Ana sayfa Dizi Magazin Haberleri Emel Müftüoğlu: Sosyal medya şiddetinden çok rahatsızım!

Emel Müftüoğlu: Sosyal medya şiddetinden çok rahatsızım!

tarafından zk zk

Emel Müftüoğlu “Hadi Be”ye Konuştu!

Başarılı sunucu Emre Saygı’nın hazırlayıp sunduğu, Türkiye’nin ilk interaktif talk show programı “Hadi Be”ye, ‘Gündem Yaratayım mı? adlı single’i müzikseverlerler buluşan ünlü sanatçı Emel Müftüoğlu konuk oldu. Hadi Be’ programında Emre Saygı’nın sorularını yanıtlayan Emel Müftüoğlu, samimi açıklamalarda bulundu.

Ben bir oyun manyağıyım

Emel Müftüoğlu tavla tutkusunu ve oyun sevdasını anlattı: Tavla bir oyun ve ben bir oyun manyağıyım. Elimde telefon, gece yarılarına kadar kelimelik oynuyorum. Böyle bir sevgi yok! Aslında bir doktora mı gitsem? Çok seviyorum ve çok başarılıyım. Tavlada haftada minimum 12-13 ayakkabı kazanıyordum, şimdi ekonomik kriz var diye 3-4’e düştü. Rakiplerimi aramıyorum çünkü çok meraklı var, arkadaşlarımdan yenilen pehlivanlar falan var. Tabii ki yenildiğim zamanlar da oluyor ama 365 günde 5 gün yenilirim, geri kalan 360 gün benimdir, formüllerim var. Mesela eşim “çocukla oynuyosun, o seni yensin” derdi “hayır asla yenilmem” derdim “çocuk mocuk, o da yenmeyi öğrensin” derdim.

Emel Müftüoğlu: Sosyal medya şiddetinden çok rahatsızım! 7

Hayatın ne getirip ne götüreceğini bilmiyorsunuz

Röportajın Doğru-Yanlış kısmında “Hayatta asla şaşmadığım ve sıkı sıkıya bağlı olduğum prensiplerim doğrularım vardır?” sorusuna Müftüoğlu, “Yanlış” yanıtını kaldırarak açıklamalarda bulundu: Hayatın ne getirip ne götüreceğini bilmiyorsunuz. “Sevmediğim insanla konuşmam” diyorsun ama bir anda görüşmeye mecbur kalabiliyorsun. Onun için bu kararı siz veremiyorsunuz ama genel olarak prensipliyimdir.

Genel insan tablosuna bakıldığında dürüstümdür

Emel Müftüoğlu, Emre Saygı’nın “Kuralları olan, disiplinli biri misiniz?” sorusuna verdiği içten cevap: Yalan söylememek konusunda çok disiplinliyimdir. “Beyaz yalan” dedikleri şeyler var ya onlar hariç her şeyin en doğrusunu duymayı ve söylemeyi severim. Genel insan tablosuna bakıldığında dürüstümdür. Güzel olmayan şeye güzel demem, beğenmediğim bir şeye beğendim demem. En fazla yorum yapmam ama anlarsınız halimden.

Evde tek başıma kalamam, bunu yenemedim hala

Başaralı sanatçı nelere karşı fobisinin olduğunu açıkladı: Vardı ama bir sürü fobimi yendim. Mesele hayatımda hiç boş bir eve anahtarla açıp tek girmedim, bana birinin kapıyı açması lazım, içeride birilerinin olması lazım. Evde tek başıma kalamam, bunu yenemedim hala. Mesele merdiven fobim vardı; ben yukarı çıkarken arkamadan birinin gelmesinden çok rahatsız olup bir kenarda kalabilirim.

Davul zurnalarla uğurluyorlardı beni; yeter ki gitsin diye

Müftüoğlu çocukluğula ilgili özel açıklamalarda bulundu: Asker çocuğuyum ben; küçükken çok meraklıydım bütün asker abilerle talim yapmaya… O İtalyan çukurlarına, Tarzan merdivenlerine çok meraklı bir çocuktum. Evcilik falan oynamadım. Babam bir yerden tayin olduğu zaman davul zurnalarla uğurluyorlardı beni; yeter ki gitsin diye…

Her şeyi yapmak istiyorum. Gördüğüm her şeyi yapmak istiyorum çocukluğumdan beri. Uçak kullandım, paraşütle atladım, 18 metreye daldım, balona bindim, traktör kullandım. Asla yapmadığım bir şey var; o da kayak… Kayağa gelince bir duruyorum, neden bilmiyorum… Bir arkadaşım çok iyi kaydığı halde kafasında birkaç tane platin var; o etki etmiş olabilir.

