Gözde Seda Altuner, 16 Haziran 1982 tarihinde Tokat’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: Gözde Seda Altuner
Doğum Tarihi: 16 Haziran 1982
Doğum Yeri: Tokat
Boyu: 1.68 m.
Kilosu: 60 kilo
Burcu: İkizler
Göz Rengi: Kahverengi
Instagram: https://www.instagram.com/gozdesedaaltunerr/
Evcil Hayvanları: Kedileri var.
Ailesi: Tokat’ta doğdu büyüdü. Dört kişilik bir ailenin en küçüğü. Ailesi oyuncu olması konusunda hep destek oldu. “Ailem oyuncu olmak istediğimi öğrenince aslında çok destek oldu. Lisede hocalarım ‘Bu kızı konservatuvara gönderin’ diyorlardı. Ama ailemde daha çok ‘Oyunculuk hobi olsun, bir mesleğin, altın bileziğin olsun’ düşüncesi vardı. Ailem her zaman benim için her şeyden değerli oldu. Ancak yaş ilerledikçe ailenin ne kadar önemli ve yeri doldurulmaz bir değer olduğunu insan çok daha iyi hissediyor. Onların sağlığı, huzuru ve iyiliği yaşamımın en önemli amacı desem abartmış olmam.”
Çocukluk yılları: Oyuncu olmak çocukluktan itibaren istediği bir şeydi. “Oyunculuk, küçüklükten beri hep aklımdaydı. Çocukken oynadığımız oyunları düşünüyorum. Küçük bir şehirde yaşadığımız için arkadaşlarımla beraber çok vakit geçirirdik. Çok özgürdük çocuk olarak. Çok güzel oyunlar kurup oynardık. Şimdi baktığımda şaşırıyorum, bayağı doğaçlama yaptırıyormuşum herkese. ‘Sen şu ol, ben bu olacağım’ gibi roller verip yönetiyormuşum hepsini. Okuldaki müsamerelerin en çok öne atlayan kızıydım her zaman. Tokat’ta doğdum. Orada büyüdüm. Aslına bakılırsa o dönemde yaşadığım çevre ve koşullar tiyatrocu olmayı hedeflemek için çok teşvik edici bir ortam sunmuyordu. O yıllarda Anadolu’nun küçük kentlerinde yaşamış olanlar ne demek istediğimi anlayacaktır. Buna rağmen içimde hep bu mesleğe dair bir sevgi ve arzu taşıdım. Ayna karşısında hiç poz kesmedim ama kendimde o ışığı, enerjiyi daima hissettim. Yaşadığım kentte uzunca bir dönem sinemamız bile olmadı. Etrafımızda öykünebileceğimiz, örnek alabileceğimiz insanlar yoktu. Bunca yıl sonra, oyunculuğun insanın doğarken içinde getirdiği bir duygu olduğuna gerçekten inanıyorum. Başka meslektaşlarımın benzer hikayeleri de destekliyor bu inancımı. Okulda müsamereler için en istekli kişi hep ben oldum. Lisede kendi yazdığım bir stand-up gösteri yapmıştım. İlgim, merakım hep bu yöndeydi. Biz çocukluğumuzda arkadaşlarımla, kuzenlerimle kendi oyunlarımızı yazıp oynardık. Eğlenmek için yapardık ve çok da eğlenirdik. Bugün geriye dönüp baktığımda ne kadar yaratıcı ve yetenekli olabildiğimize şaşırıyorum.”
Eğitim hayatı: Müjdat Gezen Sanat Merkezi Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu.
