Demet Özdemir ve Can Yaman’ın başrolünde yer aldığı Erkenci Kuş dizisinde, geçtiğimiz hafta şarap kelimesine sansür gelmesi üzerine DW Türkçe, bu konuyu gündeme getiren bir haber yayınlandı.
Haberde ismi B. olarak ifade edilen yapım şirketlerine içerik danışmanlığı yapan kişinin sözlerine yer verilen yazıda ilginç bilgiler bulunuyor.
Dizi senaristlerinin otosansürü içselleştirdiğini ortaya koyan yazı, ‘aman başımıza bir şey gelir, ceza alırız’ düşüncesinin dizi senaristlerinin ortak yaklaşımı olduğu vurgusu yapılıyor.
B., ““Televizyon sahiplerinin ‘Sansürü yok sayıyorum’ deme şansı yok, senaristler de bu bilinçle yazıyor. Mesela, tutkulu sevişme sahnesi yazamıyorsun çünkü ‘yasak’ olduğunu biliyorsun” diyor.
Danışman B., Show TV’nin popüler dizisi “Çukur”da yer alan öpüşme sahneleri için gençlerin “ahlakını bozduğu” gerekçesiyle Şubat ayında kanala 260 bin lira para cezası kesildiğini örnek gösteriyor. Kendisi de uzun süre dizi senaristliği yapan B., sansürün benzer cezalar nedeniyle doğal bir reflekse dönüştüğünü anlatıyor: “Kadın karakter kısa etek mi giydi? Öpüştüler mi? Göğüs dekoltesi mi var? Senaristler ve dizi sektöründe çalışanlar hep gardını alarak çalışıyor.”
RTÜK’ün hangi sahneye ceza kesebileceği konusunda bir standart olmaması da senaristleri zorlayan bir konu. Danışman B.’nin Poyraz Karayel dizisiyle ilgili sözleri de dikkat çekti:
“Biz, mesela, Kanal D için yaptığımız ‘Poyraz Karayel’ dizisinde meyhane sohbetleri yazıyorduk. Rakı sofrası kurulurdu. Sansüre uğramadık. Bazı şeyleri öngörerek kendini kısıtlıyorsun ama neyin sansürleneceğini kestirebilmek mümkün değil. Adnan Şenses’in televizyonda rakı içip şarkı söylediği günlerden buraya geldik.”
Senaryo ve Diyalog Yazarı Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SenaristBir) Yönetim Kurulu Başkanı İlker Barış da RTÜK cezalarına işaret ediyor. Barış, kanal yöneticilerinin RTÜK tarafından kesilen cezalardan yıldığını belirterek “‘genel ahlak kurallarına’ aykırı bir durum olabilecekse yazar da konuya girmekten kaçınıyor. Durum artık sansür değil, otosansüre dönmüş durumda” diyor.
Son yıllarda otosansür uygulamalarında artış olduğunu düşünen İlker Barış, danışmanlık yapan B.’nin de dediği gibi, sansür konusunu kanala ya da konuya göre kategorize etmenin mümkün olmadığını söylüyor. Öte yandan, RTÜK’ün ceza verebileceği konularda sektörde bir konsensus oluştuğunu dile getiren SenaristBir Başkanı, “Sansür konusunda standart ya da yazılı bir durum yok aslında. Bir kanalda rakı gösterilirken diğerinde sansürlenebiliyor” diye konuşuyor.
RTÜK’e en çok şikâyet edilen ikinci yayın diziler
RTÜK, gelen şikâyetler üzerine ceza kesebildiği gibi kendi inisiyatifiyle de sansür uygulayabiliyor. RTÜK tarafından hazırlanan ve geçen ay yayınlanan “Vatandaş Bildirimleri Yıllık Raporu”na göre, 2017 yılında RTÜK’ün çağrı merkezine gelen 142 bin 969 bildirimin 28 bin 441’i diziler hakkında oldu. Bu rakam ile en çok şikayet edilen yayınlar arasında yüzde 19 oranıyla dizi filmler ikinci sırada yer aldı. En çok şikâyeti alan Show TV’de yayınlanan “Kalp Atışı” adlı dizi için raporda, “Toplumun en önemli meslek gruplarından polislik ve doktorluğu karşı karşıya getirdiği ve Türk toplumunun hassas bir dönemine denk geldiği için sisteme çok sayıda bildirim ulaşmıştır” deniliyor.
İsmini vermek istemeyen bir senaristin dizi sahneleriyle ilgili sözleri de bir hayli dikkat çekici.
Senarist, “Şiddet olur, vahşet olur. Ama özellikle iki yetişkin evli değillerse isteyerek seks yapamaz mesela. Yasak değil ama az çok neyi yazıp neyi yazmayacağınızı bilirsiniz” diyor.