Ana sayfa Oyuncu Biyografileri Ayça Erturan Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

Ayça Erturan Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

tarafından ker_def

Ayça Erturan, 1 Ağustos 1983 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Türk dizi, sinema, tiyatro oyuncusu ve yazar.

Adı: Ayça Erturan
Doğum Tarihi: 1 Ağustos 1983
Doğum Yeri: İstanbul
Boyu: 1.70 m.
Kilosu:  60 kilo
Burcu: Aslan
Göz Rengi: Kahverengi
Saç Rengi: Siyah
Eşi: Oğulcan Kırca
Kardeşleri: Ablası var.
Instagram: https://www.instagram.com/aycaerturan/
Evcil Hayvanları: Köpekleri var.

Ailesi:  İstanbul’da doğdu büyüdü. Annesi ev hanımı, babası bankacı, bir ablası var. 31 Ağustos 2014 tarihinde uzun süredir birlikte olduğu Levent Kırca’nın oğlu Oğulcan Kırca ile evlendi. “Benim zıttım, daha analitik bir kafaya sahip bir ablam var. Mühendis zaten. Sarışın ve çok güzeldir, yolda görseniz ‘Ablası’ demezsiniz. Annem çok duygusal, bazen insanı sinirlendirecek kadar iyidir. Eve hırsız girse ‘Oğlum, şurada takılar vardı, onları unutmuşsun’ der. Ben babamın kızıyım. Tipim de çok benzer. Küçükken sık sık beni Yeşilçam Sokağı’na götürür, tiyatro ve sinema üzerine kitaplar okuturdu. Benim süper kahramanım babamdır. Zamanı doğru kullandığı için, hayata dair çok şey öğrettiği için, her daim pozitif olduğu ve gülmeyi, gülümsetmeyi bildiği için. Bence bu devirde, hatta her devirde güldürmek bir süper güçtür. Ben, ayağı yere basan, gerçekliğe dayanan kahramanları daha çok severim. Örneğin Pursuit of Happiness filmindeki baba bir süper kahramandır. Kızım olmadan asla filmindeki anne bir süper kahramandır. Miss Doubfire’da Robin Williams bir süper kahramandır. Benim babam da öyle bir süper kahraman.”

Çocukluk yılları: Çocukluk yıllarını hayatının en güzel yılları olarak görüyor. “80’ler ve 90’ların kesiştiği noktada geçen bir çocukluktu benimkisi. Dönüp baktığımda ‘Hayatımın en güzel yılları’ diyorum. Annemin yemek yaparken hazırladığı kıymalı harcı ekmek arası yapıp ‘Susam Sokağı’ izlemek paha biçilemezdi. Şimdi bile, ilerde bir gün çocuğum olursa, ona eski ‘Susam Sokağı’ videolarını izletmek isterim. Ben tam bir sokak çocuğuydum, ‘Akşam ezanı okunmadan evde ol’ klişesini sonuna kadar delmişimdir. Düşe kalka büyüdüm. O yüzden vücudumda kalmış çocukluğuma ait tüm yara izlerini severim.  Aslında konservatuar okuyacaktım. Sonra düşündüm ve ‘Kesin beni almazlar’ dedim. Sınavına bile girmedim. Annem birilerine anlatırken ‘Kızım filanca üniversiteyi bitirdi’ diyebilsin diye girdim üniversiteye. Yoksa okumakla her şey olmuyor. Lise yıllarımda MSM’nin yaz kuşlarına gittim. Üniversitedeyken Pera Güzel Sanatlar’da oyunculuk eğitimi aldım. Ve sonrasında BKM Mutfak geldi.

Eğitim hayatı: İlk, orta okul ve liseyi İstanbul’da bitirdi. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo ve Televizyon Bölümü’nden mezun oldu.

