TelevizyonGazetesi.com / Özel Analiz – Son yıllarda sosyal medyanın fazlasıyla öne çıkması ile birlikte televizyon projeleri ve dijital işlerde yeni yeni taktiklerin denenmekte olduğunu gözlemliyoruz.
Yapımcılar artık izleyicinin görüşünü almanın ne kadar önemli olduğunun farkında. Hangi proje yola çıksa ve yolda sorun yaşasa aslında nasıl düzeltilebileceğinin şifreleri sosyal medyadaki yüzbinlerce kişinin yaptığı yorumlardan çıkartılabiliyor.
Sosyal medyadaki izleyici yorumlarını yakından takip eden senaristlerin hikayeleri yönlendirirken izleyici taleplerini de dikkate aldığını görmekteyiz. Yapımcılar da bu noktada dizi isimlerinden tutun da başrol için düşünülen isimler ve hikaye ile ilgili detayları bazı gazeteciler üzerinden sızdırıyor.
Yapımcılar ve senaristlerin bu strateji ile daha dizi yeni yeni konuşulurken ortaya atılan hikaye, oyuncu kadrosu veya isim gibi detaylar birçok basın yayın organında yayınlanıyor.
Sonra da gelen izleyici tepkileri dikkatli bir şekilde kontrol ediliyor ve projelere yön verme noktasında bu yorumlar da dikkate alınıyor.
Son dönemde bu kadar çok projenin bu kadar hızlı bir şekilde medya organlarında yer alması bir gazetecilik başarısı mı yoksa yapımcıların ve senaristlerin sosyal medyadaki tepkileri almak için yaptıkları bir stratejinin ürünü mü?
Yani bu noktada bazı gazeteciler sektör içinden bilgi mi sızdırıyor, yoksa sızdırılmak istenen bilgiler mi servis ediliyor?
Ancak birçok dizinin isminin, düşünülen oyuncuların, hikaye detaylarının son dönemde basın yayın organlarında yer alması bir gazetecilik başarısından daha çok, yapımcıların ve senaristlerin sosyal medya etkileşimlerini bir ön anket gibi değerlendirip buna göre bazı değişiklikler yapmasına fırsat sağlamak gibi gözüküyor.
Dizi sektöründe yapımcılar ve senaristler sosyal medya taktiği ile izleyiciyi projeye dahil etmenin yolunu bulmuş durumda. Bu da izleyicilerin sızdırılan projelerle ilgili gelişmelere verdiği tepkilerin ölçülmesi ve bir şekilde halk onayını alma tavrını gündeme getiriyor.