Hayatının dönüm noktası: Çocukken izlediği ‘Genco Erkal’ın bir oyunu hayatının akışını değiştirdi. “Tokat’a nadiren İstanbul ve Ankara’dan oyunlar gelirdi. Koşa koşa giderdim. 15-16 yaşımdayken Genco Erkal’ı izledim, ‘Yalınayak Sokrates’ oyununda. O gün dedim ki oyunculuk benim hayalim değil, gerçeğim olacak. Bu yoldan dönmeyeceğim, ne gerekiyorsa yapacağım. İşte böyle başladı. Meslek olarak oyunculuğu seçmek isteyen hemen her çocuğun ailesi gibi benim ailem de öncelikle başka bir meslek edinmemi mantıklı buluyordu. Yeditepe Üniversitesi’nde Radyo – Sinema ve Televizyon bölümüne girdim. Tiyatro Kulübünün kapısından ayrılmadığım için okul pek iyi gitmiyordu. İçimdeki hevese daha fazla kayıtsız kalamayacağımı hissettim. Aynı yıl Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin sınavına girip burslu olarak kazandım. Hayatımdaki en önemli kırılma noktasıydı. Eğitimim süresince ve sonrasında Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda oyunlarda oynadım. Sinema filmlerinde ve televizyon dizilerinde rol aldım. İlk televizyon deneyimim Eşref Saati dizisiyle oldu.”
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına 2007 yılında, ‘Eşref Saati’ dizisinde canlandırdığı ‘Lütfiye’ karakteriyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Sadakatsiz’ dizisinde canlandırdığı ‘Gönül Güçlü’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Enerjik, samimi, doğal, evcimen, birçok şeye, yaşadığı günlük bir takım olaylara mizahla yaklaşmayı seviyor. “Kendi alanına, sınırlarına çok değer veren biriyim. Duygularımı yüksek, yoğun yaşarım. Bunun da mesleki anlamda çok faydasını görüyorum. Ailem ve arkadaşlarım çok önemli benim için. En önemli hatta. Bir de çok tez canlıyım.”
Sosyal: İş dışında, evde doğal ve kendi halimde olmayı seviyor. “Zaman zaman bakımsız olduğum da söylenebilir. Kuaförüm yakın arkadaşımdır. Her gittiğimde azar işitiyorum bu yüzden. Evde vakit geçirmek hayatta en sevdiğim şey olabilir. Okumak, yazmak, müzik dinlemek ve kedilerimle eğlenmek en çok keyif aldığım şeyler.”
Düşünce yapısı: ‘Sadakat’ kavramının hayatın her alanında önemli olduğunu düşünüyor. “Sadakat herkes için, bütün hayatı yönlendiren, en önemli mesele. Benim için de öyle tabii. Bütün hikâyelerimin asıl yazarı o. Hayatta değerli, anlamlı olan her şeyin merkezinde o var. Başta, insanın kendisiyle olan ilişkisinde önemli yeri var sadakatin. Çünkü oradan başlıyor her şey. Dürüstlük kişide başlıyor ve dünyaya yayılıyor.”
İlk sinema filmi: Eşref Dinçer/ İş Arıyoruz
Hayata bakışı: Takıntıları var, hayata sürekli pozitif bakamıyor. “Herkes kadar benim de takıntılı olduğum konular var. Kendi düzenim, yaşam alışkanlıklarım ve mahremiyetim konusunda takıntılıyım diyebilirim. Hayata hep pozitif yaklaşmıyorum. Bunu da biraz sıkıcı buluyorum zaten. Hayat inişleri çıkışları, yağmurlu ve güneşli günleri olan bir yolculuk. Bunun her anına aynı duyguyla yaklaşmak bence samimi de olmaz. Pozitif ve mutlu olabildiğim zamanlara daha sıkı tutunduğumu söyleyebilirim.”