Kariyerinin dönüm noktası: BKM Mutfak’a girişini kariyerinin dönüm noktası olarak görüyor. BKM için CV bırakmıştım. Mülakata çağırdılar. 3000 kişi başvurmuştu. Mülakatı geçtim. Sırada performans sınavı vardı. Yılmaz Erdoğan’ın oyununun bir parçasını, onu kusursuz oynamış Demet Akbağ önünde sergileyecektik. Çok şükür o da iyi geçti ve BKM yıllarım başladı. BKM asıl okulumdur. Çoğu şeyi orada öğrendim. En başta da yazmayı. Kendi skeçlerimizi üretmemiz muazzam bir şeydi. Mizah yapmak isteyen biri için bulunmaz bir fırsattır BKM Mutfak.”

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, ‘Avrupa Yakası’ dizisinde canlandırdığı ‘Banu’ karakteriyle başladı.

Hangi proje ile parladı? ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’ programı ile büyük bir kitle tarafından tanındı.

Kişilik özellikleri: Güler yüzlü, neşeli, pozitif, çalışkan, azimli, hayatı akışına bırakıyor.

Düşünce yapısı: Başkalarının yaşadığı hayatlar üzerine ahkam kesmemek gerektiğini düşünüyor. “Şu dünyada yaşadığım kısacık sürede öğrendiğim bir şey varsa, benim doğrularımın herkesin doğrusu olmadığını anlamak ve ısrar etmemektir. Kimin ne yaşadığını biz bilemeyiz. Sanatta da, siyasette de tek bir doğru yok. Ama hepsinde doğrular ve yanlışlar var. Yanlışlar da, doğrular da, kişinin yaşadığı özel şeyler.”

Mutluluk kaynağı: Levent Kırca’nın gelini olmaktan mutluluk duyuyor. “Levent Abi öncelikle çocukluğum. Sonrasında babam. 15 sene de yanında vakit geçirebilme şansına sahip oldum. Ve onunla geçen yıllar okul oldu benim için. O zamansız bir insan. Bu yüzden hicvettikleri hâlâ güncelliğini koruyor ve ilerde de eserlerine gülmeye devam edeceğiz. Aslında ben onun gelini olmaktan gurur duymakla beraber hep sakladım bu durumu! Hatta onun projelerinde yer almadım. Bu denli büyük bir isimle hava atmak kolay olurdu. Ben kendi çabamla bir şeyler yapmak istedim hep.”

İlk sinema filmi: Yılmaz Erdoğan/ Neşeli Hayat

Aşka bakışı: “Evliliği dinamik tutan şey, değişimdir. Gelişimdir. Aynı kalmamaktır. Kendine katmaktır. Karşı tarafın da kendine katmasıdır. Hayatımızda karlı, yer yer yağışlı ya da fırtınalı günlerimiz olsa da ilişkimiz bir şekilde güneş açtırmayı başaran cinsten.  Aşk biter, yerini sevgi alır. Saygı ile sevgi birlikte yürüdüğü zaman ilişkinizin yanına mavi tıkı alırsınız. Evliliğin çocuk için önemli olduğunu düşünüyorum. Biz eşimle hâlâ evli gibi değil, sevgili gibiyiz. Uzun birlikteliğimizin sırı, birbirimize dürüst olmamız ve saygımızdır. Tartışmış olabiliriz ama kavga ya da hakaret hiç olmadı. Gençler saygıyı önceliklerine koymuyorlar bence.”

Hayata bakışı: Hayatta pozitif enerjinin gücüne inanıyor. “Sizden önce yaşananları ve sizden sonrasını biraz düşündüğünüzde, aslında bu dünyada geçirdiğiniz zamanın çok kısa olduğunu idrak ettiğiniz zaman, negatiflikle, aşırı hırsla, kendinizi veya başkalarını incitmekle zaman kaybetmemeniz gerektiğini anlıyorsunuz. Ben, etrafımdaki insanlar mutlu olduğunda daha çok coşan biriyim. Pozitif enerji de, asabiyet de bulaşıcıdır. Ben güzel enerji bulaştırıyorsam ne mutlu.”

