O zaman ne yapıyor insanlar?
– Nasıl yani? Ne yapacak ki? Ne diyecek yani? Neee?
En zor siz misiniz? Siz, kaprisli misiniz?
– Kaprisli değilim, prensip sahibiyim! Bu gelgitlerim de, işin selameti için. Ben her şeyi planlayalım isterim. Çünkü mükemmeliyetçiyim. Her şeyim kuralına, kaidesine göredir.
Çalışkan ve disiplinlisiniz yani…
– Ay ne diyorsun? Son derece! Başka türlü bu kadar yıl insan nasıl ayakta kalır! Ama şunu da bilirim: Allahüteala’nın izni olmadan, kâinatta bir yaprak bile kımıldamaz. Efendim, sıfır hata da sadece ona mahsustur! Ama ben, hepimizin yaptığımız işlerde hata payını azaltmaya çalışmamızdan yanayım. Aklımızı kullanalım.
SEVDİĞİM ŞEYLERİN BÜTÜN RENKLERİNİ ALIRIM
O yüzden de, işi şişirenlerden hoşlanmıyorsunuz!
– Asla! Hiç hazzetmem, affetmem de. İşini savsaklamayacaksın, işi şişirmeyeceksin. “Kim anlayacak?” diyorlar. Ben anlıyorum ya! Bir gün Maksim’deyim. Çorabım kaçtı. Dediler ki: “Kim görecek? Uzun etek üzerinizdeki!” “Ben biliyorum ya!” dedim. Mesela sayın yönetmenimiz Kotan Beyefendi, “Sizi file bindirelim!” diyor, “Tabii!” diyorum, “Ama insanlara enteresan gelmesini istiyorsanız, bir vinçle beni file bindirin. Mümkünse de vinç, Swarovski taşlarla süslenmiş olsun!”
Bülent Ersoy, Hindistan maceralarının kamera arkasını anlattı
365
Önceki gönderi