Begüm Kütük, 27 Ağustos 1980 tarihinde İzmir’de doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: Begüm Kütük
Doğum Tarihi: 27 Ağustos 1980
Doğum Yeri: İzmir
Boyu: 1.78 m.
Kilosu: 58 kilo
Burcu: Başak
Göz Rengi: Mavi
Eşi: Erdil Yaşaroğlu
Kardeşleri: Ablası var.
Instagram: https://www.instagram.com/begocan/
Evcil Hayvanları: Köpeği var.
Ailesi: İzmir’de doğup büyüdü. Bir ablası var. 2010 yılında Penguen dergisinin çizeri Erdil Yaşaroğlu ile evlendi? “Sevgi dolu, huzurlu, özgür ve demokrat yetiştirildim. Üzerimde hiç baskı kurulmadı fikirlerime saygılı bir ailede büyüdüm. İki kardeşiz; ablam var. Kendisi finans sektöründe çalışıyor ama o da şan bölümünde eğitim almak istemişti. Onun içinde kaldı ama ben hayalimi gerçekleştirdim. Ailem sektöre girmem konusunda sıkıntı yaratmadı. Neticede bu sektörün marjinal tarafları da var. Aile olarak kendi çocuğunun yetiştiriliş tarzına güveniyorsan, bence sorun yok. İzmir’de doğup büyüdüm ama İstanbul’a taşınırken, annem de benimle birlikte taşındı. Hatta evlenene kadar ailemle yaşadım. Beni tek bırakmadılar, bir eve çıkıp da bekar hayatı sürmedim. Çekimler kaçta başlar, kaçta biter diye annem kontrol ederdi. Oyunculuğa yeni başladığım zamanlarda kazandığım paraları aileme verirdim, onlar da bana harçlık verirdi. İlk projeme başlayınca babam, ‘Çok fazla çalışılıyor, çok zor bu hayat, nasıl olacak?’ diyordu, şimdi bütün ailem gurur duyuyor.”
Çocukluk yılları: Haylaz bir çocukluk geçirdi. Okul hayatı da eğlenceli geçti. “İzmir’ de tüm mahalle arkadaşlarımla sabahtan çıkardım sokağa ancak akşam gün batımında eve girerdim. Saklambaç, yakan top, seksek her günü dolu dolu eğlendiğim günler oldu. Hiçbir zaman inek öğrenci olamadım. Bildiğin haytalık peşinde geçti gençliğim. Nerede öyle süslenip püslenmeler. Sürekli dizimde dizlikler, altımda eşofmanım voleybol, basketbol oynuyor, idmandan idmana koşuyordum. Derdim voleybol oynamak, okul gazetesi çıkarmak, her yıl düzenlenen halk oyunları gecesinde en az üç yörenin oyununu oynayıp ekip başı olmak, tiyatro kolunda sahneye çıkmaktı. Şimdi geriye dönüp baktığımda ‘İyi ki böyle geçirmişim yıllarımı’ diyorum. Okul hayatı benim için çok eğlenceli geçti.”
Eğitim hayatı: İlk öğretimini Namık Kemal İlkokulu’nda okudu, orta ve liseyi İzmir Özel Tevfik Fikret Lisesi’nde tamamladı. Nancy 2 Ünivesitesi’nde Medya ve İletişim Bölümü okumak için Fransa’ya gitti ancak üniversite eğitimini yarıda bırakarak Türkiye’ye döndü.
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, ‘Melek’ dizisiyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Kurtlar Vadisi’ dizisinde canlandırdığı ‘Safiye Karahanlı’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: İçten, samimi, sempatik, çalışmayı çok seviyor, disiplinli, azimli.
Düşünce yapısı: İş odaklı bir insan. “21 yaşından beri çalışıyorum. Hep kendi ayaklarımın üstünde var olmak adına çabam. Tabii ki ailem, eşim çok önemli ama itiraf edeyim çalışmadığım bir hayat düşünemiyorum.”