İş hayatına bakışı: Oynadığı karakterlerle gerçek Ayça arasında her zaman ortak özellikler olmasa da genelde ortak payda bulmaya çalışıyor. “Bulamazsam, çevremdeki insanları çok gözlemlediğim için onlarla karakter arasında bir yakınlık varsa onu kullanıyorum. Benimki masum bir hırsızlık. Güldürmek kesinlikle ağlatmaktan daha zor.  Bırakın sahneyi, günlük hayatta bile öyle. BKM Mutfak, bu açıdan bana inanılmaz tecrübe kazandırdı. Güldürmek ciddi bir iştir ve kolay değildir. Her iki durumda da oynadığınız şeye çok inanmalı ve inandırmalısınız. Gülmek çok değerli. İstersem karşımdakini ağlatırım, en kötü moralini bozarım. Güldürmek ise çok zor. Sağ olsun Yılmaz (Erdoğan) abi sayesinde potansiyelimi daha çabuk keşfettim. Her gün birkaç kişiyi güldürmezsem rahat edemiyorum.”

Kariyer planı: Oynadığı rollerin farklı olmasını özellikle tercih ediyor. “Farklı roller bana mesleki ve kişisel açıdan yeni keşifler sağlıyor. Kafamda kariyer planlaması yapmıyorum ama hayallerim var. Mesela, kendi yazdığım filmi çekip oynamak. Aynı zamanda yazmaya da devam ediyorum, yazmada Yılmaz abi ustamsa, İbrahim Büyükak da kalfamdır. Bana yazarlığı İbrahim Büyükak öğretti. Sinema filmi yazıyorum bir kitap yazdım. Yazmak hiç vazgeçemeyeceğim bir şey. Yılmaz abinin dediği gibi yazdıkça kendimi yetiştiriyorum. Bana hep komedi teklifleri geliyor halbuki ben dram, macera ve korku filmlerinde de boy göstermek isterim. ‘O Kadar da Değil’ adlı bir kitap yazdım. Benim insanları güldürmek gibi bir derdim var. Kendimi bildim bileli bu böyle. Bu kitapta da önceliğim bu. Mizahın dramdan beslendiğini düşündüğüm için benim kitabımda insanlar bu dramatik durumların ortaya çıkardığı trajikomik durumları ‘benim de başıma gelmişti!’ diye okuyacaklar. Ya da ‘Ben olsam ne yapardım?’ diye soracaklar.”

Kaygıları:  Komedyenliğin hala bir erkek mesleği gibi algılanmasına üzülüyor. “Ah bu dert beni bitiriyor! Bizim gibi mizahı güçlü olan bir ülkede, kadının kendini sansürlemek zorunda hissettirilmesi, erkeğin yaptığı benzer bir şakayı yapınca insanların ‘Aa ne dedi!’ diye elini ağzına götürmeleri beni çıldırtıyor. Kadınlar her alanda olduğu gibi komedide de şahaneler. Sahneye çıkıp izleyiciyi gülmekten kırıp geçiren birçok kadın arkadaşım var ve niceleri de gümbür gümbür geliyor.”

Sosyal medya ile arası nasıl? “Sektörde iş, ne kadar takipçin varsa o kadar başarılısına geldi. Bunu önceleri pek kanıksayamadım. Hiç gerçekçi olmayan takipçi sayıları, takipçi sayılarına oranla beğenilme ve izlenme orantısızlıkları. Etkileşimlerin azlığı ama artan takipçi sayıları vs. Ama bu da bir iş haline geldi. Sektör kendine bir kriter buldu. Eğer seçilme kriteri takipçi sayısıyla ölçülüyorsa o zaman takipçi sayılarının bir ‘business’ olarak artması da kanıksanmayacak bir şey değil. Su akar, yolunu bulur. Bununla ilgili sadece temennim olabilirdi. Köroğlu Destanı’nda ‘Silah icad oldu mertlik bozuldu’ demişler. Takipçi satın almak da sosyal mecra destanında mertliği bozsa da, sistemin işleyişi budur. Kendi kendine değişir ya da evrilir. Başka kriterler çıkar veya değişmez. Buna takılmıyorum ben. Oyuncu seçiminde hâlâ yeteneğe bakan yapımcılar var Allah’tan.”

