Hayat Şarkısı: Mahir’in derdi …
Purple
Mahir’i ilk gördüğümde serseri, dolandırıcı, kaypak bir karakter sanmıştım. Bu kadar yanılabilir bir insan, bu kadar yani. Yuh bana diyor ve en sevdiğim karakterlerden birini ilk görüşte harcadığım için kendimi ayıplıyorum. Bölüm bölüm işlendikçe hikayesi ne kadar eşsiz bir insan olduğunu gördüm. Aslında her parayı verenle abuk subuk işler çevirmezmiş. Aslında sadıkmış hep sevdiklerine. Aslında insan severmiş, hep kendi çıkarı değilmiş derdi. Hayat mücadelesiymiş derdi onun da Hülya gibi. Punk’mış şarkısı, sisteme düzene isyanmış yani. Daha 6 yaşında, 6 yaşında evet, bir çocukken kucağında bir bebeğin açlıktan ölmesini önleyemeyen düzene isyan! Ve vicdanında, o minicik bedenin sonsuz ağırlığını taşımış hep. Zaten o dolap çevirmek için doğmamış, bu lanet hayata doğmuş işte. Memo’nun doğumuna şahit olduğu sahneyi izledim tekrar, nasıl dehşet ve panik içinde ama bu mucizeye tanık olurken, o vicdan artık bu masum yavruyu korumaya kilitlenmiş, fark etmemişim o zamanlar, anlamamışım henüz derdini.