TelevizyonGazetesi.com / Detay – Meme kanserine yakalanan Canan Ergüder o dönem rol aldığı Star TV dizisi ‘Menajerimi Ara’dan ayrılmak zorunda kalmıştı. Canan Erdüder yaşadığı zor günleri ve tedavi sürecini Hürriyet yazarı Fulya Soybaş’a anlattı.
Fulya Soybaş, kendisiyle aynı tanıyı alan ve benzer kemoterapi süreçlerinden geçen oyuncu Canan Ergüder ile röportaj yaptı. Aynı hastalığı yaşayan iki kadın yaşadıkları zorlu süreci konuştu.
Canan Ergüder ‘Tümörü nasıl fark ettiniz?’ sorusunu şu şekilde yanıtladı; “Gece iki falandı. Setten gelmiştim. Setlerde çalıştığımız için alışkanlığımdır geç de olsa illa duş alırım. Hele de pandemi zamanı günün kiri akmalı üstünüzden. Duş lifi ile uğraşmadım. Sabun ile çabuk çabuk yıkandım. İyi ki de öyle yapmışım. O an memede bir değişiklik fark ettim.
Değişikliği fark eder etmez takvimimi kontrol ettim. Ne göreyim! Senelik kontrolümü iki ay atlamışım. Hemen doktordan randevu aldım. Orada olmaması gereken, kötü bir şey olduğunu hissettim. Randevuya kadar da elim hep oraya gitti. Dolayısıyla da içimde hep bir korku ve ‘Acaba’ vardı.
Yalnız gittim doktor kontrolüne, normalim bu. Ama kontrolün ortasında doktor ‘Biyopsi’ falan deyince ve ne kadar saklamaya çalışsa da yüzündeki değişikliği gördüğümde… Çok korktum! Hemen eşim ile ablamı yanıma çağırdım. Ne yapabilirsin ki! Oturdum… Hüngür şakırt ağladım.”
Canan Ergüder o an aklına ilk oğlunun geldiğini söyleyerek, “Düşüncelerimin en tepe noktasında oğlum vardı. Henüz 3.5 yaşında. Çok küçük. Çok ağır bir duygu. ‘Ya bana bir şey olursa…”
Kesin sonucu ‘Menajerimi Ara’ dizisinin setinde öğrendiğini söyleyen Ergüder, set ekibine de teşekkür ederek duygularını şu şekilde anlattı; “Setteydim. Oyuncu arkadaşlarım, set ekibim, yönetmenler, yapımcılar… Herkes benimle aynı anda öğrendi.
Setin ortasındaydık, yakın plan çekim yapılıyordu. Telefonum çaldı. Herkes de biliyordu bir sonuç beklediğimi. O telefon ile öğrendim. İnvazif, duktal, karsinoma meme kanseriyim. Altı hafta, haber basına yansıyana kadar, bu sırrımı ‘Menajerimi Ara’ ekibi ile tuttuk. Beni sarıp sarmaladılar. Kamera önü-arkası tüm ekibe, Ay Yapım’a minnettarım.
Oyuncu, “Peruk ile çalışmak istemedim ‘Feris’ karakterine veda ettim” diyerek duygularını şu şekilde ifade etti; “Pandemi ortamında çalışabildiğim kadar çalıştım. Onkoloğum bağışıklık sistemimin ilk 2 dozdan sonra düşeceğini, saçlarımı kaybedeceğimi söyledi.
Tüm bu söyledikleri olana kadar çalışmaya karar verdim. Saçlarımı kaybetmek önemli bir noktaydı çünkü büyük bir karakter değişikliği gerekecekti o zaman. Peruk ile çalışmak da ben istemedim. ‘Feris’ karakterinin sonunu kurgulayarak getirdik.”
Hayatımın en iyi performansını yaşadığım bir dönemde başıma geldi bu iş. Dışarıdan bakan birine çok mantıksız geliyor, ‘Nasıl olsa çıkacak Canan’ diyorlar. E, böyle bakınca mantıklı ama bir yandan da insan saçıyla tanımlıyor kendini.
Saçım işin büyük bir parçasıymış. Bu süreçte 2 kez panik atak yaşadım. Kazıtmak, peruk yaptırmak için gittiğim yerde yaşadım ilk atağı. Folligraft tekniği ile kafanıza yapıştırılan bir peruk benimki. Bir de bu perukların takıp çıkarılabilenleri var. ‘Bak böyle bir model de var’ diye onu gösterdiler. O an bir kırılma yaşadım, ‘Gidin, gidin, gidin!’ demeye başladım. Nefes alamadım. İstemedim kafama hiçbir şey takılmasını.”