Evde ne yapar? Boş zamanlarını evinde hiçbir şey yapmadan geçirmeyi seviyor.  “Ben çok güzel hiçbir şey yapmam. Hiçbir şey yapmadan oturabilmek bazen çok kıymetlidir. Bir de yemek yapmaya bayılırım. Kendimce yeni tarifler uydurur arkadaşlarıma ikram ederim. Onları ağırlamayı çok severim.”

Formunu nasıl koruyor? Kilo verme nedeninin ‘Güldür Güldür Show’daki rol arkadaşları Eser Yenenler ve İbrahim Büyükak olduğunu söylüyor. “O dönem 18 kilo verdim. Sahnede olduğumuz dönemde bana tosun, dombili deyip dururlardı. Bir dönem kortizon kullandığım için kilo almaya başlamıştım. Kilolarımı vermemde Dr. Gürkan Kubilay’ın da etkisi yadsınamaz. Bu arada yok tenismiş, yok fitness’mış. Onlar yalan dolan. Artık insan gibi yiyorum. ‘Toplumumuzda balık etli kadınlar sevilir, sempatik bulunur ama ben zayıflayınca bu özelliklerimi kaybederim’ diye hiç düşünmedim. Balık etli olunca daha kadınsı bir hava oluşuyor. Son yıllarda özel bir diyet uygulamak yerine spor yapıyorum, gluteni azalttım ve herkese yeşil çay tavsiye ediyorum.”

Modayı takip ediyor mu? “Modayı çok takip etmiyor. “Aksesuar severim ama çok kullanmam. Evde bir sergi açabilecek kadar takım var; kimi zaman üşengeçliğimden midir bilinmez, kullanmam. Bileklik ve saat tamamlayıcı parçalarımın başını çeker. Gardırobumda en sevdiğim parça, tulumlarım. Renk renk tulum alırım. Modayı çok takip ettiğim söylenemez. Ama sette bize giydirdikleri kıyafetler az çok fikir sahibi olmamı sağlıyor. Stil mi? Moda mı? derseniz; Elbette stil. Stiliniz neyse modanız da odur. Stil, kişiliğin yakın akrabasıdır. Ayrıca stiliniz varsa başkalarının modasına ayak uydurmaya çalışmazsınız.”

Bakım ritüeli var mı? Sabahları cildini temizledikten sonra, C vitamini serumu, güneş koruyucu ve nemlendirici uygulamayı ihmal etmiyor.

Neye para harcar? Olmazsa olmaz alışveriş parçası; Çanta.

TELEVİZYON DİZİLERİ

2004 Avrupa Yakası/ Banu

2006 Bir Demet Tiyatro / Ayça

2008-2010 Çok Güzel Hareketler Bunlar / Ayça

2013 – Yağmurdan Kaçarken / Lidya

2015/2016- Evli ve Öfkeli /Dilek

2017/2019-  Kadın / Yeliz Ünsal

2021- Akıncı / Filiz

SİNEMA FİLMLERİ

2009 – Neşeli Hayat / Nilüfer

2010 – Çok Filim Hareketler Bunlar

2012 – Bir Kurabiye Masalı (Kısa Film)

2015 – Aşk Nerede / Biricik

2015 – Takım: Mahalle Aşkına! / Senem

2016- Çetin Ceviz/ Hatice

2016- Çetin Ceviz 2 / Hatice

2017- Dört Köşe / Emel

2019- Konuşan Hayvanlar/ Fazilet

2020 Müstakbel Damat

TİYATRO OYUNLARI

2019- Süper İyi Günler

KİTAPLARI

2019- O Kadar da Değil