İş hayatına bakışı: Yaşadığımız toplumun çok renkli olmasını mesleği açısından bir avantaj olarak görüyor. “Çok farklı coğrafyalardan, farklı dinamikleri olan insanların bir araya geldiği bir toplumda yaşıyoruz. Bu da tabii bizim mesleğimiz için çok fazla renk ve malzeme demek oluyor. Bence toplumumuz da benim gibi biraz tez canlı. Duygularımız çok önde, tepkilerimiz çok ani olabiliyor. Herkes işini iyi yaptığı zaman ortaya etkileyici, izleyiciyi alan bir iş çıkması kaçınılmaz. Başarılı senaryo, iyi bir reji, işinin ehli oyuncular ve çok iyi bir yapım. Tüm bunlar bir araya geldiği zaman başarı da kaçınılmaz oluyor. ‘Sadakatsiz’ de tüm ekip çok iyi olduğu için izleniyor. İyiyi veya kötüyü oynamak, ikisi de kolay değil. Kötüyü oynamak daha çok malzeme ve renk sunduğu için kolay ve eğlenceli görünebilir. Ancak dozunu tutturamazsanız bu defa karikatür ve itici gelmeye başlar. İyiyi oynarken de doğallığı yakalama dengesi zorluk yaşatabilir. Denge kaçarsa sıradan ve sıkıcı olma riski doğar. Ben daima bu doz ve denge konusuna dikkat etmeye gayret ediyorum. Mustafa Alabora’nın daima kulağıma küpe olmuş bir tavsiyesi var: Doğal oynamakla alelade oynamak arasında ciddi bir fark vardır.”
Kariyer planı: Kariyerinde, iki temel hedefim var; oyunculuğuna sürekli bir şeyler katarak ilerlemek ve yazdıkları, yazacaklarıyla anılabilmek. “Bir gün kendi yazdığım bir filmde rol almayı çok istiyorum mesela. Hayat önümüze ne getirir bilinmez ama ben sinemada da tiyatroda da hep olmak istiyorum. Umarım dizilerde olduğu gibi perdede ve sahnede de buluşuruz önümüzdeki dönemde. Tiyatroda oynamayı özlüyorum, tiyatroyu, sahnede olmayı gerçekten çok seviyorum. Pandemi öncesinde de uzun süre sahneden uzak kaldım. O nedenle, özlemenin de ötesinde, burnumun direği sızlıyor desem yeridir.”
Kimlere hayranlık duyar? İlham yönünden her oyuncudan hatta her insandan biraz besleniyor. “Yeteneğine hayranlık duyduğum, rol model gördüğüm isimler de var ama saymakla bitmez. Beni en çok heyecanlandıran oyunculara örnek olarak Meryl Streep, Marlon Brando ve Viola Davis’i sayabilirim.”
Sosyal medya ile arası nasıl? “Sosyal medyayı gerektiği kadar kullanıyor. “Teknoloji hayatımızı çok kolaylaştırıyor ve daha keyifli hale getiriyor. Bunu inkâr edemeyiz. Diğer taraftan teknolojinin yaşattığı sorunlar bazen tadımızı kaçırıyor. Her şeyin aydınlık ve karanlık tarafı var. Ben amacına uygun kullanıldığı sürece daima yararlı olduğunu düşünüyorum. Özellikle sosyal medya konusunda henüz bir kültürün oluşmakta olduğunu düşünüyorum. Zamanla daha da yararlı ve keyifli hale geleceğine inanıyorum.”
Evde ne yapar? Set haricinde evde olmayı, kedileri ile vakit geçirmeyi seviyor. “İki tane harika kedim var, evimi ve evde vakit geçirmeyi seviyorum. Genelde evde sosyalleşirim, çok sevdiğim arkadaşlarımın evinde veya benim evimde buluşuruz. O yüzden bu pandemi kısıtlamaları çok sarsmadı beni.”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2020/2021- Sadakatsiz / Gönül Güçlü
2018- Avlu
2016- Paramparça / Leyla Baltacı
2015- Eğlendirme Dairesi
2010- Öyle Bir Geçer Zaman ki
2009- Çılgın Kanal / Sevcan
2007- Hayat Kavgam
2007/2008- Eşref Saati / Lütfiye
SİNEMA FİLMLERİ
2019- Söz Vermiştin / Bilge
2017- Street / Cadde (Kısa Film)
2016- Kocan Kadar Konuş: Diriliş / Ece
2013- Celal ile Ceren
2012- Velvet Socks/ Girlfriend (Kısa Film)
2011- Cast-ı Olan mı Var / İşsiz Oyuncu (Kısa Film)
2009- Melekler ve Kumarbazlar / Aydan
2008- İş Arıyoruz / Pelin