Bir çocuk yetiştirmek için böyle bilinçli ne bir kursumuz var ne eğitimimiz

Emel Müftüoğlu annelik hakkındaki görüşleri hakkında samimi açıklamalar yaptı: Araba kullanmak için bile bir ehliyet kurslarına gidiyoruz, bir çocuk yetiştirmek için böyle bilinçli ne bir kursumuz var ne eğitimimiz… Bana göre zaten anne – baba olmak otuzlu yaşlardan sonra olmalı, asla ondan önce değil. Ondan önce ne anne olabilirsiniz ne baba… Ancak oluyomuş gibi olursunuz, oynarsınız ama olamazsınız ne o duyguda olabilirsiniz ne öyle bir olgunluğunuz olabilir. Sadece arkadaş gibi büyür, yürürsünüz. Ben maalesef çok erken anne oldum. Önce bir oyuncağım oldu, deneme – yanılma metodlarıyla o oyuncak üstünde çeşitli deneyler yaptım. Küçükken annemin, babamın bana yapmasını istemediğim, nefret ettiğim şeyleri çocuğuma yapmayacağım kararını vererek başladım hayata… Benim çocuğum çok önemli, bir birey konuşmaya başladığı andan itibaren kendi kararlarını kendi verir. “Çağrı gezmeye gidiyoruz geliyor musun?” dediğimde Çağrı “hayır” derse, “tamam Çağrı gelmiyor” derdim. Ama öyle bir dünya yokmuş, sen ona üç seçenek sunacakmışsın ama kararları bırakmayacakmışsın.

Dünyanın en kıskanç insanıydım, insan yaratılırken bu kadar mı kıskançlık tohumları serpilebilir içine

Emel Müftüoğlu dünyanın en kıskanç insanı olduğunu açıkladı: Dünyanın en kıskanç insanıydım, insan yaratılırken bu kadar mı kıskançlık tohumları serpilebilir içine, o derece kıskanç birisiydim. Üçüncü kişilerle arkadaşlık ilişkilerim bile olamazdı; ikili arkadaşlıklarımda araya üçüncü kişi girdiğinde onlarla bile hır çıkarırdım. Her konuda sonsuz kıskançtım ama kötülük yapmazdım. Aslında kıskançlık insanı o kadar hırpalayan ve harap eden bir duygu ki, insanların önce bu duygudan kurtulması gerekiyor hayatta.

Sosyal medya şiddeti beni yine çok rahatsız etti

Müftüoğlu, Masterchef Murat hakkında yorumlarına açıklık getirdi: Benim kadar çok hayvan seven ya da canlı seven biri için bu şekilde yanlış anlaşılmak hiç hoş olmadı. Cümleler ters çevrildiği ve saçma bir yerden başlandığı için saçma sapan bir olaya dönüştü. Ama işin aslı şuydu: Muhabir bana “papağan davasını biliyor musunuz?” diye sordu. “Hayır” dedim. Çok net bir şey bilmiyorum, sadece dün gece çok merak ettim; herkes ayılıp bayılıyordu… (Sosyal medyada kullandığım tek şey Instagram.) “Neye bu kadar ayılıp bayılıyorlar, niye bir insana bu kadar hakaret ediliyor; kamyonun altında kalsın parça pinçik olsun, Allah belasını versin diye düşünüyorlar?” diye merak ettim. Sağlıksız bir şey gördüm orada, alkollü de olabilir ama kesinlikle akıl sağlığı yerinde olan birinin yapacağı bir şey değil. Bir canlıyı korurken öteki canlı parça pinçik olsun diye düşünen zihniyet, o ikilem ve sosyal medya şiddeti beni yine çok rahatsız etti. Bu bel altı çalışmalar, insanların linç kültürü doğru değil. Senin kalbin iyiyse, birine iyilik yapmak istiyorsan, diğer yandan öteki canlı için Allah parça pinçik etsin demezsin. Benim mantığım bunu kabul etmiyor.