İlk sinema filmi: Serdar Akar/ Gecenin Kanatları
Aşka bakışı: “Aşka fazla önem atfediyoruz sanki. Herkes deli gibi aşık olmak istiyor günümüzde, ama ilişkiyi korumak, devam ettirmek adına saygı ve özveri de çok kıymetli. Bence karşındakini eksikleriyle de görüp, bütün olarak sevdiğini idrak ediyorsan aşkın geleceği en güzel nokta bu. Dolayısıyla aşk bitti, yapı paydos demem sanırım. İlişkide kıskancımdır. Dışarıdan bakınca hiç beklemezsiniz. İzmirli, rahat, cool kız dersiniz ama hiç öyle değilim. Kocamı çok kıskanırım, net! Ha ama kıskanılmaktan da nefret ederim. O kadar da bencilim. Zaten Erdil hiç belli etmez duygularını. Telefonuna gelen mesajı da sorarım, ‘Kimmiş hayatım, ne diyorlar bu saatte?’ diye. Güler, ‘Hayatım dergiden çocuklar işte’ der ama ben o soruyu mutlaka soracağım yani. Ya da bir ortamda benimle az ilgilenirse çocuk gibi küserim. Alıştı artık, gülüp geçiyor.”
Hayata bakışı: Hayatı ruh haline göre yaşamayı seviyor. “Geneli bilemeyeceğim ama benim motivasyonum kendim. Ruh halim makyaj, süs püs modundaysa evde yalnız da olsam makyaj yapar eğlenirim. Çünkü o rengarenk malzemeler çok cezbedici. Ama canım istemiyorsa da yapmam. Pek başkaları için giyinen, süslenen biri değilim. Beni olduğum gibi görünmek rahatlatıyor açıkçası. Belki başkalarının ön yargılı yaklaşımları insanların, kadın ya da erkek fark etmez, oldukları gibi görünmekten çekinmelerine neden oluyordur. İnsanlar sadece yüzlerine değil kişiliklerine de makyaj yapıyorlar bence. Mutlu olmanın yolu, kendinizi olduğunuz gibi kabul edip, kendinize saygı duyup, kendinizin en iyi versiyonu olmak için çaba harcamaktan geçiyor.”
İş hayatına bakışı: Tiyatronun hayatında çok başka bir yeri var ancak televizyonu da tanınırlık açısından çok güçlü görüyor. “Televizyon o kadar güçlü ki, sinema filmi çekiyorsunuz ne kadar inansanız da film 20 bin hatta bazen 2 bin gişe yapıyor. Bunun hiçbir garantisi yok. Ama bugün siz televizyonda başarılı bir projenin içindeyseniz, 70-80 milyon kişi sizi izliyor. Bu çok ciddi bir şey. Türkiye’nin her yerindeki insanların evine misafir oluyorsunuz. İstanbul’da olmadı ama Konya’da sokakta yürüyemedim. Gençler üstünden kaç sene geçmesine rağmen hala Kurtlar Vadisi’ndeki rolü hatırlıyorlar. Böyle olduğu için televizyonun çok güçlü bir etken olduğuna inanıyorum. Tiyatro oyunculuğunun eğitimi çok farklı, kamera karşısındaki oyunculuğun eğitimi çok farklı. Birçok yetenekli arkadaşımızın da ben tiyatro yapmadığını görüyorum. Kendi içlerinde idealist olan arkadaşlarım bir şeyler yapıyorlar. Ama onlarda seyirci olmadığı için çok güzel şeyler yaptıkları halde perde kapatıyorlar. Yurtdışına baktığımız zaman birçok güzel kadın ve erkek oyuncu var. Ama onlarda kimse tiyatro kökenli mi diye sormuyor. Bizdeyse siz iyi bir iş çıkarttığınızda herkes eğitiminiz nereden diye soruyor. Bunu saçma buluyorum. Tiyatrodaki adrenalin başka. Seyircinin enerjisini birebir hissetmenin zevki televizyonda yok. O yüzden tiyatro daha kıymetli. Canlandırdığım karakterler genelde birbirine yakın, soğuk, aristokrat, hep yalılarda oturmuş, fettan karakterler. Tiyatroyu özellikle bu yüzden seviyorum biraz da. Orada gerçek Begüm’ü gösterme şansı buluyorum.”
