlıkla, her türlü insani, kültürel ve etik değer hoyratça ayaklar altına alınarak idealize edilip yozlaştırılmaya çalışılabildiğini… dehşet içinde izledim.
Uyduruk konu sözüm ona ultra zengin bir sosyal çevrede geçen olayları ele alıyor.
Bu nasıl bir zengin çevre ki, sosyal sorumluluk, dikilip sulanmadan bırakılan 2 fideyle sembolize edildikten sonra, geçimlerini sağlama telaşesindeki insanların rüyalarında bile göremeyecekleri modern şatolarda, değirmeninin suyunun nereden geldiği tam da anlaşılamayan sultan sofralarında her türlü çürümüşlüğün ve kokuşmuşluğun olağanlaştırılarak reklam edilebildiği kadar sıradan ve doğalmış gibi sunulabiliyor.
Sanat, kültür, estetik,… hak getire.
Ortamdaki tüm kadınlar ve erkekler sadece fingirdeşmenin derdinde. Kimin eli kimin cebinde, belli değil. Her biri öbürünün kaçıncı, karısı, kocası da, ama her nasılsa yine de gözleri yek diğerinin eşinde,..
Kızlar, evli, bekar, fark etmez, zengin koca ayartıp saygınlık kazanmanın peşinde… Ayaklarını kaydırarak yerlerine geçmeye çalıştıkları kadınların başarı hikayeleri de benzer… Herifler deseniz ha keza aynı… Baş kadın kahraman, kocasını ayartsın diye “kız” istihdam ediyor… Zina baskını yaptırıp boşanırken paralara konacak, öbür sevgilisiyle evlenecek. “Öbür” sevgilisi, karısını bırakmış, bu boşanmayı bekliyor sabırsızlıkla… Kız, ayartma görevi aldığı adamın servetinin peşinde…
Konu bu…
“Efendim, amaç, betimlenen bu yapının eleştirisi…” diyerek kimseyi kandıramazsınız. Öyle yutturarak izlettiğiniz bu film, bu tür (sözüm ona eleştiri amaçlı) mesajı algılayabilme donanımı ve kapasitesi sınırlı geniş çevrelerde tersten anlaşılıyor ve öyle benimseniyor.
Verilmek istenen mesaj ne olursa olsun, hiç kuşkunuz olmasın birilerinin anladığı şey şu; “Güzelsen, sat bu güzelliği zengin ol…”
Geçtim, geçim derdindeki alt gelir grubu geniş kitleleri, Türk sosyetesi ve burjuvazisi bu furya karşısında nasıl böylesine tepkisiz kalabiliyor, bu rezalete göz yumabiliyor?
Ben, mesleğim gereği bu memleketin her bir santimetrekaresini karış karış gezdim. Ayakta kalabilme mücadelesi içindeki sanayicimizi, tüccarımızı, esnafımızı, müteahhitimizi işinin başında, aşının peşinde, izledim, gördüm… Ben böyle bir şey görmedim.
Ben görmedim de, yoksa gerçek bu mu? Salak olan ben miyim? Eğer öyleyse sözüm yok. Ama öyle değilse, birilerinin bu rezalete dur demesi gerekmiyor mu?
Ordusu, ülkenin ve ulusun bekası için yurt dışında canla başla savaşan, işsizliğin alıp yürüdüğü, eğitimin, adaletin, güvenliğin, ekonomik sıkıntıların cenderesindeki toplum gerçeklerinin gözlerden ırak tutulduğu ortamda bu diziler ne yazık ki tüm kanalların tek gıdaları….
Sonra, bir tosuncuk çıkıp bir “çiftlik bank” kuruyor, yüzbinlerce kişiyi kandırabiliyor. O yüzbinler kimler?
Saati gelince sabırsızlıkla beklediğim “3genonline” programını izlemeye geçtim ama gördüğüm rezaletin allak bullak ettiği kafamla onu bile doğru dürüst algılayamadım.
İzlemeyin böyle dizileri kardeşim… Yok böyle bir şey…
Kenan Işık – Milliyet Blog