Kariyer planı: Televizyon için bir iş yaptığında onu mutlu edecek bir karakteri oynamak istiyor. Para kazanmak için bir dizi de oynamak yerine mutlu olabileceği projeleri tercih ediyor. “Sinemaya gelince çok farklı türlerde çok farklı işler yapılıyor. Genç sinemacıları çok destekliyorum. Bir yönetmenin ilk sinema filmi de olabilir, hiç fark etmez. Okuyup inandığım zaman, yaşamak istediğim bir karakter olursa tabiî ki kabul ederim.
Dizide şöyle bir şey var bakıyorsunuz senaryo ekip çok iyi, çok uzun soluklu bir proje olacak diyorsunuz ama dört haftada bittiği oluyor. Sonra başka bir proje okuyorsunuz çok içinizi hoplatmıyor ama iki sene devam ediyor. Senaryo yönetmen ve yapım şirketi çok önemli. Bu ülkede kariyer planlamasının yapılabileceğine pek inanmıyorum. Çünkü televizyon bizim hayatımızda çok önemli bir araç. Algıda seçicilik olarak popüler kültüre hitap eden işler var. Siz o işlerin içindeyseniz başarılı ve gündemde algılanıyorsunuz. Dizide oynamak istemeyebilirsiniz, sadece sinemada yoğunlaşabilirsiniz ama bunu pek anladıklarını sanmıyorum. O yüzden kendime uygun olarak televizyonda kendimin de hoşuna giden sevdiğim projelerde yer almaktan keyif alıyorum, hayatta seçimlerin çok önemli olduğunu düşünüyorum.”
En çok neye sinirlenir? Yalana tahammül edemiyor. “Bugün buradadır mesela, ama der ki, ‘Hayır hiç oraya gitmedim’. Bu beni çok yaralar. Yalana tahammül edemiyorum.”
Kaygıları: İnsanlar arasındaki sevgisizlik ve hoşgörüsüzlüğü endişe verici buluyor. “Güzel olana sahip çıksak, korusak ve her şeyi güzelleştirmeye çalışsak bu bulaşıcı olur ve güzellik, estetik daha geniş bir alana yayılır. Daha soyut bakarsak da ben insanların içini, kalplerini, birbirlerine bakışlarını sevginin ve hoşgörünün rengine boyamak isterdim. O zaman dünya daha güzel bir yer olurdu.”
Hangi filmden etkilendi? ‘Hangi filmin bir karesinde sonsuza dek yaşamak istersin’ şeklindeki soruya; “Casablanca filminin bir karesinde İngrid Bergman’ın sahnelerinde sonsuza kadar yaşayabilirim” cevabını veriyor.
Bir romanın hangi karakteri olmak isterdi? “Küçüklüğümde okuduğum Jose Mauro de Vasconcelos’un Şeker Portakalı kitabında Zeze’nin hayatı beni çok etkilemiştir. Zeze olmak isterdim.”
Neye para harcar? “Her kadın gibi ben de alışveriş yapmaya bayılıyorum. En çok ayakkabı satın almayı severim.”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2017- Sevda’nın Bahçesi/ Aylin
2014/2015 – Kaderimin Yazıldığı Gün/ Defne Yörükhan
2013 /2014- Çalıkuşu /Neriman
2012 – Yalan Dünya / Açelya (Konuk Oyuncu)
2010/2011- Gönülçelen / Ceren
2009 – Uygun Adım Aşk / Burcu
2009 – Canım Ailem / Ceylan
2008 – Hayat Güzeldir / Nilüfer
2004/2005 – Kurtlar Vadisi / Safiye Karahanlı
2003 – A.G.A / Ayşe
2002 – Melek / Melek
SİNEMA FİLMLERİ
2016- El Değmemiş Aşk/ Duygu
2012- Mar / Bahar
2011- Cast-ı Olan mı Var? (Kısa Film)
2010 – Peşpeşe / Naz
2010- Romantik Komedi/ Ece
2009 – Gecenin Kanatları /Gece Anne
TİYATRO OYUNLARI
2017- Binde Bir Gece Diyalogları
2011 – Olağan Mucizeler / Joy
ÖDÜLLERİ
2011- 11. Direklerarası Seyirci Ödülleri/ En İyi Kadın Oyuncu/ Olağan Mucizeler.